Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araştırmaları   |  İlmi YAZILAR   |  Aile Eğitim Yazıları   |  Çocuk Eğitimi Yazıları   |  Yazarlar  |  İletişim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatı (s.a.v)

İnsanı Tanımak (Radyo)

Tv Programları

Seminer ve Konferans

Kısa Dersler

Özel Konular

Fıkhi Konular

Aile Eğitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Girişi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eğitimcilere ÖZEL
Gazze Duası
Gençlerle İletişim (Günışığı- Reşitpaşa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 871
Toplam 17242863
En Fazla 25928
Ortalama 2752
Üye Sayısı 160834
Bugün Üye Olan 147
Online Ziyaretci
 
 
Mültecilere Hicret Yurdu
           ya da
Muhacire Ensar Olmak
“Allah yolunda hicret edip de sonra öldürülen veya ölenlere, Allah elbette güzel bir rızık verecektir. Rızık verenlerin en hayırlısı yalnız Allah’tır. O onları hoşnut olacakları bir yere koyacaktır. Şüphesiz Allah bilendir, halimdir.” (Hac, 22/58-59.)
12/06/2015

Zulme maruz kaldığı, harem-i ismetine el uzatıldığı, kutsalının çiğnendiği, kutsiyetinin yok edildiği, onurunun ayaklar altına alındığı, değerlerine dil uzatıldığı; inançlarının yaşanmasına mani olunduğu için yurdundan, sılasından, ailesinden, alışkanlıklarından uzaklaşarak “muhacir konumuna düşen insanlar, İslam nokta-i nazarından son derece değerli kabul edilmişlerdir. Onların bu hicretleri Kur’an tarafından Allah’a yapılan bir yolculuk olarak tesmiye edilmiş ve onlara her iki cihanda da üstün bir derece, yüce bir mertebe mükâfat olarak vaat edilmiştir. Nitekim Kur’an-ı Kerim İslam tarihinin ilk muhacirlerinin çıktıkları kutsal yolculuklarını makbul gördüğünü ifade etmek amacıyla şöyle demektedir.

“Allah yolunda hicret edip de sonra öldürülen veya ölenlere, Allah elbette güzel bir rızık verecektir. Rızık verenlerin en hayırlısı yalnız Allah’tır. O onları hoşnut olacakları bir yere koyacaktır. Şüphesiz Allah bilendir, halimdir.” (Hac, 22/58-59.)

Tarihî bir olgu olarak “muhacir ve ensar” kavramları Hz.Peygamber’in Medine’ye hicret etmesiyle başlayan ve Mekke’nin fethiyle biten zaman diliminde kutlu yurda yani Medine’ye göç edenler ile onlara kucak açan yiğit insanlara verilen bir isim olsa da günümüzde bu ilk kutlu müjdeyle müşerref olanlarınkine benzeyen onlarca hadise yaşanmaktadır. Arakan’da onurları ayaklar altına alınmasın diye kaçanlar veya zorla yurtlarından sökülüp atılanlar; Bosna’da Müslüman oldukları için yakılan binlerce akrabasını geride bırakmak zorunda kalanlar; Mısır’da tek amaçları Müslüman gibi yaşamak olduğu için meydanlarda kurşuna dizilenlerin yakını olduklarından dolayı derdest edileceklerini bildiklerinden sılalarından uzaklaşanlar, Çeçenistan’da Müslüman onurunu korumaya çabaladıkları için yok edilenlerin hatıralarını yaşatmak amacıyla dünyanın muhtelif yerlerine dağılanlar; Çin’in Uygur bölgesinde İslam’ı temsil ettikleri için dar ağaçlarına çekilenleri anlatmak amacıyla yurtlarını terk edenler; Suriye’de zulme dur demek istedikleri için her gün binlercesi öldürülenlerin arkada kalanlarından yaşam mücadelesi verenler… Evet bütün bunların tamamının o ilk muhacirlere verilen kutlu muştudan nasiplenmeyeceklerini kim bilebilir? Ya bunlara kucak açan, kol kanat geren, yurt sağlayan, kendi evlerinde ağırlayan, onur ve iffetlerini muhafaza eden, harem-i ismetini en kutsi değerlerden biri olarak kabul eden, bırak yan bakmayı onu kendi harem-i ismetlerinden ayırmaksızın mücadele edenlerin ilk ensar nesline verilen muştudan nasiplenmeyeceklerini kim bilebilir?

Kur’an ilk ensar nesli üzerinden her dönem o kutlu hatırayı yeniden inşa edenlere hitaben şöyle demektedir:

“Onlardan önce oraya [Medine] ve imana yerleşmiş olanlar, kendilerine göç edip gelenleri severler; onlara verilenlere içlerinde bir arzu duymazlar, kendileri zorluk içerisinde bulunsalar bile onları kendilerinden önce tutarlar. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa ulaşanlardır. Onlardan sonra gelenler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizde müminlere karşı kin bırakma. Rabbimiz! Şüphesiz sen çok şefkatlisin. Çok merhametlisin derler.” (Haşir, 59/9-10.)

“İslam’ı ilk önce kabul eden muhacirler ve ensar ile iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş; onlar da O’ndan razı olmuşlardır. Allah onlara içinden ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarıdır.” (Tevbe,9/100.)

Kur’an, bu iki kıymete şayan insanı birbirlerinin velileri olarak tesmiye etmektedir. Hatta bunları birbirinin mütemmim cüzü olarak görmektedir.

“İnanıp hicret eden; canları ve mallarıyla Allah yolunda cihat edenlerle onları barındırıp yardım edenler, işte bunlar birbirlerinin velileridirler…” (Enfal, 8/72.)

Ülkemiz son zamanlarda sadece İslam aleminin muhtelif yerlerinde zulme maruz kalan, kan ve göz yaşı ile boğuşan insanların sığınağı olmadı. Aynı zamanda dünyanın birçok yerinde yardıma muhtaç insanların yarasını sarmak için harekete geçti. Asya, Afrika, hatta Avrupa ve Amerika kıtasında birçok mağdur bu merhamete mazhar oldu. Birçok yardım kuruluşumuz bu hayırları hem topladılar, hem yerine dağıttılar. İnsanlık onurunu korumakla kalmadılar, Rabbimizin huzuruna vardığımızda bu yapılanlarla taçlanmamızı da sağladılar.

Yurt içine gelince ülkemizde birçok mülteciyi barındırmaktayız. Dünyanın değişik yerinde baskı görenler ülkemize, onun onurlu ve vakur, çilekeş ve merhametli halkına ve onların temsil ettiği devasa geçmişe ve tarihe sığınıyor. Bu da bizi ensar konumuna yükseltiyor. Peki, ensar olmak neyi icap ettiriyor? Kanaatimce bunlara kucak açmak kadar bu onuru zedelemeden götürmektir aslında “ensar” sıfatının hak edilmesini sağlayan. Bunlardan faydalanmak değil onlarla her şeyimizi paylaşmaktır aslında ensar olmayı gerektiren. Onların harem-i ismetine göz dikmek, ondan faydalanmak değil onu korumaktır “ensar” olmayı icap ettiren.

Abdurrahman b. Avf ile ensar kardeşini hatırlayalım. Medine’ye hicret eden muhacir kardeşine bir ensar olarak:

-“İşte malım, yarısını al” Abdurrahman’ın buna cevabı en az bu teklif kadar yüce ve onurluydu:

- “Malın sana mübarek olsun. Sen bana [geçimimi sağlayacağım] pazarın yolunu göster.”

İşte ensar olmak bunu gerektiriyor, bunu icap ettiriyor. Gelen muhacire sofrasını, ocağını açmak kadar ona geçimini sağlayacak olanaklar da sağlamayı gerektiriyor. Bunu sağlayanları Hz. Peygamber insanlığın yüz akı olarak değerlendiriyor ve onlar hakkında şöyle diyor:

“Ensar’ı sevenlerin mükâfatı Allah tarafından sevilmektir. Ensar’dan nefret edenlerin cezası ise Allah’ın buğzuna uğramaktır.” (Buhari, Menakıp, 4.) “Dünyanın en değerli ve makbul insanları Ensar’dır. Allah’ım sen onları ve nesillerini koru.” (Müslim, Fezailu’s-sahabe, 172-180.) Kaldı ki dinimiz bize sığınanların Müslüman olmasına da bakmamamızı, mazlumun dininin ve ırkının sorgulanamayacağını, onları himaye etmemizi bizden istemektedir. Nitekim yüce Rabbimiz Kur’an’da şöyle buyurmaktadır:

“Ey Muhammed! Eğer müşriklerden biri sana sığınmak isterse, onu himayene al ki, Allah’ın sözünü dinlesin. Sonra onu güvende olacağı yere ulaştır. Çünkü onlar bilmeyen bir topluluktur. (Tevbe,9/6.)

Yani bize sığınmak zorunda kalan insanların dinleri ne olursa olsun himaye edilmeleri icap etmekte ve şayet varsa yanlışları onlara doğru yolu gösterip yanlışlarını gidermemizi bize emretmektedir. Dahası, bize sığınanları kategorize edip dışlamamızı, ötekileştirmemizi, toplu olarak suçlu ilan etmemizi ve onları kaderlerine terk etmemizi yasaklamaktadır. Zaten Peygamber Efendimizin uygulamaları da aynen böyle olmuştur. Nitekim o bir kurban bayramı arifesinde Medine’ye gelen muhacirleri korumak amacıyla orada yaşayan Müslümanlara:

“Sizden her kim kurban keserse bayramın üçüncü gecesinden sonra evinde kurban etinden bir şey bırakmasın.” (İmam Malik, Udhiye, 2135, 2136; Buhari, Udhiye, 1886; ayrıca bkz. İbn Kayyım el-Cevziyye, II, 318.) demiştir. Böylece onları sorumluluklarını müdrik olmaya davet etmiştir. Kuşkusuz “muhacir” olmak bir sorumluluk gerektirdiği gibi “ensar” olmak da sorumluluk icap ettirir. Ensar, kendine sığınmakta olan muhacirleri gereği gibi ağırlamalı ve onlara madden ve manen kucak açmalıdır.

Kendilerine kucak açılan muhacirler de, onları bağırlarına basan, yaşamlarının bir parçası hâline getiren ensara karşı kardeşlik hukukuna uygun davranmalıdırlar. Aslında ümmet olmak da bunu gerektirmiyor mu? Hz. Peygamber İslam ümmetinden bahsederken onları bir yapının taşlarına benzeterek her iki kitlenin de sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini söylemiş olmuyor mu? Öyleyse bu yapı taşlarının birbirlerine karşı sorumluluklarının olduğunu, birlikte bir aileyi teşkil ettiklerini idrak etmeliler ve bu idrakin esası içerisinde bir vücudun azaları olarak davranmalılar.

 

Prof. Dr. Mehmet Mahfuz SÖYLEMEZ 
 

Bu yazı 3536 defa okunmuştur...

Yorum Ekle

Yazdır

YORUM LİSTESİ

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER

n

12/02/2024 - 10:58 ÜMMET OLMAK

n

27/11/2023 - 09:29 İMAN VE SAMİMİYET

n

08/08/2022 - 10:21 İSLAM’IN ASLİ KAYNAKLARINI DOĞRU ANLAMANIN YÖNTEMİ ÜZERİNE

n

04/10/2021 - 11:28 KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYAN NAMAZ HANGİ NAMAZDIR?

n

24/05/2021 - 03:53 GERÇEK KIYMET ÖLÇÜSÜ:  SALİH VE BAKİ AMEL

n

05/04/2021 - 08:34 FELSEFENİN ÇALDIĞI İNSANLAR

n

08/03/2021 - 11:02 TEVHİDDEN HİDAYETE  NEBEVİ RİSALET

n

12/01/2021 - 11:25 İŞTE TOPLUMUMUZUN HÂLİ BU

n

06/10/2020 - 02:15 PEYGAMBER EFENDİMİZİN HİCRET YOLCULUĞU

n

06/10/2020 - 11:27 ŞEHİTLER ÖLMEZ!

n

31/08/2020 - 04:09 SONUÇLARI İTİBARIYLA İSTİĞFAR VE TÖVBE / Dr. Abdülkadir ERKUT

n

06/07/2020 - 09:49 GENÇLİK NEREYE GİDİYOR? / Abdülhamit Kahraman

n

25/06/2020 - 10:51 ŞİMDİ TAM ZAMANI / Abdülhamit Kahraman

n

18/05/2020 - 12:33 CÂMİLER KAPATILDI  CUMALAR KALDIRILDI AMA.. / Abdülhamit Kahraman

n

23/04/2020 - 04:29 RAMAZANDA HAYATIN VE ÖLÜMÜN MUHASEBESİNİ YAPMAK / Dr. Muhlis AKAR 

n

23/04/2020 - 02:47 ŞEHR-İ RAMAZAN VE SORUMLULUK BİLİNCİ / Prof. Dr. Ramazan ALTINTAŞ

n

06/04/2020 - 10:26 HER HÂLİMİZE ŞÜKREDEBİLMEK / Dr. Lamia LEVENT ABUL

n

30/03/2020 - 10:30 KULLUĞUN EN GÜZEL KIVAMI: İHSAN / Prof. Dr. Safi ARPAGUŞ

n

16/12/2019 - 10:13 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.) DÖNEMİNDE İLİM / Prof. Dr. Şakir GÖZÜTOK

n

30/08/2019 - 10:56 HARAMDAN HELALE HİCRET ETMEK

n

29/08/2019 - 02:59 ZİKİR: KALPLERİ DİRİLTEN İKSİR

n

17/12/2018 - 01:05 ALLAH’A YÖNELİŞ BİLİNCİNİ TAZELEME: TÖVBE

n

17/12/2018 - 12:56 MANEVİ ARINMA: TÖVBE

n

19/11/2018 - 10:47 İnancı kuşanan gençler

n

19/11/2018 - 10:42 Hz. Peygamberi Gençlere Anlatabilmek

n

17/10/2018 - 03:38 Mescitlerde Namaz Kılmak ve Takva Sahibi İmam Olmak

n

30/03/2018 - 12:31 DEİZMİ VE ATEİZMİ BESLEYEN ÖNEMLİ BİR FAKTÖR İBADETSİZLİ

n

29/03/2018 - 12:11 MÜSLÜMANLARIN İLK KIBLESİ MESCİD-İ AKSA VE MÜBAREK ŞEHİR KUDÜS

n

04/01/2018 - 10:52 NEFİS İLE MÜCADELE CİHAD-I EKBER

n

03/01/2018 - 11:14 DİNÎ TEBLİĞDE DİL VE ÜSLUP NASIL OLMALIDIR?

n

14/11/2017 - 11:22 HZ. PEYGAMBER’İ GÜNÜMÜZ İNSANINA DOĞRU ANLATMAK

n

02/10/2017 - 04:02 İNSAN ONURU VE ALLAH’A KULLUK

n

02/10/2017 - 03:31 ASIL DİN AŞIRI YORUM

n

02/10/2017 - 03:08 DİN GÜVENLİĞİ BAĞLAMINDA DİNİN DOĞRU ANLAŞILMASI VE YORUMLANMASI

n

19/08/2017 - 09:04 Kurban ya da Başından Serçe Geçen Bir Çocuktur  İSMAİL

n

12/07/2017 - 10:42 İNSANLIĞA KARŞI EN BÜYÜK GÜNAH:  FİTNE

n

13/06/2017 - 12:14 RAMAZAN MEKTEBİ

n

13/06/2017 - 12:07 EMANET AHLAKI

n

13/06/2017 - 11:59 RAMAZAN MEDENİYETİ

n

19/04/2017 - 03:16 HZ. PEYGAMBER VE GÜVEN TOPLUMU: DARU'S-SELAM

n

28/03/2017 - 02:41 SANAL DÜNYA VE  DEĞİŞEN MAHREMİYET

n

17/02/2017 - 03:17 PARALEL DİNLERİ KİMLER SEVER

n

17/02/2017 - 12:40 “HADİS İLMİ”NİN İSLÂMÎ İLİMLER ARASINDAKİ YERİ

n

13/02/2017 - 12:17 KALPLERİNDE MARAZ BULUNANLAR: MÜNAFIKLAR

n

01/02/2017 - 11:12 TEFRİKAYA DÜŞENLER GİBİ OLMAYIN

n

29/12/2016 - 10:25 BİR GÜVEN ABİDESİ:  Muhammedü’l-Emin

n

19/12/2016 - 04:10 Fitne ve Fesadın Başka Bir Versiyonu: İFTİRA VE SUÇLAMA

n

18/10/2016 - 11:53 Bir Mektep Olarak CAMİ

n

26/09/2016 - 11:04 Peygambersiz İslam Söylemi

n

22/09/2016 - 12:08 VİCDANIMIZIN "Selfie"SİNİ ÇEKEBİLİR MİYİZ ?

n

21/09/2016 - 02:57 Boş Vakit mi Dediniz?

n

10/08/2016 - 01:00 RASULULLAH (S.A.S.) BÖYLE BUYURDU

n

10/08/2016 - 12:44 Narsisistik Kişilik

n

14/06/2016 - 11:32 Ramazanda Gönülden Tevhidi Yaşamak

n

06/06/2016 - 02:55 Kur’an İkliminde İyiliklerle Dinamik Bir Hayat İnşası

n

02/06/2016 - 04:44 Ramazan ve iYiLiK

n

02/05/2016 - 12:25 HZ. PEYGAMBER’İN MESAJINI DOĞRU ANLAMAK

n

08/04/2016 - 03:14 Yoğunlaşmış İbadet Mevsimi: “Üç Aylar”

n

24/03/2016 - 10:35 DUANIZ OLMASA

n

24/03/2016 - 10:31 SAHÂBE’NİN PEYGAMBER SEVGİSİ

n

01/02/2016 - 11:48 ZÂLİME HAKKI SÖYLEMEK

n

19/01/2016 - 04:35 ZOR ZAMANDA Müslüman Olmak

n

18/01/2016 - 02:04 Huzurda Huşu ile Durmak

n

18/01/2016 - 01:22 Alnı Secdeye Varan Simalar

n

14/12/2015 - 11:41 HZ. ALİ (Ö: 40/660)’NİN KUR’AN-I KERİM ANLAYIŞI

n

01/12/2015 - 02:21 SAHÂBE’NİN PEYGAMBER SEVGİSİ

n

26/11/2015 - 02:10 Namaz: Divan-ı İlahîde Durup Tevhide Ermektir

n

19/11/2015 - 03:13 Kur’an ve Sünnet Perspektifinden Bilgi AHlAKI

n

19/11/2015 - 03:11 İlim, Marifet ve Hikmet İlişkisi

n

22/10/2015 - 12:39 Söz mü Sükût mu?

n

09/10/2015 - 02:23 Haccın Evrensel Boyutu

n

07/09/2015 - 04:20   KURBAN

n

07/09/2015 - 04:14 Mescitler Arasında Mescid-i Aksa’ya Dair

n

06/07/2015 - 12:25 SADAKA-İ FITIR

n

06/07/2015 - 12:23 TERAVİH NAMAZI

n

23/06/2015 - 03:48 Şeytanın Telkini VESVESE

n

19/06/2015 - 04:50 RAMAZAN

n

15/06/2015 - 06:11 Kardeşlik ve Dostluğa Açılan Pencere SELAM

n

15/06/2015 - 03:24 Vücutta Dolaşan Sinsi Düşman: Şeytan

n

12/06/2015 - 03:38 İnsanın Temel Bir Zaafı

n

12/06/2015 - 03:07 Mültecilere Hicret Yurdu            ya da Muhacire Ensar Olmak

n

06/05/2015 - 02:27 DERİN BİR MUHALEFET

n

27/04/2015 - 12:31 Merhameti Kuşanmak

n

27/04/2015 - 12:30 Şiddet Karşısında rahmet Peygamberi 

n

17/01/2015 - 04:13 HADİSLERİN DOĞRU ANLAŞILMASINDA VE YORUMLANMASINDA TAKİP EDİLECEK YÖNTEM

n

23/12/2014 - 04:13 Müslümanın Varlıkla İmtihanı

n

23/12/2014 - 04:12 İslami Bakışla Varlık ve Servet Algımız

n

16/12/2014 - 02:50 SÜNNET VAHİY İLİŞKİSİ

n

27/10/2014 - 03:06 Sabır-Sâbir

n

24/10/2014 - 04:08 Hz. Peygamber ve Genç Sahabiler

n

24/10/2014 - 03:59 Okunması Gerekenler (12)

n

24/10/2014 - 03:53 İslam’ın Gençlik Tasavvuru

n

04/07/2014 - 03:29 BORÇ ve KARZ-I HASEN

n

30/06/2014 - 04:46 Ramazan İklimi ve Helal Kazanç Bilinci

n

09/06/2014 - 11:33 ATÂLETİ TATİL ZANNETMEK

n

05/05/2014 - 02:42 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.)’İN ADÂLET ANLAYIŞI

n

09/04/2014 - 02:07 BİR YÖNETİCİ OLARAK RASULULLAH

n

21/03/2014 - 04:40 Allah’ın Korumasını Hak Etmenin Yolu: Sabah Namazı

n

10/02/2014 - 02:47 Değerini Bilemediğimiz İki Eşsiz Nimet: Sağlık ve Boş Zaman

n

04/10/2013 - 05:02 “Hakikat”in Nihai Temsilcisi:  Hz. Muhammed (s.a.s.) 
 

Site İçi Arama

15 Zilhicce 1446 |  11.06.2025

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

"Bir ümmet diğer bir ümmetten (sayıca ve malca) daha gelişkindir diye, yeminlerinizi kendi aranızda bir bozuculuk unsuru yaparak, ipini kuvvetle eğirdikten sonra bozup-çözen (kadın) gibi olmayın.

Şüphesiz Allah, sizi bununla imtihan etmektedir.

Kıyamet günü hakkında ihtilafa düştüğünüz şeyi size muhakkak açıklayacaktır."

( Nahl sûresi - 92)

Bir Hadis

Hz. Resulullah (sav) buyurdular ki:

“Senin ümmetine beş vakit namazı farz kıldım ve onları, vaktinde ve hakkını vererek kılanları cennete koyacağımı kendi katımda vaat ettim. Namazları düzenli kılmayanlar için ise katımda böyle bir vaat yoktur.”

(Ebû Dâvûd, Salât, 9)

Bir Dua

“Rabbim! Bütün işlerimdeki ölçüsüzlüğümü, cahilliğimi ve hatamı bağışla. Sen
bunları benden daha iyi biliyorsun.”

(Buhârî, Deavât, 60)

Hikmetli Söz

Namazı, belirlenen vaktinde kıl. Boş vaktin olsa da zamanından önce kılma; meşguliyetten dolayı geciktirme. Bilmiş ol ki, işleyeceğin her amel, namazına bağlıdır.


Canlı yayın

İslam Ansiklopedisi

  Tasarım : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com