Küreselleþme, küresel piyasalar ve neoliberal emperyalizm; ulus-devlet iktidarlarýný güçsüzleþtiriyor. Bu geliþmeler karþýsýnda üretilen yerel/ulusal stratejiler, çözümlemeler genellikle etkisiz sonuçlar doðuruyor. Küreselleþme, pek çok boyutu olan bir süreçler toplamý olarak ilerliyor. Ekonomik/kültürel/ siyasal küreselleþme, yerel/ulusal sýnýrlarý aþarak, bütün toplumlarý küresel sisteme dâhil etmeye çalýþýyor. Küresel baðlantýlar ve karþýlýklý baðýmlýlýklar, siyaseti dönüþtürüyor. Bu nedenle siyasal sorunlar küresel bir nitelik kazanýyor.
Neoliberal emperyalizm ve küresel piyasalar, istedikleri zaman yerel iktidarlarý baþarýsýzlýða uðratabiliyor. Piyasa güçlerini kontrol etmek her zaman mümkün olmayabiliyor. Küresel süreçlerin etkisine açýk olan sosyal/kültürel hayatýmýz, sýnýrlarý belirsiz yabancýlaþmalara/deðiþimlere maruz kalýyor. Medya ürünleri/teknolojileri bütün dünyayý hiç bir engelle karþýlaþmaksýzýn dolaþýyor, bütün dünyayý tek bir pazar haline dönüþtürüyor. Batýlý, tek yönlü bilgi/enformasyon akýþý medya emperyalizmi þeklinde toplumlarýmýzý istila ediyor. Hepimiz medyatik güncelliðin, bayaðýlaþtýrýcý/düþüncesizleþtirici etkisi altýnda hareket ediyoruz. Enformasyon ve iletiþim alanlarýnda yaþanan dijital devrim deðiþimi hýzlandýrýyor. Bu nedenle zamana dayanýklý düþüncelere sahip olamýyoruz.
Ýçerisinde yaþadýðýmýz dönemde süreçlerin uluslararasýlaþmasý, hepimizi kültürel anlamda, Ýslami anlamda marjinalleþtiriyor. Hepimiz bir yapaylýklar dünyasýnda, meta haline dönüþmüþ hayatlar yaþýyoruz. Bugünün dünyasýnda en büyük put, piyasa ideolojisidir. Uluslararasý pazarlar, yeni medya araçlarý, medya hareketliliði sebebiyle ulus-devletler özellikle kültürel anlamda kendi sýnýrlarýný kontrol edemiyor. Küreselleþme süreçleri kültürel homojenliði, neoliberal kültür temelinde ihraç ediyor. Sermayenin ve medyanýn ekonomik çýkarlar dýþýnda hiç bir ahlaki kaygý taþýmadýðýný görüyoruz.
Günümüzde ulus-devletler, küresel sistemin yerel mümessilleri olarak hareket ettiklerinde, küresel sistemin güvencesi altýna giriyor. Sistemin yerel mümessilleri olarak hareket etmeyenler bir þekilde cezalandýrýlýyor. Mýsýr'da, Müslüman Kardeþler iktidarýnýn Ýslami hassasiyetler temelinde politik bir inþa arayýþý bile askeri darbe yoluyla engellenebiliyor. Ulus-devletlerin fikirler üzerinde etkisi bulunmadýðý gibi, yerel sosyal/kültürel süreçler üzerinde de tayin edici etkisi yoktur. Dýþarýdan yanlýþ bir biçimde ve kasýtlý olarak “Arap Baharý” olarak adlandýrýlan süreçler içerisinde sis tematik olarak bütün Ortadoðu ülkeleri istikrarsýzlaþtýrýlmýþ, zayýflatýlmýþ, toplumsal-mezhepsel parçalanmalara sürüklenmiþtir. “Arap Baharý”nýn güçlü ve istikrarlý kýldýðý tek bir ülke yoktur. Arap Baharýndan kazançlý çýkan tek ülke Ýsrail’dir. Bütün bunlar olurken, ayný zamanda Ýran ve Hizbullah Müslümanlar nezdinde itibarsýzlaþtýrýlmýþ, deðersizleþtirilmiþtir. Ýran'ýn, Mýsýr'da gerçekleþtirilen askeri darbe karþýsýnda sergilediði tavýr, Ýran’ýn devrimci ideallerle deðil, çýkarcý realpolitik hesaplarla hareket ettiðini göstermiþtir.
Ýdeolojik/ýrkçý/neoliberal/ sömürgeci medya uyuþturucularý zamanýmýzý, bilincimizi, özgürlüðümüzü çalýyor. Kendi zamanýmýzýn sorumluluklarýna bir türlü uyanamýyoruz. Toplumlarýmýz küresel sistem tarafýndan bilinçli bir biçimde aldatýlýyor, yanlýþ yönlendiriliyor. Hangi konuda olursa olsun, yanlýþ koþullandýrmalara maruz kalmak, baðýmsýz düþünme yeteneðimizi elimizden alýyor. Hangi konuda olursa olsun, koþullandýrma yoluyla, manipülasyon yoluyla "bilgi" alanlar, her hangi bir düþüncenin/felsefenin ifadesi olamaz, yalnýzca kimi sözcükleri yan yana sýralayabilir. Düþünceleri, davranýþlarý ve tercihleri manipüle edilebilen insanlardan doðru kararlar vermelerini, doðru sorumluluklar almalarýný bekleyemeyiz.
Tarihsel parçalanmýþlýklarý, zayýflatýlmýþlýklarý, duyarsýzlýklarý, sorumsuzluklarý aþarak, yerleþik konformist zihniyetle mücadele ederek; radikal seçenekler üzerinde çalýþmak için, her zaman olduðu gibi bugün de çok geç kalýyoruz. Geniþ bir tarihsel perspektif üzerinde çalýþarak, korkuluklarý yýkarak, ihtiyatlý iddialar serdetmeliyiz. Ýkna edici bir model geliþtirmeye çalýþmalýyýz.
Ilýmlý-temkinli umutlarýn ifadesi olmak, bizleri daha az mahcup edecektir.
KendiÝslami seçeneklerimiz üzerinde çalýþmak yerine, dýþarýdan dayatýlan seçenekler üzerinde çalýþmaya mahkûm ediliyoruz. Kendimizden kaynaklanan sorunlarý hiç gündeme taþýmýyoruz. Gündemi yakalayabilmek için kullanýlan moda kavramlar ne yazýk ki bizim de ilgimizi çekebiliyor. Güncel konularla ilgili gündem her zaman bizim dýþýmýzda belirleniyor. Olaylara, geliþmelere herkes kendi cemaat/hizip/mezhep aidiyeti doðrultusunda yaklaþýyor. Çýkar peþinde koþmak, bütün toplumlarýn, bütün politikalarýn ortak amacý haline gelince, hiç kimse yaþadýðýmýz beklenmedik geliþmeler, olaylar, savaþlar, iç savaþlar, darbeler, katliamlarla ilgili olarak, bütün bu olup bitenler neden oluyor, bütün bu olup bitenlerin haklý-meþru nedenleri var mý diye sormuyor. Çýkar peþinde koþmak artýk eleþtiri konusu bile yapýlamýyor. Bütün bir hayat, bencil çýkarlarýn mücadelesine indirgeniyor. Liberal olmak geçer akçe haline geldiði için, hiç kimse bir baþkasýnýn yanlýþýný düzeltmek için davranmýyor, kimse kimseye müdahale etme ihtiyacý duymuyor. Liberal olmak, her tür anormalliði, aþýrýlýðý vb. normal karþýlamak anlamýna geliyor.
Ortadoðu'da, Ýslam toplumlarýnda emperyalist/sömürgeci kötülük kol geziyor. Zincirleme siyasal felaketler yaþanýyor. Bütün bunlar olurken, bizler, hala, her nasýlsa, “devrim”lerden, “baharlar”dan söz edebiliyoruz.
Bu çapta bir hamakat olamaz.
Koþullar hep deðiþiyor, ancak, bizler statükocu geleneklerimizi deðiþtiremiyoruz. Bencilliklerimiz, aþýrýlýklarýmýz, ihtiraslarýmýz Ýslam’ýn safiyetine gölge düþürüyor.
Eleþtiri geleneðimiz olmadýðý için, hiç bir þeyi deðiþtirme ihtiyacý duymuyoruz.
Günümüz dünyasýnda, özellikle genç kuþaklarýn aidiyet ve kimlik duygularýný iletiþim araçlarý belirliyor, iletiþimin belirleyici olduðu bir dünyada yaþýyoruz. Küresel aðlar ve bilgi sistemi yerel dünyalarý ve kültürleri, emperyalist sistemin beklentileri doðrultusunda dönüþtürüyor. Görsel-iþitsel sistemin bir ülkesi yok. Genç kuþaklar için küresel bir türdeþleþme söz konusudur, Genç kuþaklar her hangi bir deðer sistemiyle, fikir sistemiyle deðil, yalnýzca baþarýyla kendilerini tanýmlýyor. Herkes için baþarý hayatýn tek amacý haline geliyor.
Aziz Ýslam'ýn, beþeri kurgulara, ideolojik kurgulara, ýrkçý/sömürgeci kurgulara tabi kýlýnmasý, bu kurgular doðrultusunda tanýmlanarak yönlendirilmesi, kabul edilmesi, gerekçikleþtirilmesi asla mümkün olmayan çok vahim bir durumun ifadesidir. Yaþayan, hareket eden, üreten, yenileyen, dönüþtüren bir iman'a sahip olmasý gereken Müslümanlar, büyük bir anlam/ahlak/ bilinç kýyýmýna uðradýklarý için, somut sorunlar, somut müdahaleler, somut engellemeler karþýsýnda bir eylem inþa edemiyor. Ortak bir anlam, varoluþ, direniþ mücadelesini gerçekleþtiremediðimiz için, yanlýþ bilinç tezahürlerini "din" haline getirdik. Yanlýþ bilinci cehalet olarak okuyabiliriz. Yanlýþ bilinç tezahürleriyle tarihi yeniden harekete geçiremeyiz. Ýslam’ýn, kendisini, tarihte, dünyada yeniden gerçekleþtirebilmesi, yeni anlamlara, yeni alanlara, yeni ufuklara ve yeni formlara açýlmasýyla, kendi zamanlarýmýzýn ihtiyaçlarýna yanýt verebilecek þekilde yeniden yapýlandýrýlmasýyla mümkün olabilir.
Ýslam'ýn nazarýnda her þartta bütün bir dünya var, bütün bir insanlýk var. Bütün bir dünyaya, bütün bir insanlýða hitap etmesi gereken evrensel bir kültürün ve medeniyetin dilinin, bugün sayýsýz/niteliksiz parçalara bölünmesi, her parçanýn Ýslam’ýn hiç bir þekilde onaylamayacaðý baðnazlýk, ufuksuzluk ve dar görüþlülüðü kurumsallaþtýrmasý hiç bir gerekçeyle kabul edilemez, onaylanamaz.
Ýslam medeniyeti, düþünsel/kültürel/entelektüel/ felsefi/siyasal/ekonomik/edebi/estetik varoluþu bir bütünlük içerisinde temsil etçiðinde, tarih ve insanlýk ölçeðinde etkili bir medeniyetti. Bugün geldiðimiz noktada, kurumsallaþtýrýlmýþ baðnazlýk/bencillik/ufuksuzluk/dar görüþlülük/anlayýþsýzlýk, kavrayýþsýzlýk ve bilinçsizlikle hiç bir þekilde yeni bir düþünce ve tefekkür dünyasý, yeni bir kültür ve medeniyet dünyasý oluþturamayýz.
Her parçalanma ahlaki yetersizliklerden, bencilliklerden ve sorumsuzluklardan kaynaklanýr.