“Gerçekten sizin Rabbiniz, altý günde gökleri ve yeri yaratan, sonra Arþ’a istiva eden Allah’dýr. Gündüzü, durmaksýzýn kendisini kovalayan gece ile örten, güneþe, aya ve yýldýzlara kendi buyruðuyla baþ eðdirendir. Haberiniz olsun, yaratmak da, emir de (yalnýzca) O’nundur. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir.” (7/A’râf, 54)
Rabbimiz Allah’dýr…Melikimiz ve Ýlâhýmýz Allah’dýr… O, gökleri ve yeri altý günde yaratmýþ, yaratmýþ olduðu bütün varlýða hakim olup boyun eðdirmiþtir. Baþta güneþ, ay ve yýldýzlar, Âlemlerin Rabbi Allah’dan hükmüne itaat ederek baþ eðmiþlerdir. Göklerin ve yerin eþsiz ve ortaksýz hakimi, Allah Azze ve Celle’dir. “Yaratmak ve yaratýklarýný emrinin altýna alýp onlara egemen olmak hakký, ortaksýz olarak yalnýzca Allah Teâlâ’ya aiddir.
Rabbimiz Allah, yalnýzca ve þirk koþmadan kendisine ibadet etsinler, yani hükümleri gereði hayatlarýný tanzim etsinler diye yarattýðý insan kullarýna (bkz. 51/Zariyat 56) emirlerini, Rasulü Muhammed (sav) vasýtasýyla beyan buyurmuþ ve Rasulü (sav)’i onlara örnek etmiþtir :
“Yaratmak da, emir de (yalnýzca) O’nundur.” (33/Ahzap, 21)
“Hüküm, yalnýzca Allah’ýndýr. O’ kendisinden baþkasýna kulluk etmemenizi emretmiþtir. Dosdoðru olan din iþte budur. Ancak insanlarýn çoðu bilmezler.” (12/Yusuf, 40)
“Haberiniz olsun, hüküm yalnýzca O’nundur. Ve O, hesap görenlerin en süratli olanýdýr.” (6/En’âm, 62)
“Yarattýðý bütün varlýðýn üzerinde hükümran olan Allah Teâlâ, insan kullarý üzerinde de yegâne hüküm koyucudur… Ýnsan kullarý, kendi aralarýnda yegâne Rabbleri ve Ýlâhlarý Allah Teâlâ’nýn hükümleriyle hükmetmeli ve yalnýzca o hükümlere itaat etmelidirler… Çünkü Allah:
“Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kýlmaz.” (18/Kehf, 26)
Ýnsan kullarý üzerinde ortaksýz hüküm sahibi Allah Teâlâ, onlara helâl ve haram sýnýrlarýný beyan edip, yapmalarý gerekli olan vazifelerini açýklamýþ ve kaçýnýlmasý gerekli olanlarý da apaçýk izah buyurmuþtur. Katýksýz Ýman eden mü’min müslüman kullar, yegane Rabbleri Allah Azze ve Celle’nin emirlerini, hayat örneklerini ve önderleri Rasulullah (sav)’in Sünneti gereði yerine getirmeli ve kulluk vazifelerinde ihlâslý olmalýdýrlar.
Rabbimiz Allah, iman eden ve imanlarýnda þüpheye düþmeyip ihlâslý olan kullarýna þöyle buyurmaktadýr:
“Ey iman edenler, sizden öncekilere yazýldýðý (farz kýlýndýðý) gibi, oruç, size de yazýldý (farz kýlýndý). Umulur ki sakýnýrsýnýz.” (2/Bakara, 183)
Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ’nýn emirlerine, ancak katýksýz iman edenler kulak verir, dinler ve gereði gibi itaat eder…
“Aralarýnda hükmetmesi için, Allah’a ve Rasulüne çaðrýldýklarý zaman mü’min olanlarýn sözü: ‘Ýþittik ve itaat ettik, demeleridir. Ýþte felâha kavuþanlar bunlardýr. Kim Allah’a ve Rasulüne itaat ederse ve Allah’tan korkup O’ndan sakýnýrsa, iþte kurtuluþa ve mutluluða erenler bunlardýr.” (24/Nûr, 51-52)
Son Nebî ve son Rasul olan Rasulullah Muhammed (sav)’in Ümmetine de, kendilerinden önceki ümmetlere farz kýlýndýðý gibi oruç farz kýlýnmýþtýr. Ýnsanlar için þahîd, yani örnek olan vasat ümmete farz kýlýnan ibadetlerden biriside oruçtur. Ýyiliði emreden, kötülükten sakýndýran ve Allah’a iman eden son ümmete oruç farz kýlýndý ki, oruç tutarak takva ehli olsunlar!..
Þartlarýna riâyet edilerek tutulan oruç, günahlara karþý bir kalkan olup takvaya ulaþmanýn vesîlesîdir. Katýksýz iman ve takva, Allah’ýn velîleri olan mü’min kullarýn en bâriz özelliðidir. Rabbimiz Allah Teâlâ, velî kullarýnýn özelliklerini þöyle beyan buyuruyor :
“Haberiniz olsun, Allah’ýn velîleri, onlar için korku yoktur, mahzunda olmayacaklardýr. Onlar, iman edenler ve takvaya ulaþanlardýr. Müjde, dünya hayatýnda ve ahirette onlarýndýr. Allah’ýn sözleri için deðiþiklik yoktur. Ýþte büyük kurtuluþ ve mutluluk budur.”( 10/Yunus 62-64)
Muttakî olan muvahhid mü’minler, insanlarýn içine düþtüðü korkunç zarardan kurtulmuþ ve mutluluða ermiþlerdir. Ýman edip salih amel iþleyen, birbirlerine hakký ve sabrý tavsiye eden muttakî mü’min müslümanlar, Allah’ýn velîleri olup kurtulmuþ ve ahiret saadetini hakk etmiþlerdir.
Hayat kitabýmýz Kur’ân’ý Kerim’de ve Kur’ân’ýn hayata uygulanýþý olan Rasulullah(sav)’in Sünneti’nde beyan olunduðu üzere Oruç tutup þartlarýna riâyet eden mü’min kullar, oruç sayesinde takvaya ulaþmakta, Allah’a dost olma konusunda derecelerini yükseltmekte ve yakýnlýklarýný arttýrmaktadýr.
Oruç ibadeti, nefsin terbiye edilmesi ve arýnmasý için farz kýlýnmýþ, görünen ve görünmeyen, bilinen ve bilinmeyen birçok hikmetleriyle bir kulluk vazifesi olarak gündeme gelmiþtir. Bu terbiye ve arýnma vesilesi, sadece bu ümmetin mü’min kullarý için deðil, son ümmetten önceki ümmetler içinde ayný þartlarda farz kýlýnmýþtýr.
Oruç, içine riyâ karýþmayan ve yalnýzca Allah için olan bir ibadettir, Allah’a tam itaat ve tam teslimiyettir. Allah Teâlâ’nýn kullarý için helâl kýldýðý þeyler, oruç ile yasaklanmaktadýr. Helâl ve temiz olan þeylerin yenilip içilmesi ve nikâhý altýnda bulunan eþi ile cinsi iliþki, oruç tutan için, oruç müddeti, yani imsak ile baþlayýp akþam güneþin batýþý ile batan zaman diliminde yasaklanmýþtýr. Muvahhid þahsiyet, Rabbi Allah’a imaný, itaati ve teslimiyetinden dolayý bu yasaða uymakta ve gereðini yerine getirmektedir. Rabbi Allah’ýn bu emrine itaat etmekten ayrýca haz almakta, bu vazifesini hakkýyla yerine getirmek onu mutlu etmektedir. Çünkü Rabbi Allah’a itaat etmekte, O’nu razý etmekte ve O’ndan razý olmaktadýr.
Mü’min Þahsiyet, Rabbi Allah Teâlâ’nýn kendisine þu þekilde hitab edeceði anýn özlemi içindedir : “Ey mutmain (tatmin bulmuþ) nefs,Rabbine, razý edici ve razý edilmiþ olarak dön. Artýk kullarýmýn arasýna gir. Cennetime gir.” (89/Fecr, 27…30)
Katýksýz iman etmiþ kulun, Rabbi Allah’a itaat ile tuttuðu oruç, kendisini takvaya ulaþtýrmakta, takva ise onun kurtuluþuna vesile olmaktadýr. Böylece Rabbi Allah’ý razý eden ve O’ndan razý olan izzetli bir kul hâline gelmektedir.
Ýman eden kullara orucu farz kýlan Rabbimiz Allah Teâlâ, oruç ibadeti hakkýnda ki hükmünü þöyle beyan buyuruyor:
“(Oruç) sayýlý günlerdir. Artýk sizden kim hasta ya da yolculukta olursa, tutamadýðý günler sayýsýnda baþka günlerde (tutsun). Güç yetiremeyenlerin üzerinde bir yoksulu doyuracak fidye (vardýr). Kim gönülden bir hayýr yaparsa, bu da kendisi için hayýrlýdýr. Oruç tutmanýz- eðer bilirseniz-sizin için daha hayýrlýdýr.” (2/Bakara, 184)
Rabbimiz Allah, her hangi bir þeyi ibadet olarak emrettiði zaman, onunla ilgili hükümlerini beyan buyurur. Bu hükümleri, Risâlet ve Nübüvvet ile görevli olan Rasulü (sav) mü’min müslümanlara bildirir ve bu konudaki Allah’ýn muradýný açýklar, maksadýn ne olduðunu beyan eder.
Rabbimiz Allah Teâlâ, son Nebi ve son Rasul olarak vazifeli kýldýðý Rasulü Muhammed (sav)’in bu görevini þöyle beyan buyurur: “Sana Zikr’i (Kur’ân’ý) indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni açýklayasýn ve onlarda iyice düþünsünler, diye.” (16/Nahl, 44)
“Biz, Kitab’ý (Kur’ân’ý) ancak hakkýnda ihtilafa düþtükleri þeyi onlara açýklaman ve inanan bir kavme rahmet ve hidayet olmasý dýþýnda (baþka bir gaye ile) indirmedik.” (16/Nahl, 64)
Rabbimiz Allah’ýn mü’min müslüman kullarýna farz kýldýðý ve onlar için maddi ve mânevî birçok faydalarý olan Ramazan orucu, saygýlý günlerdir. Bir yýlda bir ay olup, hilâlin görünmesiyle baþlanýp, Þevval ayýnýn hilâlinin görünmesiyle biten, bazen yirmi dokuz gün, bazen da otuz gün olan sayýlý günler.
Ruhî ve bedenî sýhhati yerinde olan ve mukîm bulunan her mükellefin oruç tutmasý, farz olan bir kulluk borcudur. Ancak oruç tutamayacak kadar hasta olan ve seferde bulunanlar, müsaid olmayan durumlarýndan dolayý Rabbimiz Allah’ýn kendisine vermiþ olduðu ruhsatýn gereði olarak oruç tutmayabilirler. Ramazan ayýnýn dýþýndaki günlerde sýhhat bulduklarýnda veya gurbetten evlerine dönünce, tutamadýklarý orucu gününe gün kaza ederler. Kendileri oruç tutamayacak kadar hasta olanlar ve bu hastalýklarý devam edenler, her oruç günü için bir fakiri doyuracak kadar fidye vermelidirler. Gönülden, ihlas ile hayýr yapanlar, karþýlýðýnda ziyadesiyle hayýr bulur ve eðer idrak edilirse oruç tutmanýn daha hayýrlý olduðu malumdur.
Rabbimiz Allah Azze ve Celle, bereket ay’ý, maðfiret ay’ý, hikmet ay’ý olan Ramazan ay’ý için þöyle buyurur:
“Ramazan ay’ý… Ýnsanlar için hidayet olan ve doðru yolu ve (hak ile batýlý birbirinden) ayýran apaçýk belgeleri (kapsayan) Kur’ân onda indirilmiþtir. Öyleyse sizden kim bu aya þahid olursa artýk onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta bulunursa tutmadýðý günler sayýsýnca diðer günlerde (tutsun). Allah, size kolaylýk diler, zorluk dilemez.(Bu kolaylýk,) sayýyý tamamlamanýn ve sizi doðru yola (hidayete) ulaþtýrmasýna karþýlýk Allah’ý büyük tanýmanýz içindir. Umulur ki, bir gün þükredesiniz.” ( 2/Bakara, 185)
Muttakî müslümanlara hidayet rehberi olan hayat kitabýmýz Kur’ân-ý Kerim’in inzâl olduðu Ramazan ay’ý çok mübarek bir aydýr.
“Elif, Lâm, Mîm. Bu, kendisinde þüphe olmayan, muttakîler için yol gösterici bir kitabdýr.” (2/Bakara, 12)
“Size, Allah’dan bir nûr ve apaçýk bir kitab geldi. Allah, rýzasýna uyanlarý bununla kurtuluþ yollarýna ulaþtýrýr ve onlarý kendi izniyle karanlýktan nûra çýkarýr. Onlarý, dosdoðru yola yöneltip iletir.” (5/Mâide 15-16)
“Elif, Lâm, Ra. Bu bir kitabdýr ki, Rabbinin izniyle insanlarý karanlýklardan nûra, O güçlü ve övgüye layýk olanýn yoluna çýkarman için sana indirdik.”( 14/Ýbrahim, 1)
“Sizi, karanlýktan nûra çýkarmasý için kuluna apaçýk ayetler indiren O’dur. Þübhesiz Allah, size karþý elbette þefkatli olandýr, esirgeyendir.” (57/Hadid, 9)
“Ýman edip salih amellerde bulunanlarý karanlýktan nûra çýkarmasý için Allah’ýn apaçýk ayetlerini size okuyan bir Rasul de (gönderdik). Kim iman edip salih amellerde bulunursa Allah onu, içinde süresiz kalýcý olmak üzere altýndan ýrmaklar akan cennetlere koyar. Allah, gerçekten ona ne güzel bir rýzýk vermiþtir.” (65/Talak, 11)
“De ki: ‘Ýman edenleri saðlamlaþtýrmak müslümanlara bir müjde ve hidayet olmak üzere onu (Kur’ân’ý) hak olarak Rabbinden, ruhûl-kuddüs indirmiþtir” (16/Nahl, 102)
Ramazan ay’ý Kur’ân ayý’dýr. Hayat Kitabýmýz Kur’ân-ý Kerim’i okumak, idrak etmek ve bütün imkânlarýn seferber edilerek hayata hakim olmasý için çalýþma ayýdýr. Geceleri ve gündüzleriyle bir nûr ve rahmet ay’ý olan Ramazan ay’ýnda, hayat düstûrumuzun indiði gece olan ve bin aydan daha hayýrlý “Kadir Gecesi” bulunmaktadýr : “Gerçek þu ki, Biz onu (Kur’ân’ý) Kadir Gecesi’nde indirdik. Kadir Gecesi’nin ne olduðunu sana bildiren nedir? Kadir Gecesi bin aydan daha hayýrlýdýr. Melekler ve ruh, onda Rablerinin izniyle her bir iþ için inerler.Fecrin çýkýþýna kadar bir esenliktir (selâmdýr) o.” (97/Kadir, 1-5)
Gündüzleri oruç, geceleri teravih namazý ile ihya edilen Ramazan ay’ý, yalnýz ve yalnýz Allah için tutulan oruç, Allah’ýn izniyle kendisine riâyet edenin elinden tutar ve cennetin “Reyyân” adlý kapýsýndan cennete götürüp ebedi mekânýna yerleþtirir!..
Muvahhid mü’min kullarýna karþý çok merhametli olan Rabbimiz Allah Teâlâ, kullarýna kolaylýk diler, zorluk dilemez.
“O (Allah), sizleri seçmiþ ve din konusunda bir güçlük yüklememiþtir.” (22/Hacc 78) diye buyuran Rabbimiz Allah þu müjdeyi veriyor : “De ki: ‘Ey iman eden kullarým, Rabbinizden sakýnýn. Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardýr. Allah’ýn arzý geniþtir. Ancak sabredenlere ecirleri hesapsýzca ödenir.” (39/Zümer 10)
Ramazan ayýnda tutulmasý farz olan oruç ibadetini emr olunduðu gibi dosdoðru davranarak hakkýyla yerine getiren muttakî mü’min kul, diðer aylar da da “nâfile” olarak bunu devam ettirir. Her hafta pazartesi ve Perþembe günler, her Kameri ayda, ayýn onüç, ondört ve onbeþinci günleri olan “Eyyamu’l-Biyz” denilen günlerde nâfile oruç tutan, Rabbi Allah’a itaatkâr mü’min kul, diðer nâfilelere riâyet ederek Rabbi Allah’a yaklaþmayý gayret eder.
Oruç kalkaný ve Tevhid kýlýcý ile nefsin hevâsý ve þeytanla savaþan mü’min müslüman þahsiyet Allah’ýn yardýmýyla zafere ulaþýr. Nefsinin kötü isteklerini firenler, damarlardaki þeytanýn geçeceði yollarý daraltýr ve geçitlerini tutar, engeller. Ramazan ayýný bir sulh ve selâmet ayýna çevirir. Baþka insanlara karþý çok sabýrlý davranýr, kendisi baþkalarýný kýrmadýðý gibi, kendisine çatmak isteyenlerle kavga etmez ve önderi Rasulullah (sav)’in kendisine buyurduðu gibi : “Ben Orucum!” der.
Oruç tutan mü’min kul, kötülüklerden el-etek çekmiþ, kendisini arýndýrmaya çalýþan ve Rabbi Allah’ýn rýzasýný kazanmaya gayret eden bir kuldur.
Þöyle buyurur Rabbimiz Allah : “Güneþe ve onun pýrýltýsýna Andolsun,Onu izlediði zaman aya,Onu (güneþ) pýrýldattýðý zaman gündüze,Onu sarýp örttüðü zaman geceye,Göðe ve onu bina edene,Yere ve onu yayýp döþeyene,Nefse ve ona bir düzen içinde biçim verene,Sonra ona fücûrunu (sýnýr tanýmaz günah ve kötülüðünü) ve ondan sakýnmayý ilhâm eden (Andolsun).Onu arýndýrýp temizleyen gerçekten kurtuluþa ermiþtir.” (91/Þems, 1-9)
Oruç, nefsi arýndýrýp temizleme vasýtasýdýr. Oruç tutan erkekler, ve oruç tutan kadýnlar, iman edip salih amel iþleyen, birbirlerinin velisi olan (bkz. 9/Tevbe, 71), birbirlerine hakký tavsiye eden ve birbirlerine sabrý tavsiye eden, zarardan kurtulmuþ olan þahsiyetlerdir. (bkz.103/Asr 3)
Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ, böyle iman edip amelin salihini yapan muvahhid mü’min kullarý için büyük bir ecir hazýrladýðýný beyanla þöyle buyurur : “Þübhesiz müslüman erkekler ve müslüman kadýnlar, mü’min erkekler ve mü’min kadýnlar… Oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadýnlar… Bunlar için Allah, bir baðýþlanma ve büyük bir ecir hazýrlamýþtýr.” (33/Ahzab, 35)
Rabbimiz Allah’ýn, mü’min müslüman ve oruç tutan kullarý için hazýrladýðý baðýþlanmadan ve o büyük ecirden faydalanmak için Ramazan ayýnda emr olunan ibadetleri dosdoðru yaparak kulluk görevlerinin yerine getirilmesi gerekir. Rabbimiz Allah’ýn salih ve sadýk kullarýna bahþettiði yýlda bir aylýk bu fýrsatý çok iyi deðerlendirebilenler, kurtuluþa eren mutlu kullardýr. Dünyada izzet, ahirette cennet!..
|