Kýssa, Yusuf’un gördüðü bir rüyayý, babasý Yakup peygambere anlatmasý ile baþlar. Rüyasýnda on bir yýldýz, güneþ ve ay kendisine secde etmektedir. Bu rüya, bir anlamda Yusuf’un hayatýnýn açýlýmýný simgeliyordu. Küçük Yusuf’un ileride nail olacaðý izzet ve þerefe iþaret ediyordu. Aslýnda her birimiz, gençlik yýllarýndan itibaren içimizde bir hülya taþýmýyor muyuz? Sonraki hayatýmýzý da o þekillendirmiyor mu? Evet, içimizde beslediðimiz o gelecek hayali, bir nevi bizim yol haritamýzý tayin etmektedir.
Ancak her nimete kem gözle bakanlar, onu içine sindiremeyenler olduðu gibi, Hz. Yusuf’un geleceðini de kýskanalar olacaktý. Nitekim babasý bunu peygamber kimliði ve derin feraseti ile sezmiþ ve rüyayý kardeþlerine anlatmamasýný tembihlemiþti. Çünkü aksi takdirde, kaprislerine yenik düþer bir kötülüðe yeltenebilirlerdi. Biz, Hz. Yakub’un bu tavrýndan, çocuklarý arasýnda babalarýn kýskançlýða yol açacak geliþmelere fýrsat vermemeleri dersini çýkarýyoruz.
Yine bu uyarý, bizlere þunu hatýrlatmýyor mu? Ýhanetler yakýnlardan gelebilmektedir. Yakýnýmýzda bulunanlarýn husumetine kurban gidebiliyoruz. Yakýnlarýmýz bizi seven, bizi koruyanlardýr. Olmasý gereken de bu deðil mi zaten? Ancak bir zaman geliyor ki, þeytanýn tahrikiyle bize düþman haline gelebiliyorlar. Akla hayale gelmez ihanetlere alet olabiliyorlar. (Teðâbun, 14.)
Ýþte Hz. Yusuf’un baþýna da babasýnýn korktuðu gelmiþti. Kardeþlerinin haince emellerine maruz kalmýþtý. Ona yapýlabilecek en büyük kötülüðü yani katlini dahi düþünmüþlerdi. Ancak sonuçta onu bir kuyuya atýp orada terk etmenin daha uygun olacaðýna karar verdiler. Babalarýna da haberi çarpýtarak verdiler. Sözde Yusuf’u kurt yemiþti. Ýþte kýskançlýk bu denli tehlikeli idi; insaný en vahim tertiplere yalandan, ihanete her türlü kötülüðe sürükleyebiliyordu.
Yusuf kuyuda iken Mýsýr’a doðru devam eden bir kervan çýkageldi. Kovalarýyla kuyudan su çekmek isterken bir de ne görsünler? Kuyunun dibinde bir çocuk, bu, gerçekten onlar için sürprizdi. Köle pazarýna onu satmak için gizlice götürdüler. Mýsýr’a varýnca onu çok ucuz bir fiyata, birkaç paraya sattýlar. Zaten ona hatýrý sayýlýr bir deðer de biçmediler. Mýsýrlý bir yetkili evlat edinmek üzere onu satýn aldý.
Kur’an konuyu anlatýrken, iþte tam bu noktada kýssaya bir ara verir ve þu tespitleri yapar: “Ýþte böylece Yusuf’un ülkede iyi bir konuma gelmesine zemin hazýrladýk. Ayrýca ona rüyalarý yorumlama, olaylarýn gerçek mahiyetini anlayýp kavrama kabiliyeti verdik. Allah Teala iradesini gerçekleþtirmede her zaman mutlak galiptir. Ne var ki insanlarýn çoðu bu gerçeði bilmez.” (Yusuf, 21.)
Bu ifadelere yer verilir. Ancak Hz.Yusuf’un imtihaný devam etmektedir. Efendisinin eþi, onunla beraber olmak ister. Fakat Hz. Yusuf’un iffeti aðýr basar, bu çirkin fiile bulaþmaktan kendisini kurtarýr. Ancak kadýnýn ýsrarý devam eder ve þu tehdidi savurur: “Andolsun, eðer emrettiðimi yapmazsa, mutlaka zindana atýlacak ve zillete uðrayanlardan olacaktýr.” Fakat iffet abidesi Hz. Yusuf, bu þantaj karþýsýnda Mevla’ya sýðýnýr ve hepimize ibret olacak þu manidar cevabý verir: “Ya Rabbi! “Zindan, bu kadýnlarýn davet ettikleri o iþten bana daha sevimli gelmektedir. Eðer sen onlarýn hilesini benden uzaklaþtýrmazsan, onlara meyledip cahilce davrananlardan olabilirim.” (Yusuf, 33.) Allah Teala onun duasýný kabul buyuruyor ve kadýnlarýn hilelerinden onu koruyor.
Hz. Yusuf suçsuzdur, bununla beraber hapse konur. Hapis hayatý yýllarca sürer. Sonunda gördüðü bir rüyayý yorumlamasý üzerine kralýn iltifatýna mazhar olur; çaðrýlýr ve hazinelere bakmak gibi oldukça önemli bir makama getirilir. Ýþte burada yine kýssanýn akýþýna ara verilir ve þu ilahî beyanlar gelir: “Biz böylece Yusuf'u ülkede güç ve iktidar sahibi yaptýk. Dilediði yerde konaklayabilir ve dilediðini yapabilirdi. Biz, merhametimizi dilediðimize nasip ederiz ve güzel hareket edenlerin mükâfatýný asla zayi etmeyiz. Elbette ki, ahiret mükâfatý inananlar ve Allah’a karþý gelmekten sakýnanlar için daha hayýrlýdýr.” (Yusuf, 56-57.)
Burada anlatýlanlar Hz. Yusuf kýssasýndan seçilen bazý temalardýr. Kýssa bunlarla sona ermiyor. Ancak naklettiklerimizden çok önemli birtakým sonuçlara varýyoruz. Onlarý da þu þekilde özetlememiz mümkündür:
Hz. Yusuf’la ilgili geliþen olaylarýn zahirine bakýldýðýnda hiç de iç açýcý bir durum yoktu. Çünkü önce kardeþlerinin gadrine uðramýþ bir kuyuya terk edilmiþti. Kuyuda onu bulanlar, üç beþ kuruþa köle pazarýnda satmýþlardý. Bütün bunlar, aslýnda bir kimsenin yaþayabileceði en onur kýrýcý ve en aðýr imtihanlardý. Ancak Allah Teala ölüden diriyi yarattýðý gibi, bütün bu talihsiz olaylarla da parlak ve izzet sahibi bir Yusuf’un geleceðini hazýrlýyordu. Geliþen olaylar, rüyanýn muþtuladýðý Yusuf’a gebe idi. Ancak zahiren tablo farklý idi. Suyun yüzeyi ile derinlerdeki akýþ farklý istikametteydi. Zahire, yüzeye bakanlar aldanabilirdi, zaten çoðunlukla da öyle olmuyor muydu?
Kur’an bize olayýn hem zahiri hem de batýnýný, perde arkasýný gösteriyor. Zahiren parlak olanýn batýný her zaman parlak olmadýðý gibi, zahiren acý olanýn batýný de her zaman acý olmaz. Ýnsanýn hoþlanmadýðý birçok þey vardýr ki aslýnda bunlar onun hakkýnda hayýrlýdýr. Yine sevdiði birçok þey vardýr ki bunlar da onun hakkýnda iyi neticeler doðurmaz. (Bakara, 216.)
Görünenin arka planýnda ilahî kudret, parlak gelecekleri hazýrlayabilir, hazýrlamaktadýr da. Buna hiç kimsenin mani olmasý da mümkün deðildir. Ýnsanlar istemese de olaylar O’nun irade buyurduðu istikamette geliþecek ve neticelenecektir. Çünkü ýrmaðý tersine akýtmak mümkün deðildir. Ancak olaylarýn zahirine takýlýp kalanlar, buradaki ilahî planý göremezler.
Aslýnda Hz. Yusuf’un baþýna gelenler, þu veya bu þekilde bizim de baþýmýza gelmiyor mu? Hasetçilerin fesat düþünce ve niyetlerine maruz kalmýyor muyuz? Sahip olduðumuz nimet ve güzellikleri çekemeyenler, hýþým ve öfkelerinden kendilerini yiyip bitirmiyorlar mý?
Netice olarak þunu söyleyebiliriz: Her birimiz þu veya bu þekilde Hz. Yusuf’un hayatýný tekrarlamaktayýz, sonuçta da Yüce Mevla’nýn bizler hakkýndaki iradesi gerçekleþmektedir. Çünkü O, mülkün gerçek sahibidir. Dilediðine mülkü verir, dilediðinden geri alýr. Dilediðini yüceltir, dilediðini de alçaltýr. Her türlü iyilik O’nun elindedir. O her þeye kadirdir. (Al-i Ýmran, 26.)
|