Kur’an Hz. Peygambersiz düþünülebilir mi?
Hiç þüphesiz, Kur’an’ý, Hz. Peygambersiz düþünemeyiz . Hz.Peygamber (s.a.s.)’i anlamadan/tanýmadan Kur’an’ý tanýmak mümkün deðildir. Onu ne kadar iyi tanýrsak/anlarsak Kur’an’ý o kadar iyi anlayabiliriz. Varlýðý varoluþu anlamlandýrmada çok önemli bir iþleve sahip olan vahyi anlam(landýrm)ada Hz. Peygamber (s.a.s.) kilit konuma sahiptir. Onu tanýmadan, namazýný nasýl kýlýnacaðýný bile bilemeyiz. Onun için M. Akif’in dediði gibi Hz. Peygamber’e bütün bir beþeriyet borçludur. O, insanlýk için büyük bir lütuftur: “Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ýn ayetlerini okuyan, kendilerini arýndýran, kendilerine kitap ve hikmeti öðreten bir peygamber göndermek suretiyle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuþtur." (Âl-i Ýmran,164)
Kur’an’ý anlama baðlamýnda çok önemli bir konumda olan“Hz. Peygamber’i doðru tanýma/anlama" iþi, ciddi bir mesele olarak karþýmýzda durmaktadýr. Birbirinden çok farklý, âdeta birbirini nakzeden Hz. Peygamber tasvirleri, sorunun ciddiye-tini ortaya koymaktadýr.
Hz. Peygamber’i tanýma çerçevesinde çok önemli bir boyut da onun eðitim(cilið)idir. Müslümanlarýn dindarlýklarýnýn gereði olarak onu örnek edinmesi(Ahzab, 21), eðitim konusunda da söz konusudur. Onu tanýmadan örnek/model edinmek mümkün deðildir.
Hz. Peygamber’in görevi
Kur'an’a göre Hz. Peygamber, sadece “teblið" göreviyle yükümlüdür: “Ey Peygamber! Rabbin-den sana indirilenleri teblið et. Eðer bunu yapmazsan O’nun elçiliðini yapmamýþ olursun.(Maide, 67)"Ey Muhammed! “Sana yalnýz teblið etmek düþer."(Âl-i Ýmran, 20; Ra’d, 40; Nahl, 82) “ Peygamberin görevi, sadece teblið etmektir."(Maide,99; Nahl, 35; Nur, 54; Ankebut, 18; Teðabun, 12)
Terim olarak teblið, peygamberin, Allah’tan aldýðý mesajlarý aynen insanlara ulaþtýrmasýdýr. Bu, her peygamberin vazgeçilmez niteliklerinden biridir. Ulaþtýrmaya konu olan/ulaþtýrýlan þey, bir bilgi, bir haber, bir mesaj ise o zaman eðitim/öðretim söz konusudur. Nitekim, teblið kelimesine bazý sözlükler öðretmek anlamýný da vermiþlerdir. (Mesela bk. Komisyon, Osmanlýca-Türkçe Ansiklopedik Büyük Lügat, Teblið md.)
Tabii ki teblið, bir mesajýn birtakým ifade kalýplarýna dökülerek muhataba rastgele duyurulmasý demek deðildir. Bir mesaj/bir bilgi, eðer muhatap tarafýndan doðru anlaþýlmýþ, doðru kavranmýþ ise ona ulaþmýþ demektir. “Doðru anlaþýlmasý"n dan maksat, kaynak kiþinin anladýðý anlamýn aynýsýný, alýcý kiþinin anlamasýdýr. Ýletilmesi düþünülen mesajýn anlamý, kaynakla alýcý arasýnda ortak kýlýnmamýþsa, o ulaþtýrýlamamýþ demektir. Kýsacasý, kaynak kiþi ile alýcý arasýnda iletiþim saðlanmadýkça “ teblið" gerçekleþmiþ olmaz. Þu halde teblið, bir iletiþimdir, diyebiliriz.
Teblið eðitim iliþkisi
Meseleye böyle yaklaþýnca tebliðin, bir eðitim-öðretim iþi olduðu gerçeðiyle karþýlaþýrýz. Zira eðitim öðretim etkinliði , bir iletiþim iþidir. Eðitim öðretim süreci, kaynak ( öðretmen-eðitimci) ile alýcý (öðrenci ) arasýnda iletiþimin gerçekleþtirilmesi sürecinden ibarettir. (Bk. Küçük ahmet, 1986:13.; Alkan, 1979: 32-3.)
Kaldý ki, Kur'an, sadece “teblið" etmekle yükümlü bulunduðunu bildirdiði peygamberi, “öðretici ve eðitici" olarak nitelendirmekte; onun yaptýðý iþin, bir öðretim ve eðitim faaliyeti olduðunu açýkça ortaya koymaktadýr: “Nitekim kendi içinizden size ayetlerimizi okuyan, sizi arýndýran, size Kitab’ý ve hikmeti öðreten, size bilmediklerinizi öðreten bir rasul gönderdik." (Bakara,151)“O ( Allah), ümmîlerin arasýndan kendilerine ayetlerini okuyan, onlarý arýtan, onlara Kitab’ý ve hikmeti öðreten bir peygamber gönderendir." (Cuma, 2; Ayrýca bk. Bakara, 129; Âl-i Ýmran, 164)
Ayrýca, birçok ayette, peygamberin, “doðru yolu gösteren bir rehber" olduðu (Þûra, 52) vurgulanýyor; Allah’a, Allah’ýn yoluna davet ettiði, aydýnlatýcý olduðu belirtiliyor. (Bk. Ahzab, 45-6) Bir çok ayette de onun, “bir uyarýcý, hatýrlatýcý, dikkat çekici" olarak takdim edildiðini görüyoruz: “ Hatýrlat, uyar! Gerçekten hatýrlatmak müminlere fayda verir." (Zariyat, 55)
Bütün bunlar, eðitim-öðretim faaliyetinin içinde-ki iþlerdir ve bu nitelikler, bir eðiticinin, bir öðreticinin nitelikleridir. Dolayýsýyla bütün bu anlamdaki ayetler, peygamberin teblið görevinin, tamamen bir eðitim-öðretim görevi olduðunu açýkça ortaya koymaktadýr. Hz. Peygamber(s.a.s.)’in ayetleri açýklama, inzar etme, tebþir etme, örnek olma gibi bütün yaptýklarý, aslýnda tebliðin dýþýnda iþler/görevler deðil; tam aksine tebliðin kapsamý içinde yer alan iþlerdir.
Kaldý ki Hz. Peygamber (s.a.s.)’in bizzat kendisi de vurgulu bir ifadeyle, “Ben, ancak ve ancak muallim olarak gönderildim."(Ýbn Mace, Mukaddi me,17, No: 229; Ayrýca bk. Müslim, Talak, 4) buyurarak bu temel görev ve niteliðini açýkça belirtmektedir. Hz.Peygamber (s.a.s.), teblið görevini, tamamen bir eðitim öðretim faaliyeti olarak gerçekleþtirmiþtir.
Hz . Peygamber’i eðitimde örnek edinme
Bugün din eðitimi faaliyetini yürütenler, yani Ýslam’ýn öðretisi doðrultusunda bireylerde davranýþ deðiþikliði saðlama sürecini düzenlemeye çalýþanlar, Hz. Peygamber’i elbette örnek almak durumundadýrlar. Dikkat edilirse, onun eðitimciliðini taklit etmekten deðil de örnek almaktan söz ediyoruz. Onun eðitime iliþkin söz ve uygulamalarýný doðru anlam(landýrm)adan örnek almak mümkün deðildir. Bunun için þöyle iki yönlü bir yolculuk ve bu yolculukla birlikte hem tarihe hem de günümüze iliþkin fikrî ve ilmî bir çaba içine girmek gerekmektedir:
Hz . Peygamber dönemine yolculuk
Önce Peygamber Efendimiz’in yaþadýðý döneme gitmek gerekir. Peygamber Efendimiz(s.a.s.)’in, içinde yaþadýðý fizikî ve sosyal çevreyi ve o çevrenin bütünlüðü içinde onun hayatýný tanýma, onun hayatýnýn bütünlüðü içinde eðitim öðretime iliþkin söz ve uygulamalarýný anlamlandýrmak suretiyle kavrama, ön þarttýr. Bu anlama/kavrama, Hz. Peygamber’e ait olduðundan emin olunan söz, tutum ve davranýþlarýn, kendi baðlamlarý içinde ne anlama geldiklerini, insanlara vermek istediði asýl mesajýn ne olduðunu fark etmeyi içermektedir. Böyle bir anlamlandýrma, onlarýn ne kadarýnýn, hangi kýsýmlarýnýn, kültürel/yöresel/dönemsel/konjonktürel olduðunu ve ne kadarýnýn, hangi kýsýmlarýnýn da zaman aþýmýna uðramasý mümkün olmayan kalýcý öz veya o öze iliþkin olduðunu ayýrma imkâný da saðlayacaktýr.
Geleneði tanýma
Bu yapýldýktan sonra tekrar günümüze doðru yolculuða çýkýlacaktýr. Günümüze doðru yolculukta, on beþ asýrlýk geleneði tanýma çalýþmalarý yapmaya ihtiyaç duyulmaktadýr. Bu süreçte, çok farklý dönem ve yörelerde yaþamýþ olan Müslümanlarýn, Hz. Peygamber’in eðitime iliþkin söz ve uygulamalarýný nasýl anlayýp yorumladýklarý, onlarý uygulamaya nasýl yansýttýklarý tespit edilecektir. Bu tespitlerden hareketle, dönemden döneme, yöreden yöreye farklýlýklar arz eden bu geleneði kendi þartlarý içinde sorgulayýp anlamlandýrmak ve Hz. Peygamber’in sünnetine ve Kur’an’a uygunluðunu irdelemek gerekmektedir. Geleneksel birikimin, sünnetle ne kadar uyum içinde olduðu hususu, ciddiyetle sorgulanmalýdýr. Burada merhum Canan Hoca’nýn þu tespitiyle yetinelim:
“Klasik kitaplarýmýzda tedvin edilen Ýslam ahlaký ile sünnetin âmir olduðu Ýslam ahlaký her noktada birbirinin tamamen ayný deðildir. Menþeini bir kýsým hikemiyattan, etibba sözlerinden, durûb-ýemsalden, müneccimlikten, ferdî anlayýþ ve izahlardan, bir devrin görüþünü aksettiren vecizelerden, daha fenasý mevzu olduðu kabul edilen hadislerden alan meseleler, çoðu kere , “hadis" olarak, bazen da “âdâbtan" olarak çeþitli kitaplara girmiþlerdir." (Canan, 1984:13) Söz gelimi, hadis olarak rivayet edilen “Kadýnlara yazý yazmayý öðretmeyin. .." sözü gelenek içinde öylesine benimsenmiþ ki asýrlarca kýz çocuklarýnýn/kadýnlarýn eðitimi konusunda Müslümanlarýn tutum ve davranýþlarýný belirleyici rol oynamýþtýr.(Bu sözün eleþtirel deðerlendirmesi için bk. Canan, age., 351-59)
Günümüze uyarlama
Geleneksel birikim bilimsel bir yaklaþýmla deðerlendirilip anlamlandýrýldýktan sonra günümüze gelinecektir. Çaðýmýzýn þartlarý ve imkânlarý çok iyi tanýndýktan sonra bu þart ve imkânlar çerçevesinde, Hz. Peygamber’ in o söz ve davranýþlarýnýn içerdiði özün/asýl mesajýn açýlýmýnýn nasýl yapýlacaðý, nasýl somutlaþtýrýlýp güncelleþtirileceði hususu üzerinde çalýþýlacaktýr. O kutlu sözler, bugünün insaný için ne demektedir? Kutlu Peygamber’in o söz, tutum ve davranýþarýyla dile getirilmeye çalýþýlan hakikatlar/her çaðýn insanýna hitap eden mesajlar, bugün nasýl formatlanabilir, hangi davranýþ kalýplarýyla ortaya konabilir? Bu ve benzeri sorular sorulup güncel cevaplarý bulunacaktýr.
Hz. Peygamber’in eðitim(cilið)ini güncellemeye çalýþýrken sünnetin ve Kur’an’ýn bütünlüðü yanýnda bunlarýn anlaþýlmasý amacýyla oluþmuþ geleneksel birikim göz ardý edilmeyeceði gibi çaðdaþ baðlamý iyi tanýmak ve çaðdaþ bilimsel verilerden yararlanmak da kaçýnýlmazdýr. Ýnsanýn eðitimi söz konusu olduðundan dolayý, özellikle insan bilimlerinden ve bunlarýn içinde öncelikle psikoloji ve eðitim bilimlerinden yararlanmak þarttýr. Çünkü bunlardan yararlanarak Hz . Peygamber’in mesajý tahlil edilip ayrýntýlandýrabilir, günlük hayatla irtibatlandýrarak uygulanabilir hale getirebiliriz.
Örnek edinme, fikrî ve ilmî çabayý gerektirir
Görüldüðü gibi Hz. Peygamber’in eðitim(cilið)ini örnek edinme iþi, oldukça yoðun ve nitelikli bir ilmî ve fikrî çabayý gerektirmektedir. Zira son tahlilde , hemen yanýbaþýmýzda olmayan, tarihe mal olmuþ bir peygamberin hayatý, sözleri, tutum ve davranýþlarý söz konusudur. Ayrýca, onlara iliþkin, her dönemde ve her yöredeki Müslümanlarýn kendi kültürel birikimlerinin ve kendilerini kuþatan þartlarýn elverdiði ölçüde ortaya koyduklarý yorumlar ve uygulamalar var ve bunlar da tarihe mal olmuþlar. Bunlarý anlam(landýrm)ak ve sonra onlarý günümüz insanýnýn hayatýyla iliþkilendirerek bütünleþtirmek suretiyle kullanýlabilir hale getirmek, eðitsel sorunlara yaklaþýmda Hz.Peygamber’i günümüz insanýnýn model almasýnýn yolunu açmak ciddi bir çaba gerektirmektedir. Gelecek yazýda örnekler üzerinden konuya devam edeceðiz.
KAYNAKLAR
ALKAN Cevat, Eðitim Ortamlarý Ankara, 1979.
CANAN Ýbrahim, Peygamberimizin Sünnetinde Terbiye, 3.bs., Cihan yay. Ýstanbul, 1984.
KÜÇÜKAHMET Leyla, Öðretim Ýlke ve Yöntemleri, 2. bs.,Ankara, 1986
|