Toplumdaki mevkii ne olursa olsun insanlarýn birbirleriyle olan münasebetleri kardeþçe olmalýdýr. Karþýsýndaki insana þefkat ve merhametle, tevâzu ve alçakgönüllü olarak davranmalýdýr. Kibir ve gururdan sakýnmalýdýr.
Kibir, Allah'ýn yarattýðý kullarýna yakýþmaz. Biz kuluz, kula kulluk yaraþýr. Bazý insanlar bir mekan veya mevki sahibi olunca kimseye selam bile vermeye tenezzül etmez. Sanki küçük daðlarý kendisi yaratmýþ gibi büyüklenerek, kibirlenerek yürür. Bu, çok çirkin bir davranýþtýr. Nihayet hepimiz insanýz. Ve insanlar arasýnda üstünlük sadece takva iledir.
"Ne Arabýn Aceme, ne Acemin Araba, ne kýrmýzýnýn siyaha, ne de siyahýn kýrmýzýya bir üstünlüðü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir. Allah'a göre en üstününüz, O'ndan en çok korkanýnýzdýr.Ó (1)
Allah Rasûlü, insanlar arasýndaki eþitliði ne güzel ifade etmiþlerdir. Allah'ýn halis kullarýnýn yeryüzünde vakar ve tevâzu ile yürüdüklerini Cenab-ý Hak KurÕan-ý KerimÕde haber veriyor ve þöyle buyuruyor: ÒRahmanÕýn o kullarý ki, onlar yeryüzünde vakar ve tevâzu ile yürürler, cahiller kendilerine (hoþlanmadýklarý bir) laf attýklarý zaman, -selâm- derler. (Sözün doðrusunu söyler ve onlarla çatýþmazlar.)"(2)
Sevgili Peygamberimiz hadis-i þeriflerinde: "Çalým satarak elbisesini sürükleyen kimseye Allahü Tealâ kýyamet gününde rahmet nazarý ile bakmaz." (3) buyurmuþlardýr.
Allah için tevâzu gösterenin Cenab-ý Hak derecesini yükseltir. Büyüklük taslayanlarý da alçaltýr. Allah'ýn emrettiði ibadetleri kibir ve gururlarý sebebiyle yerine getirmeyenlerin yeri cehennemdir. Allahü Tealâ böyleleri hakkýnda buyuruyor ki: "Bana ibadetten kibirlenip uzaklaþanlar var ya iþte onlar hor ve hakir olarak cehenneme gireceklerdir." (4)
Rasulü Ekrem Efendimiz (s.a.s.): "Cehennemlikleri sizlere haber vereyim mi? Onlar, katý yürekli, malýný hayýrdan esirgeyen kibirli kimselerdir." (5) buyurmuþlardýr.
Mütevazi olmak Allah'ýn emridir. Ýslâm'ýn emridir. Allah Rasülü (s.a.s.): "Muhakkak ki Allahü Tealâ bana sizin mütevazi olmanýzý vahyetti. Hiçbir kimse diðerine karþý övünmesin. Ve hiçbir kimse diðerine zülum ve haksýzlýk etmesin." (6)
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) büyüklenmekten, hatip geçinmekten ve samimiyetsiz parlak sözlerle halký aldatmaktan da asla hoþlanmazlardý.
Kibir ve gurur insanýn deðerini düþüren, ibadetlerini hükümsüz býrakan ve ilâhi mükafatlardan mahrum eden kötü bir huydur. Bir müslümanda bulunmamasý gereken bir huydur. Peygamberimiz (s.a.s.) bir hadis-i þeriflerinde: "Kalbinde zerre miktarý kibir bulunan kimse cennete giremez" (7) buyurmuþlardýr.
Bir cemiyetin huzur ve sükun içinde hayatýný devam ettirebilmesi için o cemiyetin fertlerini, birbirlerine sevgi, saygý ve kardeþlik duygularý ile sýmsýký baðlanmalarý gerekir. Fertlerin birbirlerine karþý kibirli olduðu, herkesin kendini beðenip, baþkalarýný hakir gördüðü, sevgi baðlarýnýn koptuðu bir cemiyette huzur kalmamýþ demektir. Eðer mutlu ve huzurlu bir toplumda yaþamak istiyorsak kalplerimizdeki kin, haset, düþmanlýk, kýskançlýk, kibirlilik gibi kötü huylarý çýkarýp atmak zorundayýz.
Bunlarýn yerine muhabbet, ahlak, fazilet, adalet ve tevazu gibi güzel huylarla kalplerimizi doldurmak durumundayýz. Bu durum ayný zamanda Allah'ýn ve Rasûlü'nün de bizlere kesin ve açýk bir emridir.
Tevâzu zillet olmadýðý gibi, kibir de vakar deðildir. Allah Rasûlü tevâzuda mutlak bir ölçü ve denge içindeydi.
Peygamberimiz (s.a.s.) sonsuz bir tevâzu ve büyük bir edep sahibi idi. Herkes onu büyüklerden daha büyük görebilir; fakat o þöyle demektedir: "Hiç kimse kendi ameliyle cennete giremez.Ó Sen de mi? diyenlere: Evet, ben de. Eðer Allah rahmeti ile sarýp sarmalamazsa." (8) Ýþte Allah Rasulü, bu sözü söyleyecek kadar, tabiî, üstün tevâzu sahibi bir insandý. Kendisini insanlar arasýnda bir fert ve bir parça olarak görüyor, sonra da davranýþlarýný bu anlayýþa göre ayarlýyordu.
Zaten bizzat Cenab-ý Hakk da Kur'an diliyle Rasulüne tevâzu emretmiyor mu?: "Sana tâbî olanlara tevazu kanatlarýný indirebildiðin kadar indir" (9)
Allah Rasûlü halka önce kendisi selam verir, büyük küçük kiminle konuþursa bütünüyle ona yönelir, el sýkýþtýðý zaman elini karþýsýndakinden evvel çekmez, sadaka verdiðinde sadakayý eliyle fakirin avucuna kor, bir meclise geldiðinde nerede boþ yer varsa oraya oturuverirdi. Onu ilk göreni korku alýr, fakat görüþüp konuþunca yanýndan ayrýlmak istemezdi.
Allah-ü Teâla kötü kalpli, rezil ahlâklý, helal haram bilmeyen, sert mizaçlý, hayýr iþlerinde yardýmda bulunmayan, kendinden baþka büyük tanýmayan, Allah'ýn ayetleri okunurken hiç duymamýþ gibi böbürlenerek oradan uzaklaþan kimselerin düþmanýdýr.
Ýslâm'ýn gayesi, insanlarý birbirleriyle kaynaþtýrmak, emniyet ve huzur içerisinde hem bu dünyada hem de ahiret aleminde mutluluklarýný saðlamaktýr.
Kibir ve gurur kabalýðýn, hamlýðýn ve yetiþmemiþliðin bir tezahürüdür.
Tevâzu ise, efendiliðin alameti ve olgunluðun meyvesidir.
Gök ekinler dimdik durduðu halde, olgun baþaðýn boynu eðri, yönü topraða doðrudur. Akýllý ve olgun mü'min de böyle mütevazi ve alçak gönüllü olmalýdýr.
Tevâzu sahibi insanlarý Allah yükseltir. Kibirli insanlarý Allah alçaltýr. Allah Resulü; "Müslüman kardeþine karþý tevâzu gösteren kimseyi Allah yüceltir. Ve ona karþý üstünlük taslayan kimseyi ise alçaltýr. (10) buyurmuþtur.
Cenab-ý Hak insaný topraktan yaratmýþtýr. Toprak gibi gönülsüz ve mütevazi olunmalýdýr. Madem ki topraktan yaratýldýk, ateþ gibi yakýcý ve inatçý olmaya gerek yoktur. Bundan dolayý kibir ve gurur kötü huylardandýr Ýnsanlarýn bu kötü huylardan uzak kalmalarý gerekir.
1- Veda Hutbesinden.
2- Furkan, 63.
3- Riyazü-s Salihîn, c. II, sh, 46.
4- Mü'min, 60.
5- Riyazü-s Salihîn, c. II, sh, 45.
6- Riyazü-s Salihîn, c. II, sh, 37.
7- Seçme Hadisler, sh, 79.
8- Buharî, Rikak, 18.
9- Nahl, 23.
10- Seçme Hadisler, sh, 83.
|