Hz. Muhammed (s.a.s.)’in, Allah’ýn elçisi olmasý sýfatýyla, bütün Müslümanlara örneklik ve önderliðinin bir ifadesi olan Sünnet, asýrlar boyu, hem mahiyeti, hem de anlaþýlmasý açýsýndan ihtilaþara konu olmuþ tur. Evrensel bir dinin Peygamberi olan Hz. Muhammed’in mesajý ve örnekliði de evrensel olmak durumundadýr. Esasen, Hz. Ademle baþlayan ve diðer peygamberlerle devam eden ilahi vahyin temel ilkeleri, bütün insanlýðý muhatap almaktadýr. O yüzden bütün peygamberlerin ilk muhataplarý kendi kavimleri olsa da, getirdikleri inanç, ibadet ve ahlâk ilkeleri bütün insanlýða yöneliktir. Hz. Muhammed’in örnekliði, içinden çýktýðý toplumla sýnýrlý olmadýðýna göre, bu örnekliðin, diðer bir deyiþle O’nun sünnetinin iþlevselliðini sürekli kýlmanýn yolu O’nun nasýl örnek alýnacaðýný bilmekten geçer.
Hz. Peygamber’e itaati emreden(1) ve O’nda bizim için güzel bir örnek bulunduðunu vurgulayan(2) ayetler ýþýðýnda,Hz.Muhammed’e tabi olup O’nu örnek almanýn gerekliliði konusunda hiçbir müminin þüphesi olamaz. Ancak, örnek almak nedir ve bu nasýl gerçekleþecektir? Örnek almakla taklit etmek arasýnda ne gibi farklar vardýr ve bu ikisi zaman zaman birbirine karýþtýrýlmakta mýdýr? Din açýsýndan matlub ve makbul olan hangisidir? Gibi sorulara verilecek cevaplar konunun daha iyi anlaþýlmasýna yardýmcý olacaktýr.
Örnek almak, bilinçli bir faaliyettir. Örnek alan kiþi, örnek aldýðý obje (kiþi veya davranýþ) niçin örnek almasý gerektiði bilinciyle hareket eder. O’nda örnek alýnmasý gerekli olan özellikler ve nitelikler bulunduðunu ve bunla rý benimsemesi halinde kendisi için faydalý olacaðýný düþünür. Taklit ise genellikle bilinçsiz bir davranýþtýr. Kiþi çoðu kez taklit ettiði þeyi ya da kimseyi niçin taklit ettiðinin ayýrdýnda olmaz. Dilimize yerleþen "körü körüne taklit etmek" deyimi bu durumu açýklamaktadýr.
Örnek almada, örnek alýnan davranýþý benimsemek ve içselleþtirmek amaçlanýrken, taklit etmede böyle bir amaç yoktur. Baþka bir deyiþle, örnek almak öze iliþkin bir faaliyetken, bir þeyi, altýnda yatan illet, sebep, amaç, hikmet ve ilkeye bakmadan olduðu gibi tekrarlamak demek olan taklit þekilsel ve biçimsel bir eylemdir.
Örnek alýnan obje deðiþse bile, örnek alma faaliyeti örnek almaya elveriþli unsurlar olduðu sürece bir devamlýlýk arz eder. Halbuki, genellikle bilinçsiz bir faaliyet olan taklidin objesi ve konusu deðiþtiðinde taklit eden, taklidi- ne son verir veya deðiþimin farkýnda olmazsa taklit etmeye devam eder.
Örnek almak, insanýn kiþilik ve davranýþlarýnda ciddi ve kalýcý deðiþimlere yol açar. Taklit ise kiþinin sadece davranýþlarýnda yüzeysel ve biçimsel bir deðiþim doðurur.
Hz. Peygamber’in sünnetini doðru anlamak ve O’nun örnekliðini iyi kavrayabilmek için yukarýdaki farklarýn dikkate alýnmasý kaçýnýlmazdýr. Çünkü Kur’an-ý Kerim, atalarýnýn yolunu körü körüne taklit eden insanlarýn bu tutumlarýný kýnarken taklidin kötülüðüne iþaret etmekte(3), dolayýsýyla bizden Hz.Muhammed’i taklit etmemizi (teþebbüh) deðil,örnek almamýzý(ittiba, tees sî) istemektedir.Ýnsan olmasý itibariyle Hz. Muhammed’in maruz kaldýðý bazý yanýlmalara iþaret etmesi de(4) Onun bütün davranýþlarýný olduðu gibi taklit etmememiz gerektiðini göstermektedir.
Kur’ân-ý Kerim, Hz.Muhammed’in üstün ahlâkî kiþiliðine, insânî erdemlerine temas ettiði halde, fizikî özelliklerine, giyim kuþamýna, yeme-içmesine, dünyevî becerilerine temas etmemiþtir.
Örneðin Kur’ân-ý Ke- rim’de, "O’nun yüce bir ahlâk sahibi olduðu"(5), "müminlere karþý þefkatli ve merhametli olduðu"(6), "utangaç olduðu"(7), "nazik ve yumuþak kalpli olduðu"(8) ifade edilmiþ, ancak sýra dan beþerî faaliyetlerine fazla deðinilmemiþtir.Çünkü onun beþerî yönü örnekliðe konu teþkil etmemektedir.Bu yüzden Kur’ân-ý Kerim, O’na itaat edilmesini isterken peygamberlik misyonuna, örnek gösterirken de ahlâkî meziyetlerine dikkat çekmiþtir.
Hz. Peygamber’in kendisi de davranýþlarýnýn körü körüne taklidini deðil, bilinçli olarak örnek alýnmasýný istemiþ, þekle ya da görüntüye deðil,maksada önem verilmesini arzu etmiþtir. Örneðin, ashabýyla birlikte kýldýklarý bir namaz esnasýnda terliklerini çýkartan Hz. Peygamber,cemaatýn da çýkarttýklarýný görünce onlara bu davranýþlarýnýn sebebini sormuþ ve sýrf kendisi yaptýðý için yaptýklarýný öðrenince, "Ben terliklerimde pislik olduðunu fark ettiðim için çýkarttým"(9) diyerek onlarýn maksada dikkat etmediklerini ima etmiþtir.
Hz. Peygamber;"Benim namaz kýlýþýmý gördüðünüz gibi namaz kýlýnýz"(10) dediði halde,"benim gibi giyinin", "benim gibi yiyin için", "benim gibi yatýn kalkýn" dememiþ, kýsaca kendi kiþisel zevk ve tercihini baþkalarýna em poze etmemiþtir. Örneðin kendisine ikram edilen keler, yani bir nevi iguana etini, alýþkýn olmadýðý için yememiþ fakat yanýndakilerin yemesine de engel olmamýþtýr.(11)
Hz. Peygamber’in etrafýndaki seçkin arkadaþlarý da körü körüne bir taklit anlayýþý içinde olmamýþlardýr. Örneðin Hz. Ömer, Hudeybiye antlaþmasýnýn müslümanlarýn aleyhine görü nen þartlarýný kabul etmesi üzerine Hz. Peygambere itiraz etmiþ(12), yine Onun münafýklarýn lideri Abdullah b. Übey b. Selûl’ün cenaze namazýný kýlmasýna karþý çýkmýþtýr.(13)
Hz. Peygamber’in birçok konuda ashabýyla istiþare ederek bundan çýkan sonuca göre hareket etmesi de, kendisinin bilinçsizce taklit edilmesini istemediðini ortaya koymaktadýr. Bedir Savaþýnda, Müslüman tarafýn mevziinin deðiþtirilmesi örneðinde görüldüðü gibi(14) bazen O, ashabýndan gelen bir uyarýyý dikkate almýþ, mesela, kendi istemediði halde, arkadaþlarýnýn arzusu üzerine Uhud Savaþýnda düþmaný þehir dýþýnda karþýlamýþtýr.(15) Hendek Savaþýnda, Medine meyvelerinin üçte biri karþýlýðýnda kuþatmayý kaldýrmalarý için Gatafan Kabilesiyle anlaþma yapmak isteðine karþý çýkan ashabýnýn bu tutumlarýna saygý gösterip anlaþmadan vazgeçmiþtir.(16)
Hem Kur’ân-ý Kerim’den, hem de Hz.Peygamberin tatbikatýndan anlýyoruz ki dinde taklit hoþ karþýlanmamýþ, bunun yerine, bilerek, anlayarak, düþünerek, ibret alarak dinin hüküm lerine uyulmasý istenmiþtir. Bu yüzden inanç alanýnda bile taklîdî iman yerine tahkîkî (araþtýrmaya dayalý) iman tavsiye edilmiþtir.(17) Taklit ancak, ibadetlerin þeklî boyutunda söz konusu olabilir. Örneðin namazýn kýlýnýþý, Haccýn eda ediliþi ancak Hz.Peygamberin uygulamasý izlenerek öðrenilebilir. Ýbadetlerin þeklî boyutu akýlla, mantýkî çýkarýmla, kýyasla tesbit edilemeyeceði için bu konuda sýnýrlý bir taklit söz konusudur. Ancak bunlarýn hikmetleri ve amaçlarý da akýlla kavranmak durumundadýr.
Hz. Peygamber’in Sünnetini (örnekliðini) günümüzde iþlevsel kýlabilmek ve sonraki nesillere de canlý bir þekilde aktarabilmek için, O’nun söz ve davranýþlarýnýn arkasýnda yatan amaçlarý iyi tespit etmeli ve O’nu niçin örnek aldýðýmýzýn bilincinde olmalýyýz.
1. Bkz. Âl-i Ýmran, 31-32; Nisâ, 13-14, 59, 64-65, 80; Nur, 51- 52, 54; Ahzab, 36.
2. Ahzab, 21.
3. Bakara, 170.
4. Ýlgili ayetler için bkz. Enfal, 67-68; Tevbe, 40, 80-85; Mü- nafýkûn, 6; Tahrim, 1; Abese, 1-10.
5. Kalem, 4.
6. Tevbe, 128.
7. Ahzab, 23.
8. Âl-i Ýmran, 159.
9. Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 92. (Çaðrý Yayýnlarý, Ýstanbul- 1982).
10. Buhârî, el-Camiu’s-Sahih, Ezan, 18. (Çaðrý Yayýnlarý, Ýstanbul- 1981).
11. Buhârî, Et’ýme, 10.
12. Buhârî, fiurût, 15.
13. Buhârî, Cenâiz, 85. Bu konuda daha çok örnek için bkz. Bün- yamin Erul, Sahabenin Sünnet Anlayýþý, 125-150. (Ankara- 1999)
14. Bkz. Ýbn Hiþam, es-Sîretu’n-Nebeviyye, II, 192. (Kahire-1974)
15. III, 16.
16. III, 133.
17. Bkz. En’âm, 74-81.
|