ÝLMÝN ÜSTÜNLÜÐÜ
Ariflerden biri, tekkede arkadaþlarýyla yaptýðý sohbeti ve arkadaþlýðý býrakarak medreseye geldi. Dedim: “Ýlim adamýyla kendisini dine veren
insan arasýnda ne fark vardýr ki, ibadetle meþgul olanlarý býrakýp, ilimle meþgul olanlarýn arasýna katýldýn? Dedi ki:
“Ýbadetle meþgul olanlar Gemisini kurtaran kaptandýr diyenler gibi dalgalar arasýnda kilimini kurtarmaya çalýþýr kendisini düþünür. Bu berikiler yani kendisini ilme verenler ise denize düþüp boðulmak üzere olanlarý kurtarandýr.” Bostan ve Gülistan
BALTAYI BÝLEMEK
Bir ormanda iki kiþi aðaç kesiyordu. Birinci adam sabahlarý erkenden kalkýyor aðaç kesmeye baþlýyor bir aðaç devrilirken hemen diðerine geçiyordu. Gün boyu ne dinleniyor ne öðle yemeði için kendine vakit ayýrýyordu. Akþamlarý da arkadaþýndan birkaç saat sonra aðaç kesmeyi býrakýyordu.
Ýkinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya baþladýðýnda evine dönüyordu. Bir hafta boyunca bu tempoda çalýþtýktan sonra ne kadar aðaç kestiklerini saymaya baþladýlar. Sonuçta ikinci adam çok daha fazla aðaç kesmiþti. Birinci adam buna öfkelendi “Bu nasýl olabilir? Ben daha çok çalýþtým. Senden daha erken iþe baþladým, senden daha geç býraktým. Halbuki sen benden daha fazla aðaç kestin bu iþin sýrrý ne? Ýkinci adam yüzünde tebessümle cevap verdi:
“Ortada bir sýr yok. Sen durmaksýzýn çalýþýrken ben arada bir dinlenip baltamý biliyordum. Keskin baltayla daha çok aðaç kesilir.” Dedi.
Evet kendimizi geliþtirmek, olgunlaþtýrmak baltamýzý bilemek gibidir. Kendimize ailemize sevdiklerimize zaman ayýrýp, hayatýmýzý gözden geçirmeliyiz. Zayýf bulduðumuz noksan yönlerimizi geliþtirmek için çaba göstermeliyiz. Bu zihnimizin, ruhumuzun karakterimizin güçlenmesi için olmazsa olmaz bir þarttýr.
BÝR DENEY VE ANLATTIKLARI
Bir profesor, deney için sýnýfta kürsünün altýna eðilerek, büyük bir kavanoz ve yumruk büyüklüðünde bir düzine taþ çýkardý. Kavanoz baþka taþ almayacaðýna emin olduktan sonra Bu kavanoz tam olarak doldu mu? Diye öðrencilerine sordu Öðrenciler Hayýr! Dediler.
Profesör, kürsünün altýnda bu sefer bir kavanoz çakýl taþý çýkardý. Ve Çakýllarý kavanoza döktü. Daha sonra kavanozu sallayarak çakýllarýn iyice yerleþmesini saðladý. Öðrencilere dönerek, Bu kavanoz þimdi doldu mu?
Diye sordu. Bir öðrenci Dolmadý herhalde cevabýný verdi. Doðru dedi Profesör.
Profesör, kürsünün altýna yeniden eðildi ve bir kavanoz kum aldý. Kumu, kavanozun içine döktü. Yeniden öðrencilere döndü ve tekrar peki bu kavanoz þimdi doldu mu? Diye sordu öðrenciler hep bir aðýzdan Hayýr! Cevabýný verdiler. Güzel! Dedi Profesör ve kürsünün altýnda eðilerek bir sürahi su aldý. Kavanoz dolana kadar suyu doldurdu.
Daha sonra öðrencilere dönerek Bu deney size ne anlatýyor? Diye sordu zeki bir öðrenci Bir günümüz doluda olsa mutlaka deðerlendirebilecek küçük zaman boþluklarýný bulabiliriz. Diye cevap verdi dediðiniz doðru olabilir dedi Profesör “Ama benim deneyle asýl anlatmak istediðim þudur:
Eðer büyük taþlarý koymanýz gereken zamanda koymazsanýz daha sonra hiçbir zaman koyamazsýnýz. Þimdi sizlere soruyorum sizin hayatýnýzda
büyük taþlar nedir?
Evet gençler! Eðer siz bugün, Hayatýnýzdaki büyük taþlarý öncelikle yerli yerine koymazsanýz yarýn koymak isteseniz de hayat ve þartlar buna müsaade etmez.
Hz ALÝ’NÝN BÜYÜKLÜÐÜ
Bir gün ashab Peygamberimiz’den (asm) Hz ali’yi niçin çok sevdiðini sordu Hz Peygamber (asm) o anda mecliste bulunmayan Hz Ali’yi çaðýrmaya adam gönderdi ve orada bulunanlara sordu:
-Birisine iyilik etseniz, o da size kötülük etse ne yapardýnýz cevab verdiler:
-Yine iyilik ederiz.
-Yine kötülük yapsa?
-Biz yine iyilik ederiz.
-Yine kötülük yapsa? Ashab cevab vermedi baþlarýný öne eðdiler: Bunun anlamý kötülüðe kötülükle mukabele etmesek bile iyilik yapmaya devam etmeyiz demekti. Bu sýrada Hz Ali (ra) o meclise geldi Resulullah (asm)
Hz Ali’ye (ra) sordu:
-Ya Ali, iyilik ettiðin biri sana kötülük etse ne yapardýn?
-Yine iyilik ederim.
-Yine kötülük yapsa?
-Yine iyilik yapardým.
Hz Peygamber (asm) soruyu tam yedi defa tekrarladý. Hz Ali (ra) yedi defasýnda da Yine iyilik ederdim diye cevap cevap verdi. Ashab,
-Ya Resulullah, Ali’yi niye çok sevmenizin sebebini þimdi anladýk, dediler.
BÝZE EN ÇOK NE LAZIM
Halife Hz Ömer (ra) bir mecliste hazýr bulunanlara sordu:
- Eðer dileðiniz hemen kabul ediliverecek olsaydý ne dilerdiniz? Birisi:
- Benim falan vadi dolusu kadar altýným olsun isterdim. Onunla Ýslam’a daha çok hizmet edeyim diye, dedi. Bir Baþkasý:
- Þu kadar sürülerim, mal ve mülküm olsun isterdim. Gerektiðinde onlarý sarf ederek dine hizmet edeyim diye, dedi. Herkes buna benzer þeyler söyledi. Hz Ömer (ra) hiçbirini beðenmedi. Bu def’a meclistekiler, Hz Ömer (ra) sordu:
- Ya Ömer, peki sen ne dilerdin? Hz Ömer (ra) cevabý verdi:
- Ben de Muaz gibi, Salim gibi, Ebu Ubeyde gibi Müslümanlar yetiþsin, Ýslam’a onlarla hizmet edeyim, isterdim.
NEYÝ NEREDE BULDUM
Ali bin Sehil isfahani Hazretleri diyor ki zenginliði aradým, ilimde buldum, Övülmeyi aradým, fakirlikte buldum, Afiyeti aradým, zühdde buldum. Kolay hesabý aradým, susmakta buldum. Rahatý aradým, cömertlikte buldum.”
KADÝM DOSTLARA SAYGILARLA
Mevlana ve bir öðrencisi, dostluðun ve arkadaþlýðýn konu edildiði bir
söyleþiden
çýkmýþlar, yolda birlikte yürüyorlardý. Biraz ileride yolun kenarýnda, iki
köpeðin koyun koyuna sokulmuþlar, birlikte uyumakta olduklarýný gördüler.
Öðrencisi, biraz önceki söyleþinin de etkisi altýnda kalarak, bu görüntü
karþýsýnda çok duygulandý ve bu duygusunu Mevlana ile paylaþmak istedi:
"Efendim þu manzaraya bakýn" dedi. "Ne denli yüce bir ders alýnacak dostluk
örneði, deðil mi?"
Mevlana, öðrencisinin bu heyecaný karþýsýnda hafifçe gülümsedi ve kiþisel
çýkarlarýn nice dostluklarý yakýp kül ettiðini anýmsattýktan sonra ona,
unutamayacaðý bir ders verdi:
"Evlat, sen onlarýn arasýna bir kemik atýver de, bak o zaman gör
dostluklarýný" dedi.
"Bir dostluk, kiþisel çýkar karþýsýnda unutulmayacak denli saðlamsa,ancak o
durumda bir deðer ifade eder ve ancak o zaman onun adýna gerçek dostluk
denilir."
DOST DEDÝÐÝN;
Sevilecek biri olmadýðýn zamanlarda bile Seni Sevmeli...
Sarýlacak biri olmadýðýn zamanlarda bile Sana Sarýlmalý...
Dayanýlmaz olduðun zamanlarda bile Sana Dayanmalý...
Dost dediðin; fedakar olmalý;
Bütün dünya seni üzdüðünde Sana moral vermeli.
Güzel haberler aldýðýnda seninle çok sevinmeli,
Ve aðladýðýnda, seninle aðlamalý...
Ama hepsinden daha çok;
Dost matematiksel olmali;
Sevinci çarpmalý...
Üzüntüyü bölmeli...
Geçmiþi çýkarmalý...
Yarýný toplamalý...
Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacý hesaplamalý...
Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalý...
Ýþi bitince seni bir tarafa atmamalý...
MEVLANA
|