Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araştırmaları   |  İlmi YAZILAR   |  Aile Eğitim Yazıları   |  Çocuk Eğitimi Yazıları   |  Yazarlar  |  İletişim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatı (s.a.v)

İnsanı Tanımak (Radyo)

Tv Programları

Seminer ve Konferans

Kısa Dersler

Özel Konular

Fıkhi Konular

Aile Eğitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Girişi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eğitimcilere ÖZEL
Gazze Duası
Gençlerle İletişim (Günışığı- Reşitpaşa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 6501
Toplam 17255934
En Fazla 25928
Ortalama 2753
Üye Sayısı 161626
Bugün Üye Olan 276
Online Ziyaretci
 
 

Ehlidil olmak

Gönlün en arı, duru ve temiz duygusu sevgidir. Gönül her türlü çıkardan, beklentiden, kötü duygu ve düşünceden arındıktan sonra geride sevgi kalır.

09/05/2011

Allah insanı "bir erkekle bir dişiden" yaratmış, "birbiriyle tanışıp anlaşsınlar" diye "milletler ve kabileler" halinde yaşamalarını sağlamıştır. (Hucurat, 13.)İnsanların en önemli tanışıp anlaşma vasıtası “dil"dir. Ancak onların birbiriyle tanışıp anlaşmaları, yardımlaşmaları, birlik ve beraberlik içinde olmaları için "aynı dili konuşmaları" yeterli olmamaktadır. Bu durumda, bu amacı gerçekleştirmek için "nasıl bir dil" veya "hangi dil" sorusu gündeme gelmektedir. Mevlana "aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir" derken aslında bir ölçüde bu sorunun cevabını vermektedir.

Türkçemizde duygu dünyamızın mahalli "gönül" kavramıyla ifade edilir. Gönül terimi dini literatürümüzde "manevi kalp" ve "vicdan” kelimeleriyle de ortak anlamlar taşır. Hz. Peygamber, "Dikkat edin, bedende bir et parçası vardır; o iyi olursa bütün beden iyi olur, o bozuk olursa bütün beden bozuk olur. Dikkat edin, işte o kalptir." (Müslim, Müsakat, 107.) buyururken maddi ve manevi kalbimizin bizim için taşıdığı öneme dikkat çekmiştir.

Farsça "dil" kelimesi de kalp ve gönül anlamlarına gelir ki, lisan anlamındaki "dil" kelimesiyle bir araya getirilmek suretiyle Türkçemize ayrı bir zenginlik katmıştır:

"Dil dili var içre dilden dile

Dil dilini var dilden dile."

İnsanların anlaşıp kaynaşabilmeleri, ortak bir gönül dünyasına ve gönül diline sahip olmalarına bağlıdır. İnançlarımız, duygu ve düşüncelerimiz, bilgi ve tecrübe birikimimiz, geçmiş ve gelecek tasavvurlarımız gönül dünyamızı oluşturur.

Bunlar arasında uyum ve ahenk olduğu takdirde hem kendimizi hem de başkalarını daha iyi anlama imkânına kavuşuruz. Burada şunu da göz ardı etmemek gerekir ki her insan ayrı bir âlemdir. Allah herkesi farklı özelliklerde yaratmış, ayrı yetenek ve kabiliyetlerle donatmıştır. Ortak duygu ve düşünce dünyasının buna zarar vermeyecek şekilde yapılandırılması gerekir. İslam düşüncesi bu meselenin çözümünü "vahdette kesret, kesrette vahdet" yani "birlikte çokluk, çoklukta birlik" ifadesiyle formüle etmiştir. Bunu özümsedikten sonra insanların birbirini anlamamaları için bir sebep yoktur. Nef’î’nin ifadesiyle "Ehlidil birbirini bilmemek insaf değil"dir.

İslam "tevhit", "birlik" dinidir. İman da öncelikle "kalp ile tasdik" meselesidir. "Dil ile ikrar" daha sonra gelir. Hadis-i kutsi olarak nakledilen "Ben yere ve göklere sığmam. Ancak mümin kulumun kalbine sığarım.” (Acluni, II, 99-195.)sözüyle de bu durum anlatılmak istenmiştir. Yunus’un deyişiyle "Gönül Çalab’ın tahtı"dır. Biz Allah’ın varlığını ve birliğini "gönülden" kabul etmekle iman edip İslam dairesi içerisine gireriz.

 İnancımıza göre Allah’ın varlığını, birliğini ve hükümlerini kabul edip kelime-i şehadet getiren herkes mümin ve Müslüman sayılır. Ancak imanın hakkını verebilecek kıvama ermek kolay değildir. Bunun için Kur’an-ı Kerimde, Hz. Peygamber’e gelip "biz iman ettik" diyen bedevilere "siz henüz gerçek manada iman etmediniz”, şimdilik "teslim olduk deyin" buyrulmuştur. (Hucurât, 14.) Hz. Peygamber’in "İslam aleni; herkesin gördüğü şeylerdir.

İman ise kalptedir" deyip eliyle göğsünü göstererek üç kere "takva işte buradadır" demesi manidardır. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 135.)İmanın kalbe hakkıyla yerleşmesi için kalbin buna hazır hâle gelmesi; kötü duygu ve düşüncelerden arınması gerekir. Aksi halde gerçek bir imandan söz edilemez. Zira;

"Padişah konmaz saraya / Hane mamur olmadan." (Şemseddin Sivâsî)

Kısaca ifade edecek olursak, kalbimiz dinî yükümlülükleri samimiyetle; canı gönülden yerine getirmek suretiyle temizlenir. Bir hadis-i kutside şöyle buyrulur:

"Kulum, üzerine farz kıldığım şeylerden daha iyi bir yolla bana yaklaşamaz. Kulum nafilelerle de yaklaşmaya devam eder, nihayet ben onu severim. Onu sevince de işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum; benden bir şey isterse veririm, bana sığınırsa, onu korurum." (Buhari, Rikak, 38.) Her ne kadar burada sadece kulak, göz, el ve ayak zikredilmişse de hüküm geneldir. Bütün azalar için geçerlidir. Buna konuşan dili de dâhildir.

Kul dinî yükümlülüklerini; farzları ve nafileleri yerine getirdikçe ilahî iradeye uygun hareket eder ve konuşur hâle gelir. Böylece Allah’a yaklaşmış olur. Bu süreç insanları da birbirine yaklaştırır. Onlar için artık "rivayet muhtelif" ise de "maksut” birdir."Cümlenin maksûdu bir / Ammâ rivâyet muhtelif." (Muhibbî)

Gönlünü kötü duygu ve düşüncelerden arındıran ve gerçek imana sahip olan, dinî yükümlülüklerini samimiyetle yerine getiren insanların birbiriyle dost olmaması için hiçbir sebep yoktur.

"Olmaz onlarda hiç fesâd buğzü hased kibrü inâd / Cümle biliş yok anda yâd birbirine ihvân kamu." (Niyazî)

Gönül dili deyince hep başkalarıyla konuşup anlaşabilmenin anahtarı hatıra gelmektedir. Aslında insanın kendini anlaması da gönülden ve gönül dilinden haberdar olmasına bağlıdır. Yukarıda gönül kavramının vicdan kelimesiyle yakın anlamlar taşıdığından bahsetmiştim. Vicdan gelişimi sürecinden geçmeyen; gönlünün ve vicdanının sesine kulak vermeyen bir kimse iyi ve kötüyü birbirinden ayıramaz, insani duygu ve düşüncelerle tanışamaz. Vicdan sahibi olan kimsenin gönlü ise kötülüklerden rahatsız olur, iyi ve güzel olan şeylere özlem duyar. Mevlana’nın ifadesiyle:

"Gönül, yalan sözden istirahat bulmaz. Suyla yağ karışık olursa çerâğ aydınlık vermez.

Doğru söz kalbe istirahat verir. Doğru sözler, gönül tuzağının taneleridir.

Gönül hasta olur, ağzı kokarsa ancak o vakit doğruyla yalanın tadını almaz.

Fakat gönül ağrıdan, illetten salim olursa, yalanla doğrunun lezzetini adamakıllı bilir, anlar." (Mevlânâ, Mesnevî, II, 210 (b. 2735-2738.)

Din hizmeti alırken ve verirken gönül dili elzemdir. Çıkar, gösteriş veya sadece vazifesini yapmış olmak için sunulan bir din hizmeti nefsani duygulara hitap etmekten öte gidemez. Özümsemeden ve yaşamadan dini anlatanlar, "Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?" (Saf, 2.) sualine muhatap olur. Gösteriş için ibadet edenler de "yazıklar olsun" (Mâûn, 5-6.) diye azarlanmaktan kurtulamazlar. Dinî yükümlülükler samimiyetle benimsenir, yaşanır ve anlatılırsa bir anlam ifade eder; gönüllerde iman ve takvanın yerleşmesine katkı sağlayabilir.

Gönlün en arı, duru ve temiz duygusu sevgidir. Gönül her türlü çıkardan, beklentiden, kötü duygu ve düşünceden arındıktan sonra geride sevgi kalır. Her gönül sevgiye özlem duyar. Bunu dikkate alarak yaşar; duygu, düşünce ve inancımızın merkezine sevgiyi yerleştirmeyi başarabilirsek mutlu oluruz. Aksi halde gönül huzuruna eremeyiz.

 İnananlar için en çok sevilmesi gereken varlık Allah’tır. (Bakara, 165.) Gönüller de ancak onu hatırlamak ve anmak suretiyle huzura erer. (Ra’d, 28.) Hz. Peygamber bir sözünde, Allah ve rasulünü her şeyden çok sevip diğer sevdiklerini de Allah için sevenin (...) imanın tadını bulacağından bahsetmiştir. (Buhari, İman, 9; Müslim, İman, 67.)Tadında ve kıvamında bir dindarlık için gönüllerimizi böyle bir sevgiyle doldurmalıyız. Başkalarının da imanın tadından haberdar olması için onlara sevgiyle dolu gönül diliyle hitap etmeliyiz.

Bir kez Allah dese aşk ile lisân

Dökülür cümle günah misl-ü hazân

 

Bu yazı 3114 defa okunmuştur...

Yorum Ekle

Yazdır

YORUM LİSTESİ

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER

n

12/02/2024 - 10:58 ÜMMET OLMAK

n

27/11/2023 - 09:29 İMAN VE SAMİMİYET

n

08/08/2022 - 10:21 İSLAM’IN ASLİ KAYNAKLARINI DOĞRU ANLAMANIN YÖNTEMİ ÜZERİNE

n

04/10/2021 - 11:28 KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYAN NAMAZ HANGİ NAMAZDIR?

n

24/05/2021 - 03:53 GERÇEK KIYMET ÖLÇÜSÜ:  SALİH VE BAKİ AMEL

n

05/04/2021 - 08:34 FELSEFENİN ÇALDIĞI İNSANLAR

n

08/03/2021 - 11:02 TEVHİDDEN HİDAYETE  NEBEVİ RİSALET

n

12/01/2021 - 11:25 İŞTE TOPLUMUMUZUN HÂLİ BU

n

06/10/2020 - 02:15 PEYGAMBER EFENDİMİZİN HİCRET YOLCULUĞU

n

06/10/2020 - 11:27 ŞEHİTLER ÖLMEZ!

n

31/08/2020 - 04:09 SONUÇLARI İTİBARIYLA İSTİĞFAR VE TÖVBE / Dr. Abdülkadir ERKUT

n

06/07/2020 - 09:49 GENÇLİK NEREYE GİDİYOR? / Abdülhamit Kahraman

n

25/06/2020 - 10:51 ŞİMDİ TAM ZAMANI / Abdülhamit Kahraman

n

18/05/2020 - 12:33 CÂMİLER KAPATILDI  CUMALAR KALDIRILDI AMA.. / Abdülhamit Kahraman

n

23/04/2020 - 04:29 RAMAZANDA HAYATIN VE ÖLÜMÜN MUHASEBESİNİ YAPMAK / Dr. Muhlis AKAR 

n

23/04/2020 - 02:47 ŞEHR-İ RAMAZAN VE SORUMLULUK BİLİNCİ / Prof. Dr. Ramazan ALTINTAŞ

n

06/04/2020 - 10:26 HER HÂLİMİZE ŞÜKREDEBİLMEK / Dr. Lamia LEVENT ABUL

n

30/03/2020 - 10:30 KULLUĞUN EN GÜZEL KIVAMI: İHSAN / Prof. Dr. Safi ARPAGUŞ

n

16/12/2019 - 10:13 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.) DÖNEMİNDE İLİM / Prof. Dr. Şakir GÖZÜTOK

n

30/08/2019 - 10:56 HARAMDAN HELALE HİCRET ETMEK

n

29/08/2019 - 02:59 ZİKİR: KALPLERİ DİRİLTEN İKSİR

n

17/12/2018 - 01:05 ALLAH’A YÖNELİŞ BİLİNCİNİ TAZELEME: TÖVBE

n

17/12/2018 - 12:56 MANEVİ ARINMA: TÖVBE

n

19/11/2018 - 10:47 İnancı kuşanan gençler

n

19/11/2018 - 10:42 Hz. Peygamberi Gençlere Anlatabilmek

n

17/10/2018 - 03:38 Mescitlerde Namaz Kılmak ve Takva Sahibi İmam Olmak

n

30/03/2018 - 12:31 DEİZMİ VE ATEİZMİ BESLEYEN ÖNEMLİ BİR FAKTÖR İBADETSİZLİ

n

29/03/2018 - 12:11 MÜSLÜMANLARIN İLK KIBLESİ MESCİD-İ AKSA VE MÜBAREK ŞEHİR KUDÜS

n

04/01/2018 - 10:52 NEFİS İLE MÜCADELE CİHAD-I EKBER

n

03/01/2018 - 11:14 DİNÎ TEBLİĞDE DİL VE ÜSLUP NASIL OLMALIDIR?

n

14/11/2017 - 11:22 HZ. PEYGAMBER’İ GÜNÜMÜZ İNSANINA DOĞRU ANLATMAK

n

02/10/2017 - 04:02 İNSAN ONURU VE ALLAH’A KULLUK

n

02/10/2017 - 03:31 ASIL DİN AŞIRI YORUM

n

02/10/2017 - 03:08 DİN GÜVENLİĞİ BAĞLAMINDA DİNİN DOĞRU ANLAŞILMASI VE YORUMLANMASI

n

19/08/2017 - 09:04 Kurban ya da Başından Serçe Geçen Bir Çocuktur  İSMAİL

n

12/07/2017 - 10:42 İNSANLIĞA KARŞI EN BÜYÜK GÜNAH:  FİTNE

n

13/06/2017 - 12:14 RAMAZAN MEKTEBİ

n

13/06/2017 - 12:07 EMANET AHLAKI

n

13/06/2017 - 11:59 RAMAZAN MEDENİYETİ

n

19/04/2017 - 03:16 HZ. PEYGAMBER VE GÜVEN TOPLUMU: DARU'S-SELAM

n

28/03/2017 - 02:41 SANAL DÜNYA VE  DEĞİŞEN MAHREMİYET

n

17/02/2017 - 03:17 PARALEL DİNLERİ KİMLER SEVER

n

17/02/2017 - 12:40 “HADİS İLMİ”NİN İSLÂMÎ İLİMLER ARASINDAKİ YERİ

n

13/02/2017 - 12:17 KALPLERİNDE MARAZ BULUNANLAR: MÜNAFIKLAR

n

01/02/2017 - 11:12 TEFRİKAYA DÜŞENLER GİBİ OLMAYIN

n

29/12/2016 - 10:25 BİR GÜVEN ABİDESİ:  Muhammedü’l-Emin

n

19/12/2016 - 04:10 Fitne ve Fesadın Başka Bir Versiyonu: İFTİRA VE SUÇLAMA

n

18/10/2016 - 11:53 Bir Mektep Olarak CAMİ

n

26/09/2016 - 11:04 Peygambersiz İslam Söylemi

n

22/09/2016 - 12:08 VİCDANIMIZIN "Selfie"SİNİ ÇEKEBİLİR MİYİZ ?

n

21/09/2016 - 02:57 Boş Vakit mi Dediniz?

n

10/08/2016 - 01:00 RASULULLAH (S.A.S.) BÖYLE BUYURDU

n

10/08/2016 - 12:44 Narsisistik Kişilik

n

14/06/2016 - 11:32 Ramazanda Gönülden Tevhidi Yaşamak

n

06/06/2016 - 02:55 Kur’an İkliminde İyiliklerle Dinamik Bir Hayat İnşası

n

02/06/2016 - 04:44 Ramazan ve iYiLiK

n

02/05/2016 - 12:25 HZ. PEYGAMBER’İN MESAJINI DOĞRU ANLAMAK

n

08/04/2016 - 03:14 Yoğunlaşmış İbadet Mevsimi: “Üç Aylar”

n

24/03/2016 - 10:35 DUANIZ OLMASA

n

24/03/2016 - 10:31 SAHÂBE’NİN PEYGAMBER SEVGİSİ

n

01/02/2016 - 11:48 ZÂLİME HAKKI SÖYLEMEK

n

19/01/2016 - 04:35 ZOR ZAMANDA Müslüman Olmak

n

18/01/2016 - 02:04 Huzurda Huşu ile Durmak

n

18/01/2016 - 01:22 Alnı Secdeye Varan Simalar

n

14/12/2015 - 11:41 HZ. ALİ (Ö: 40/660)’NİN KUR’AN-I KERİM ANLAYIŞI

n

01/12/2015 - 02:21 SAHÂBE’NİN PEYGAMBER SEVGİSİ

n

26/11/2015 - 02:10 Namaz: Divan-ı İlahîde Durup Tevhide Ermektir

n

19/11/2015 - 03:13 Kur’an ve Sünnet Perspektifinden Bilgi AHlAKI

n

19/11/2015 - 03:11 İlim, Marifet ve Hikmet İlişkisi

n

22/10/2015 - 12:39 Söz mü Sükût mu?

n

09/10/2015 - 02:23 Haccın Evrensel Boyutu

n

07/09/2015 - 04:20   KURBAN

n

07/09/2015 - 04:14 Mescitler Arasında Mescid-i Aksa’ya Dair

n

06/07/2015 - 12:25 SADAKA-İ FITIR

n

06/07/2015 - 12:23 TERAVİH NAMAZI

n

23/06/2015 - 03:48 Şeytanın Telkini VESVESE

n

19/06/2015 - 04:50 RAMAZAN

n

15/06/2015 - 06:11 Kardeşlik ve Dostluğa Açılan Pencere SELAM

n

15/06/2015 - 03:24 Vücutta Dolaşan Sinsi Düşman: Şeytan

n

12/06/2015 - 03:38 İnsanın Temel Bir Zaafı

n

12/06/2015 - 03:07 Mültecilere Hicret Yurdu            ya da Muhacire Ensar Olmak

n

06/05/2015 - 02:27 DERİN BİR MUHALEFET

n

27/04/2015 - 12:31 Merhameti Kuşanmak

n

27/04/2015 - 12:30 Şiddet Karşısında rahmet Peygamberi 

n

17/01/2015 - 04:13 HADİSLERİN DOĞRU ANLAŞILMASINDA VE YORUMLANMASINDA TAKİP EDİLECEK YÖNTEM

n

23/12/2014 - 04:13 Müslümanın Varlıkla İmtihanı

n

23/12/2014 - 04:12 İslami Bakışla Varlık ve Servet Algımız

n

16/12/2014 - 02:50 SÜNNET VAHİY İLİŞKİSİ

n

27/10/2014 - 03:06 Sabır-Sâbir

n

24/10/2014 - 04:08 Hz. Peygamber ve Genç Sahabiler

n

24/10/2014 - 03:59 Okunması Gerekenler (12)

n

24/10/2014 - 03:53 İslam’ın Gençlik Tasavvuru

n

04/07/2014 - 03:29 BORÇ ve KARZ-I HASEN

n

30/06/2014 - 04:46 Ramazan İklimi ve Helal Kazanç Bilinci

n

09/06/2014 - 11:33 ATÂLETİ TATİL ZANNETMEK

n

05/05/2014 - 02:42 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.)’İN ADÂLET ANLAYIŞI

n

09/04/2014 - 02:07 BİR YÖNETİCİ OLARAK RASULULLAH

n

21/03/2014 - 04:40 Allah’ın Korumasını Hak Etmenin Yolu: Sabah Namazı

n

10/02/2014 - 02:47 Değerini Bilemediğimiz İki Eşsiz Nimet: Sağlık ve Boş Zaman

n

04/10/2013 - 05:02 “Hakikat”in Nihai Temsilcisi:  Hz. Muhammed (s.a.s.) 
 

Site İçi Arama

17 Zilhicce 1446 |  13.06.2025

Bir Ayet

Bismillahirramanirrahim

Dedi ki: "Rabbim, bilgim olmayan şeyi Senden istemekten Sana sığınırım. Ve eğer beni bağışlamaz ve beni esirgemezsen, hüsrana uğrayanlardan olurum."

( Hûd sûresi - 47)

Bir Hadis

Ebû Abdullah Nu’mân İbni Beşîr (r.a)’dan rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:

Ya saflarınızı düzeltirsiniz, ya da Allah Teâlâ sizin aranıza düşmanlık, buğz ve kalblerinize ihtilâf koyar da birbirinizden yüz çevirirsiniz.

Buhârî, Ezân 71; Müslim, Salât 127. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 93; Tirmizî, Mevâkît 53; İbn Mace, İkâme 50

Müslim’in bir başka rivâyeti şöyledir:

Hz. Peygamber (s.a.v.) sanki okları düzeltir gibi saflarımızı düzeltirdi. Bizim buna alıştığımızı görünceye kadar böyle yapmaya devam etti. Kendisi bir gün namaza çıktı ve namaz kıldıracağı yerde durdu. Tam tekbir almak üzere iken göğsü saf hizasından dışarı çıkmış bir adam gördü. Bunun üzerine şöyle buyurdu:

Ey Allah’ın kulları! Ya saflarınızı düzeltirsiniz, ya da Allah Teâlâ sizin aranıza düşmanlık, buğz ve kalblerinize ihtilâf koyar da birbirinize yüz çevirirsiniz.

Müslim, Salât 128

Bir Dua

Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Allah’ım! Kullarını mahşerde topladığın veya mahşerde kaldırdığın gün beni azabından koru.”

(Tirmizî, Deavât, 18)

Hikmetli Söz

Allah’tan korkandan daha güvenilir kimse yoktur.


Canlı yayın

İslam Ansiklopedisi

  Tasarım : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com