Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araştırmaları   |  İlmi YAZILAR   |  Aile Eğitim Yazıları   |  Çocuk Eğitimi Yazıları   |  Yazarlar  |  İletişim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatı (s.a.v)

İnsanı Tanımak (Radyo)

Tv Programları

Seminer ve Konferans

Kısa Dersler

Özel Konular

Fıkhi Konular

Aile Eğitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Girişi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eğitimcilere ÖZEL
Gazze Duası
Gençlerle İletişim (Günışığı- Reşitpaşa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 6478
Toplam 17255911
En Fazla 25928
Ortalama 2753
Üye Sayısı 161625
Bugün Üye Olan 275
Online Ziyaretci
 
 

Filistin’imiz ve Mescid-i Aksa'mız Nasıl Kurtulur ?

Rasûlullah (s.a.s.) ve ilk müslümanlar, Mescid-i Aksâ'yı vahiy gereği ilk kıble olarak seçtiler; Oraya yönelerek Rablerine kulluklarını yerine getirdiler ilk önce.
15/01/2009

  Kurtarma Çabası, Kurtuluş İsteğidir                       

  Filistin Topraklarının Müslümanlar İçin Önemi: O topraklar mukaddestir. Bu kutsallık, hem hıristiyan, hemyahûdi ve hem de müslümanlar için geçerlidir (5/Mâide, 21; 17/İsrâ, 1). O topraklar yeryüzü hâkimiyetinin tarih boyunca bir sembolü gibi kabul edilmiş, Filistin'e (Mescid-i Aksâ'ya) sahip olan ülkeler ve zihniyetler, hem psikolojik moral, hem de siyasal güç yönüyle rakiplerinden öne geçmişlerdir. Onun için, Hz. Ömer'in fethinden 20. yüzyılın ilk yarılarına kadarmüslümanların o topraklarda hâkimiyeti izzetlerinin bir göstergesi olmuştur.

Rasûlullah (s.a.s.) ve ilk müslümanlar, Mescid-i Aksâ'yı vahiy gereği ilk kıble olarak seçtiler; Oraya yönelerek Rablerine kulluklarını yerine getirdiler ilk önce. Biz de ilk önce oraya yönelmeli, sonra Kâbe'ye teveccüh etmeliyiz, tefekkür ve görev bilinciyle. Hem namazdaki "kıyâm"ı, hem de namaz gibi ibâdet olan "kıyâm"ı kıbleler tâyin edecek; biz de kıblelerimize doğru yönelecek, yüzümüzü Aksâ ve Harâm Mescidlerine çevirecek ve oraya doğru "Allahu Ekber!" diyerek kıyâm'a duracağız.  

 

Rasûlullah (s.a.s.) Mescid-i Harâm'dan veya diğer mescidlerden değil; Mescid-i Aksâ'dan çıktı mi'râca. Mescid-iAksâ'ya ayakbasarak yükseldi göklere. Dünya müslümanları olarak biz de namazlarımızın mi'râç olmasını arzu ediyorsak, yahûdilerin ayakları altında alçalmak değil de, göklere ve yücelere doğru yükselmek istiyorsak, Mescid-iAksâ'yı kaldıraç kabul etmeli, onu merdivenimizin ilk basamağı olarak değerlendirmeliyiz. 

 

Yeryüzünün halîfesi/efendisi olabilmek için, sadece Allah'a -hakkıyla- kul olunması, kulluk yapılması temel şarttır. Kulluk, yani ibâdet için de yönelinecek bir kıblenin olması gerektiğinden, bu, önce Mescid-i Aksâ, sonra Mescid-i Harâm olmuştur. Niçin önce Mescid-i Aksâ? Çünkü Kur'an tâbiriyle orası "arz-ı mukaddes"tir (5/Mâide, 21), çevresi mübârek kılınan yerdir (17/İsrâ, 1). Peygamberlerle bereketlenmiş, çeşitli hayırlarla ve tarihî zenginliklerle şereflenmiştir. Doğunun ortası, Ortadoğunun kalbidir. Tarihî değeri, tüm büyük din mensupları tarafından kabul edilen bir gerçek olduğu gibi, günümüz açısından petrol yataklarına sahip olmasıyla da önemlidir. Yarınki dünyanın enerji kaynağı, büyük ihtimalle güneş olacaktır. Batı dünyası, istisnâların dışında güneşe hasret bir dünyadır. Sadece mânevî anlamda değil; ısı ve ışık kaynağı, aynı zamanda yarınki enerji hammaddesi olan güneşe de hasrettir. Ve güneşten en fazla yararlanılabilecek topraklara da sahiptir Kudüs. Kim bilir, bugün henüz farkına varamadığımız daha nice bereketlere de sahip olduğu, yarınlarda ortaya çıkabilecektir. Tarihte hilâfet ve dünya hâkimiyeti açısından önemi gibi, günümüzde de oraya sahip olan dünyaya da egemen olduğunu göstermiş oluyor.

Filistin'in bugünkü durumunu anlatmak için lügatlardaki zulüm ve vahşetle ilgili bütün kelimeleri İsrail denen vampir için eksiksiz saymak, mazlumluk ve acınmayla ilgili tüm sözcükleri de Filistin için sıralamak gerekiyor. Ya daFilistin'li kızın şiirindeki ağlatıcı tek kelimeyi seçmek: "Utanın!" Peki, utanılacak bu durumdan kurtulmak, orayı kurtarma gayretiyle, kendimizi kurtarmak için  ne yapılması gerekiyor?

a) Kudüs'ün Kurtulması İçin Çalışmak Bütün Müslümanlara Farzdır, Şarttır. İslâm'da cihadın farziyeti ve sebepleriyle ilgili hükümler, bütün müslümanlara görevlerini hatırlatacak kadar açık ve nettir. Cihad, müslümanlara savaş açanlara (2/Bakara, 190), verdikleri sözü tutmayıp tekrar dinimize saldıranlara (9/Tevbe, 12-13), Allah'a ve âhiret gününe inanmayarak Allah ve Peygamber'in haram kıldığı şeyleri haram kabul etmeyenlere karşı (9/Tevbe, 29), yeryüzünde fitneyi söküp atmak  ve Allah'ın dinini hâkim kılmak (2/Bakara, 193; 8/Enfâl, 39) gâyesi ile meşrû (22/Hacc, 39) ve mecbûrî (2/Bakara, 216) kılınmıştır.                                                                 

"Sizinle savaşanlarla, Allah yolunda siz de savaşın." (2/Bakara, 190) "O halde, size karşı tecâvüz edenlere siz de aynıyla mukabele edin." (2/Bakara, 194) "Size ne oldu da Allah yolunda ve 'Rabbimiz! Bizi, halkı zâlim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!' diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!? İman edenler Allah yolunda savaşırlar, kâfirler ise tâğut (bâtıl dâvalar ve şeytan) yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın; şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır." (4/Nisâ, 75-76)“Fitne tamamen yok oluncaya ve din de Allah için tatbik edilinceye kadar onlarla savaşın.” (2/Bakara, 193)

 b) Kurtarma Çalışmaları Yetersizdir. Dünya müslümanlarının oradaki zulmü sanki kendi inançlarına, kendi kutsallarına, her şeyiyle kendilerine yapılmamış gibi duyarsızlık ve tavırsızlık, ya da eksik, hatta yanlış tavırlar içinde oldukları bir vâkıadır. Bazılarına göre Arapların meselesi kabul edilerek "neme lâzımcı" tavırsızlıklar, bazılarınca da "uzlaşmacı" ve "dilenişçi" yaklaşımlar... Mücâdelenin Allah için olmaması, sadece bir toprak savunması, kavmiyetçilik ve benzeri beşerî ideolojiler uğruna yapılması ve yardımın tâğutlardan ve tâğûtî yöneticilerden beklenmesi...
 
c) Tek Çözüm Cihaddır. Zorbanın anlayacağı tek dil, kaba kuvvettir. Hitler'in tecâvüzlerine Müttefikler 2. Dünya Savaşında ne ile karşı koydular? Bildiriler, kınamalar ve barış görüşmeleriyle mi, yoksa savaşla mı? Şimdiki vahşet, H'live H'siz Hitlerin saldırılarından ne kadar farklı? Filistin toprakları daha önce müslümanların eline nasıl geçtiyse, yine aynı şekilde geçecek, "fetih"lerin sadece tarihte kalan nostaljik birer hâtıra olmadığı dosta düşmana gösterilecektir. “Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Eğer onlar size karşı savaş açarlarsa, derhal onları öldürün; böyledir kâfirlerincezâsı.” (2/Bakara, 191) "Onlar, kendileriyle antlaşma yaptığın, sonra her defasında hiç çekinmeden ahidlerini bozan kimselerdir." (8/Enfâl, 56).

Nebevî ikazlar bütün müslümanları göreve çağırmaktadır: “Mü’minlerin dertleriyle dertlenmeyen, onlardan değildir.”, “Müslümanlardan imdat isteyen bir mazlumun feryadını işitip de karşılık vermeyen, müslüman değildir!” Dünya sevgisi, yani dünyevîleşme ve Allah yolunda ölümü güzel görmemek, kendilerinden çok az sayıdaki kitap ehli ya da kitapsızların elinde müslümanların oyuncak olmasını sonuçlandırıyor, uhrevî cezânın dünyevî avansı olarak. Bunca zulüm; kavmiyetçilik, hizipçilik ve tefrikadan vazgeçmek için yeterli gelmiyorsa, bunca zillet; Azîz olan Rabbe yönelip onur ve şerefi O’nun dininde aramayı sonuçlandırmıyorsa, bunca saldırı; cihada sarılmayı gerektirmiyorsa, âhiret azâbına da aday olunur.    

d) Cihad, Sadece Silâhla Savaş Değildir. Ekonomik savaş, günümüzde silâhlı savaştan daha az etkili değildir.Kur'an'da cihadla ilgili hemen her âyette, önce "mallarınızla cihad edin" ifadesi dikkat çekicidir. “Müslümanım” diyenler, çoğunlukla yahûdilere hizmet veren bankalardaki paralarını çekse, Ortadoğudaki petrol üreten ülkeler petrolü ambargo, fiyat ayarlaması vb. şekilde silâh olarak kullansa, müslüman halklar İsrail ve onun sömürgesi Amerikan mallarına boykot uygulasa... bırakın İsrâil denen yapay ülkeyi, ABD bile dünkü Sovyetler Birliği gibi teslim bayrağını çeker. İmamın dediği gibi, müslümanlar birlik olup birer kova su dökse İsrail'i sel alır götürür.

Gazetelere yansıdığı şekliyle CIA'in resmî istatistiklerine göre, dünyada sigara içen insan sayısı 1milyar 150 milyon. Sigara içen müslümanların sayısı 400 milyon. En büyük sigara üreticisi Phillip Morris. Bu da kazancının % 12'sini İsrail'e gönderiyor. Müslümanların, çeşitli markalarla piyasaya sunulan Morris'e günlük cirosu: 800 milyon dolar.Müslümanlarların ortalama günlük kâr katkısı 80 milyon dolar. 9.600.000 dolar müslüman parası her gün İsrail'e gitmiş oluyor, evet her gün! Ve Türkiye, yıllık 150 milyon kg. sigara tüketimiyle; Brezilya, Güney Kore ve Hindistan'dan sonra 4. sırada yer alıyor. Dünya Bankasının 1999-2000 yıllarında yaptığı sigara araştırmasının sonuçlarına göre, sigara kullanımı son on yılda dünyada % 4,12 azalırken, Türkiye'de ise % 52,18 oranında arttı.
                                                                                                               
Her kaka kola İsrail için bir kurşun, her MC Donald hamburgeri, bir tank mermisi, her Amerikan ve Yahudi firmalarının sattığı bir ürün, bir Filistin çocuğunun ölümü demek. Bankalara ve özel sigortalara para yatıran müslüman, farkında olmasa da, İslâm’a ve müslümanlara savaşa katkıda bulunuyor, tâğut yolunda infakçı ve savaşçı oluyor. Kapitalistin de siyonistin de dini imanı para ve madde olduğuna göre, onlarla savaşın bir cephesi de ekonomik olmalı vesiyonizme hizmet edenlerin mallarını alarak, kurumlarıyla çalışarak İsrail silâhlarına kurşun taşıma ihânetini terk etmeliyiz. İnternet sitelerinden binlerce ses yükseliyor: "İsrail'in ve İsrail'e yardım edenlerin mallarını protesto edelim!" Ve uzunca marka ve mağaza listeleri sıralanıyor. Tercih ettiğimiz bir marka, bilinçli veya bilinçsiz, hangi safta yer aldığımızı ele veriyor: "İman edenler Allah yolunda savaşırlar, kâfirler ise tâğut (bâtıl dâvalar ve şeytan) yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın; şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır." (4/Nisâ, 76). Ve iki hadis rivâyeti: "Kim bir zâlime yardım ederse, Allah Teâlâ, o zâlimi ona musallat eder." "Kim, bildiği halde zâlime yardım kastı ile onunla beraber yürürse, o kimse İslâm'dan dışarı çıkmış olur." 

Cihadın maddî, mânevî, hayâtî, her çeşidiyle, küçüğü-büyüğüyle, küçük ve büyük Mescid-i Aksâlarımızı kurtarmak için, küçük ve büyük İsraillere, içimizdeki ve dışımızdaki siyonistlere karşı tavrımızı netleştirmeli, görevlerimizi kuşanmalıyız.   

İsrail’in ve Siyonist Yahûdilerin Dezavantajları:

a- Yahûdiler yaşamayı, dünyayı, maddeyi çok sever, ölümden çok korkarlar (2/Bakara, 94-96). Uzun süreli ve insan insana savaşı sürdüremezler. 
 
b- İsrail halkı ve ordusu, insan gücü olarak azdır. Asker açığını kızlarla ve yer yer Amerika’dan getirdikleri paralı askerlerle kapatmaya çalışmaktadırlar.

c- Hıristiyanlara da düşman oldukları, insanî hakları çiğnedikleri, faşizan ırkçılıkları, tüm insanlığın kanını emdikleri dünya kamuoyuna yeterince duyurulursa Batılılar dahil, onları kimse desteklemez, hatta nice Hitler adayları bile çıkabilir.

d- Başta Amerika olmak üzere Rusya ve Avrupa, hatta müslümanların yaşadığı ülkelerin çoğu yöneticileri bugünsiyonizmi ve İsrail’i desteklemektedirler. Ama, unutulmamalıdır ki, uluslar arası ilişkilerde dost yoktur; ülke menfaati vardır; onlar, her şeyden önce kendi çıkarlarını düşünürler. İsrail’i desteklemenin onların faydalarına olmadığı ve olmayacağı anlatılabilirse bu destek, tavır almaya dönüşebilir.

e- Her şeyden önemlisi, Allah’ın yardımı onlara gelmez. Onlar Kur’an’ın hükmüne göre; fesatçı, zorba, maddeyi ilâhlaştıran, azgın ve lânetli bir zihniyete sahiptir. Bu özelliklerin her biri, İlâhî yardıma engel olan hususlardır. Hele karşılarında Allah’ın askerleri olursa...

Zorbalıkları için silâh ve teknolojilerine güvenenler bilmelidirler ki, maddî silâhlar dayanıksız ve yetersizdir. İman silâhı ise ne kadar yok edilmeye çalışılsa daha da keskinleşmekte, muvahhid elindeki ebâbil taşı, Hak düşmanı zorbanın fil benzeri tankına gâlip gelebilmektedir. “Onların kalplerinde sizin korkunuz, Allah’ın korkusundan fazladır. Böyledir, çünkü onlar anlamayan bir topluluktur. Onlar müstahkem şehirlerde veya duvarlar arkasında bulunmaksızın sizinle toplu halde savaşamazlar. Kendi aralarındaki savaşları ise çetindir. Sen onları derli toplu sanırsın; halbuki kalpleri darmadağınıktır.” (59/Haşr, 13-14)
 
İsrail'in Ortadoğunun Bağrında Hançer Olmasının Sorumlusu Müslümanlardır: Cihad görevinden kaçan,tâğutlardan korkan, beşerî ideolojiler peşinde koşan, gündelik işlerden dâvâya vakit ayıramayan, kâfirleri dost ve velî kabul eden dünyevîleşmiş müslümanlar kendilerine gelsin diye uyarıcı iğnedir İsrail vahşeti. "Zâlim Allah'ın kılıcıdır, Allah onunla yoldan çıkanları cezalandırır, sonra ondan da intikamını alır."  Zâlimlerden korkan, onlara karşı seyirci kalan insanlara, Allah zâlimleri musallat kılar ve onların seviyesine indirir.
                                                                                                                              
İsrail kurulmazdan önce, Filistin çevresinde tampon ülkeler oluşturmayla işe başlandı; İsrail'in kuruluşuna ve kalıcılığına altyapı olsun diye. Muhâlefetini kendileri seçen ve yönlendiren iktidarlar, çok uzun süre tahakkümlerini sürdürürler. İsrail’i Amerika’dan sonra ilk tanıyan devlet, T.C. idi; hâlâ da işbirliği konusunda aynı çizgi sürdürülmektedir.  

Nefsine hakaret edilse, parası gasp edilse ciyak ciyak bağıran insanımız, Kudüs günü bile tertip edemez; Filistindâvâsı için fedâkârlık deyince bahaneleri sıralar. Kendi ülkelerinin ulusal günlerinde hâlâ bayram yapanlar, sözgelimiBingazi’nin, Kahire’nin, İstanbul'un fethini tantana ile kutlayanlar, sahi niye Kudüs'ün, Mekke'nin fethini kutlamazlar? İşgal altında diye mi? Diğer kutlanılan yerler, işgalden kurtuldu mu ki? Aslında İsrail de, işgal de içimizde. Beyinlerini ve gönüllerini, yaşadıkları çevredeki topraklarını ve hatta mescidlerini her çeşit işgalden arındıramayanlar, uzaklaştıklarımübârek yerleri ve büyük mescidlerini hiç kurtaramazlar.     

İsrâil içimizde... İsrail sadece Filistin’i işgal etmiş değil, işgalin kapsamı çok daha geniş, zulmün boyutları çok daha derin. Haber ajansları ve medyadaki ağırlıkları, sanat ve özellikle sinemadaki etkinlikleri, Mason locaları, Rotary veLions klüpleri, uluslararası nice teşkilatları, kendi ideallerine hizmet eden tâğutî rejimler ve her ülkedeki işbirlikçileriyle İsrail her şeyiyle müslümanların içinde. Yahudilerden mü'min olanlara, artık nasıl yahudi denmezse, müslümanlardanyahudileşenlere de artık müslüman denilmesi yanlış olur, o artık "yahudi(leşmiş)" bir kimsedir. Kendisinde itikadî anlamdamünâfıklık alâmetleri bulunanlar, hadis-i şerifteki ifadeyle nasıl hâlis/tam bir münâfık oluyorsa, kendisinde yahudilikalâmetleri bulunanlar da tam bir yahudi olurlar. Yoksa, yaratılış ve ırk olarak yahudi olmak, ne başlı başına bir üstünlük, ne de alçaklıktır. İnsanın, kendi elinde olmayan bir sebepten dolayı, şu veya bu ırka mensup olmasından ötürü gazabedilmesi ve lânetlenmesi Kur'an'ın bütünlüğüne uygun bir anlayış değildir. İnsan, irâdesini iyiye veya kötüye kullanmasından, kendi yaptıklarından dolayı ödül veya cezayı hak eder. Önemli olan Kur'an'da ifadesini bulan yahudikarakterine sahip olup olmamaktır. Aynen, müslüman bir anne-babadan doğmak, yani nesil olarak müslüman çocuğu olmak, müslüman sayılmak için kâfi olmadığı gibi.

Batılı kâfirlere, hıristiyan ve özellikle de yahudilere ait Kur'an'da beyan edilen nice olumsuz özellik, bugün "müslümanım" diyenlerde hiç eksiksiz bulunmaktadır. Dolayısıyla hıristiyan ve yahudilere verilecek dünyevî ve uhrevî cezalar, mü'minlerden onları örnek alan taklitçilere de verilecektir. Bu, İlâhî adâletin gereğidir. Lânete, gazaba uğrama ve dalâlet/sapıklık hükümleri/damgaları da. Bu değerlendirmeler, fertler için olduğu kadar; toplum için de geçerlidir. Toplumların, devlet ve rejimlerin, lânetli ve sapık yolu izledikleri zaman, helâkleri ve cezaları, tarihtekinden farklı olmayacaktır. Sünnetullah'ta (Allah'ın toplumsal kanunlarında) bir değişiklik olmaz. Saâdeti asra taşımak ve sahâbeleşmek mümkün olduğu gibi, İsrâil'leşmek de mümkündür. Bu tercih; mutluluk veya felâketi, cennet veya kıyâmetiseçmektir. Dışımızdaki yahudiden daha tehlikeli olan, içimizdeki yahudidir. Kalp ve kafamızdaki, el ve dilimizdeki küfürdür dünyamızı perişan, âhiretimizi zindan edecek olan. "Ey iman edenler! Siz (önce) kendinize bakın. Siz hidâyetüzere/doğru yolda olunca, dalâlette olan kimseler size zarar veremez." (5/Nisâ, 105).  Gönüllerdeki yahudiliğe savaş ilân edip içimizdeki işgali kaldırmadan, dıştakine tavır almak mümkün değildir.  

“Bir toplum, kendini değiştirinceye kadar Allah onlarda bulananı değiştirmez.” (13/Ra’d, 11). “Ey iman edenler! Eğer siz Allah(ın dinin)e yardım ederseniz, Allah da size yardım eder, ayaklarınızı sağlam tutar.” (47/Muhammed, 7)“Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer gerçekten iman etmişseniz, üstün gelecek olan sizsiniz.” (3/Âl-i İmrân, 139) "Ey iman edenler, iman edin!" (4/Nisâ, 136).

Ortadoğudaki müslüman kıyımına bakıp “sıra bize de gelecek” diyenler de, bilsinler ki; onlar bizim kardeşimiz ve sıra bize çoktan gelmiş. Onları ümmetin parçası olduğu halde, kendimizden, bizden saymıyorsak, safımızı kontrol etmek durumundayız. Son vahşi olaylar bir kez daha gösteriyor ki, insanlık İsrail eliyle hızla dünya savaşına doğru sürükleniyor.Kıyâmet savaşının sirenleri çalıyor. Planlarımızı, hazırlıklarımızı buna göre yapmak, yaşantımızı ufukta gözüken bu geleceğe göre gözden geçirmek zorundayız. Bâtıl cephe zaten her çeşidiyle soğuk savaşı tüm şuurlu müslümanlarakarşı gösteriyor. Nice İslâm toprağında da ateş gibi yakıcı sıcak savaş sahneleri uyguluyor. Müslüman, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, bunlara seyirci kalamaz, tarafsız olamaz. Bertaraf olmak istemeyen bîtaraflığı seçemez. Müslüman, gündelik basit işlerle oyalanamaz. İki yoldan birini seçmek zorundadır, yol ayrımına gelmiş insanımız. Ya cenneti ya cehennemi; ya izzeti ya zilleti; ya cihadı ya mağlûbiyeti; ya Allah’ı ya dünyayı… Allah’ı tercih edenlere selâm olsun! 

Gâvurlaşmaya, yahudileşmeye giden yolu bırakıp, kendilerine nimet verilen peygamberlerin, sıddıkların, şehid vesâlihlerin yolunu takip eden ve Allah için her imkânıyla cihad edenlere ne mutlu!

 

Bu yazı 2760 defa okunmuştur...

Yorum Ekle

Yazdır

YORUM LİSTESİ

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER

n

12/02/2024 - 10:58 ÜMMET OLMAK

n

27/11/2023 - 09:29 İMAN VE SAMİMİYET

n

08/08/2022 - 10:21 İSLAM’IN ASLİ KAYNAKLARINI DOĞRU ANLAMANIN YÖNTEMİ ÜZERİNE

n

04/10/2021 - 11:28 KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYAN NAMAZ HANGİ NAMAZDIR?

n

24/05/2021 - 03:53 GERÇEK KIYMET ÖLÇÜSÜ:  SALİH VE BAKİ AMEL

n

05/04/2021 - 08:34 FELSEFENİN ÇALDIĞI İNSANLAR

n

08/03/2021 - 11:02 TEVHİDDEN HİDAYETE  NEBEVİ RİSALET

n

12/01/2021 - 11:25 İŞTE TOPLUMUMUZUN HÂLİ BU

n

06/10/2020 - 02:15 PEYGAMBER EFENDİMİZİN HİCRET YOLCULUĞU

n

06/10/2020 - 11:27 ŞEHİTLER ÖLMEZ!

n

31/08/2020 - 04:09 SONUÇLARI İTİBARIYLA İSTİĞFAR VE TÖVBE / Dr. Abdülkadir ERKUT

n

06/07/2020 - 09:49 GENÇLİK NEREYE GİDİYOR? / Abdülhamit Kahraman

n

25/06/2020 - 10:51 ŞİMDİ TAM ZAMANI / Abdülhamit Kahraman

n

18/05/2020 - 12:33 CÂMİLER KAPATILDI  CUMALAR KALDIRILDI AMA.. / Abdülhamit Kahraman

n

23/04/2020 - 04:29 RAMAZANDA HAYATIN VE ÖLÜMÜN MUHASEBESİNİ YAPMAK / Dr. Muhlis AKAR 

n

23/04/2020 - 02:47 ŞEHR-İ RAMAZAN VE SORUMLULUK BİLİNCİ / Prof. Dr. Ramazan ALTINTAŞ

n

06/04/2020 - 10:26 HER HÂLİMİZE ŞÜKREDEBİLMEK / Dr. Lamia LEVENT ABUL

n

30/03/2020 - 10:30 KULLUĞUN EN GÜZEL KIVAMI: İHSAN / Prof. Dr. Safi ARPAGUŞ

n

16/12/2019 - 10:13 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.) DÖNEMİNDE İLİM / Prof. Dr. Şakir GÖZÜTOK

n

30/08/2019 - 10:56 HARAMDAN HELALE HİCRET ETMEK

n

29/08/2019 - 02:59 ZİKİR: KALPLERİ DİRİLTEN İKSİR

n

17/12/2018 - 01:05 ALLAH’A YÖNELİŞ BİLİNCİNİ TAZELEME: TÖVBE

n

17/12/2018 - 12:56 MANEVİ ARINMA: TÖVBE

n

19/11/2018 - 10:47 İnancı kuşanan gençler

n

19/11/2018 - 10:42 Hz. Peygamberi Gençlere Anlatabilmek

n

17/10/2018 - 03:38 Mescitlerde Namaz Kılmak ve Takva Sahibi İmam Olmak

n

30/03/2018 - 12:31 DEİZMİ VE ATEİZMİ BESLEYEN ÖNEMLİ BİR FAKTÖR İBADETSİZLİ

n

29/03/2018 - 12:11 MÜSLÜMANLARIN İLK KIBLESİ MESCİD-İ AKSA VE MÜBAREK ŞEHİR KUDÜS

n

04/01/2018 - 10:52 NEFİS İLE MÜCADELE CİHAD-I EKBER

n

03/01/2018 - 11:14 DİNÎ TEBLİĞDE DİL VE ÜSLUP NASIL OLMALIDIR?

n

14/11/2017 - 11:22 HZ. PEYGAMBER’İ GÜNÜMÜZ İNSANINA DOĞRU ANLATMAK

n

02/10/2017 - 04:02 İNSAN ONURU VE ALLAH’A KULLUK

n

02/10/2017 - 03:31 ASIL DİN AŞIRI YORUM

n

02/10/2017 - 03:08 DİN GÜVENLİĞİ BAĞLAMINDA DİNİN DOĞRU ANLAŞILMASI VE YORUMLANMASI

n

19/08/2017 - 09:04 Kurban ya da Başından Serçe Geçen Bir Çocuktur  İSMAİL

n

12/07/2017 - 10:42 İNSANLIĞA KARŞI EN BÜYÜK GÜNAH:  FİTNE

n

13/06/2017 - 12:14 RAMAZAN MEKTEBİ

n

13/06/2017 - 12:07 EMANET AHLAKI

n

13/06/2017 - 11:59 RAMAZAN MEDENİYETİ

n

19/04/2017 - 03:16 HZ. PEYGAMBER VE GÜVEN TOPLUMU: DARU'S-SELAM

n

28/03/2017 - 02:41 SANAL DÜNYA VE  DEĞİŞEN MAHREMİYET

n

17/02/2017 - 03:17 PARALEL DİNLERİ KİMLER SEVER

n

17/02/2017 - 12:40 “HADİS İLMİ”NİN İSLÂMÎ İLİMLER ARASINDAKİ YERİ

n

13/02/2017 - 12:17 KALPLERİNDE MARAZ BULUNANLAR: MÜNAFIKLAR

n

01/02/2017 - 11:12 TEFRİKAYA DÜŞENLER GİBİ OLMAYIN

n

29/12/2016 - 10:25 BİR GÜVEN ABİDESİ:  Muhammedü’l-Emin

n

19/12/2016 - 04:10 Fitne ve Fesadın Başka Bir Versiyonu: İFTİRA VE SUÇLAMA

n

18/10/2016 - 11:53 Bir Mektep Olarak CAMİ

n

26/09/2016 - 11:04 Peygambersiz İslam Söylemi

n

22/09/2016 - 12:08 VİCDANIMIZIN "Selfie"SİNİ ÇEKEBİLİR MİYİZ ?

n

21/09/2016 - 02:57 Boş Vakit mi Dediniz?

n

10/08/2016 - 01:00 RASULULLAH (S.A.S.) BÖYLE BUYURDU

n

10/08/2016 - 12:44 Narsisistik Kişilik

n

14/06/2016 - 11:32 Ramazanda Gönülden Tevhidi Yaşamak

n

06/06/2016 - 02:55 Kur’an İkliminde İyiliklerle Dinamik Bir Hayat İnşası

n

02/06/2016 - 04:44 Ramazan ve iYiLiK

n

02/05/2016 - 12:25 HZ. PEYGAMBER’İN MESAJINI DOĞRU ANLAMAK

n

08/04/2016 - 03:14 Yoğunlaşmış İbadet Mevsimi: “Üç Aylar”

n

24/03/2016 - 10:35 DUANIZ OLMASA

n

24/03/2016 - 10:31 SAHÂBE’NİN PEYGAMBER SEVGİSİ

n

01/02/2016 - 11:48 ZÂLİME HAKKI SÖYLEMEK

n

19/01/2016 - 04:35 ZOR ZAMANDA Müslüman Olmak

n

18/01/2016 - 02:04 Huzurda Huşu ile Durmak

n

18/01/2016 - 01:22 Alnı Secdeye Varan Simalar

n

14/12/2015 - 11:41 HZ. ALİ (Ö: 40/660)’NİN KUR’AN-I KERİM ANLAYIŞI

n

01/12/2015 - 02:21 SAHÂBE’NİN PEYGAMBER SEVGİSİ

n

26/11/2015 - 02:10 Namaz: Divan-ı İlahîde Durup Tevhide Ermektir

n

19/11/2015 - 03:13 Kur’an ve Sünnet Perspektifinden Bilgi AHlAKI

n

19/11/2015 - 03:11 İlim, Marifet ve Hikmet İlişkisi

n

22/10/2015 - 12:39 Söz mü Sükût mu?

n

09/10/2015 - 02:23 Haccın Evrensel Boyutu

n

07/09/2015 - 04:20   KURBAN

n

07/09/2015 - 04:14 Mescitler Arasında Mescid-i Aksa’ya Dair

n

06/07/2015 - 12:25 SADAKA-İ FITIR

n

06/07/2015 - 12:23 TERAVİH NAMAZI

n

23/06/2015 - 03:48 Şeytanın Telkini VESVESE

n

19/06/2015 - 04:50 RAMAZAN

n

15/06/2015 - 06:11 Kardeşlik ve Dostluğa Açılan Pencere SELAM

n

15/06/2015 - 03:24 Vücutta Dolaşan Sinsi Düşman: Şeytan

n

12/06/2015 - 03:38 İnsanın Temel Bir Zaafı

n

12/06/2015 - 03:07 Mültecilere Hicret Yurdu            ya da Muhacire Ensar Olmak

n

06/05/2015 - 02:27 DERİN BİR MUHALEFET

n

27/04/2015 - 12:31 Merhameti Kuşanmak

n

27/04/2015 - 12:30 Şiddet Karşısında rahmet Peygamberi 

n

17/01/2015 - 04:13 HADİSLERİN DOĞRU ANLAŞILMASINDA VE YORUMLANMASINDA TAKİP EDİLECEK YÖNTEM

n

23/12/2014 - 04:13 Müslümanın Varlıkla İmtihanı

n

23/12/2014 - 04:12 İslami Bakışla Varlık ve Servet Algımız

n

16/12/2014 - 02:50 SÜNNET VAHİY İLİŞKİSİ

n

27/10/2014 - 03:06 Sabır-Sâbir

n

24/10/2014 - 04:08 Hz. Peygamber ve Genç Sahabiler

n

24/10/2014 - 03:59 Okunması Gerekenler (12)

n

24/10/2014 - 03:53 İslam’ın Gençlik Tasavvuru

n

04/07/2014 - 03:29 BORÇ ve KARZ-I HASEN

n

30/06/2014 - 04:46 Ramazan İklimi ve Helal Kazanç Bilinci

n

09/06/2014 - 11:33 ATÂLETİ TATİL ZANNETMEK

n

05/05/2014 - 02:42 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.)’İN ADÂLET ANLAYIŞI

n

09/04/2014 - 02:07 BİR YÖNETİCİ OLARAK RASULULLAH

n

21/03/2014 - 04:40 Allah’ın Korumasını Hak Etmenin Yolu: Sabah Namazı

n

10/02/2014 - 02:47 Değerini Bilemediğimiz İki Eşsiz Nimet: Sağlık ve Boş Zaman

n

04/10/2013 - 05:02 “Hakikat”in Nihai Temsilcisi:  Hz. Muhammed (s.a.s.) 
 

Site İçi Arama

17 Zilhicce 1446 |  13.06.2025

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

"Sadakalar, hayatlarını Allah yoluna vakfedip gelir temini için fırsat bulamayanlara verilmelidir. Onlar dilenmedikleri için, onları tanımayanlar dilenmediklerine bakarak zengin olduklarını zannederler. Sen ise onları sîmâlarından tanırsın; onlar, yüzsüzlük ederek insanlardan ısrarla bir şey istemezler."

( Bakara sûresi - 273)

Bir Hadis

Abdullah İbni Amr İbni’l-Âs (ra)’dan rivayet edildiğine göre;

Hz. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Verdiği hükümlerde, ailesinin ve halkın yönetiminde adaletli davranan yöneticiler, kıyamet gününde Allah Teâlâ’nın yanında nurdan yüksek koltuklar üzerinde otururlar.”


Müslim, İmâre 18

Bir Dua

Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Allah’ım! Günahlarımı kar ve dolu suyu ile yıka ve beyaz elbiseyi kirden temizler gibi kalbimi hatalardan arındır.”

(Buhârî, Deavât, 39)

Hikmetli Söz

Sen ferahladığın zaman, kıskanç kimsenin kedere boğulması ne büyük (kin ve) intikamdır.




Canlı yayın

İslam Ansiklopedisi

  Tasarım : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com