Bugünün dünyasýnda “demokrasiler” savaþ yoluyla, iþgal ve istilalar yoluyla, katliamlar yoluyla ihraç ediliyor. Batýlý ölçütlere uygun olmayan rejimler, küresel diktatörlük ve küresel faþizm yoluyla ortadan kaldýrýlýyor. 21 nci yüzyýl toplumlarýyla ilgili, Ýslam toplumlarýyla ilgili siyasal projeler, siyasal tasarýlar, Müslümanlar tarafýndan gerçekleþtirilemiyor. Savaþlarla ilgili olarak, iþgal ve istilalarla ilgili olarak hiç bir zaman halklarýn bilgisine ve onayýna baþvurulmuyor. “Demokrasi” ideolojik çerçevesi olan bir retorikten ibarettir. Günümüzde ancak biçim-sel bir “demokrasi”den söz edilebilir. Halkýn yönetimi büyük bir yanýlsama olarak somutlaþmaktadýr. Batý’nýn kutsallaþtýrdýðý “demokrasiler” bugün her hangi bir endiþe duymaksýzýn ýrkçý / faþist partileri seçebiliyor. “Demokrasi” retoriði ile uygulanan politikalar arasýnda büyük uçurumlar var. Libya’ya yönelik “demokrasi ihracý” bir ülkenin Nato aracýlýðýyla yok edilmesiyle sonuçlandý. Ganimet paylaþýmýný güvence altýna alan emperyalistler Irak’da olduðu gibi, Libya’yý da katlederek, paramparça ettiler. Modern dünyada demokrasi; alternatif bir temsil biçimi olarak deðil, her yer ve zamanda uygulanacak Batýlý bir model olarak militarist yöntemlerle dayatýlýyor. Çok ilginçtir, katliam, soykýrým, iþkence, vahþet, barbarlýk ve canavarlýk “demokrasi”si olan Ýsrail demokrasisi bile modern-seküler dünya tarafýndan örnek “demokrasi” olarak pazarlanabiliyor. Örnek gösterilen Ýsrail “demokrasi”si, Filistinlileri, Filistin’den mahrum eden bir “demokrasi” dir. Emperyalistlerin kendilerini meþrulaþtýrmak için gerçekleþtirdikleri temelsiz kurgulara Ýslami bir onurla reddedemediðimiz için utanç duymalýyýz. Hýristiyan ya da Siyonist fundamentalistler tarafýndan belirlenen, Ýslam ve siyaset iliþkisi yaklaþýmlarýný, uygulamalarýný kabul etmek kadar büyük bir düþüþ olamaz. Modern-seküler dünya, her konuda, her zaman korkunç ve iðrenç bir ikiyüzlülük içerisindedir. “Beyaz adamýn misyonu”, “demokrasi misyonu” kliþelerinden daha korkunç bir ýrkçýlýk olamaz. Ýslam toplumlarýnda yabancý ordularýn iþgali geçici iken', yabancý fikirlerin iþgali kalýcý hale gelmiþtir. Ýdeolojik uyuþturuculara maruz kaldýðýmýz için bugün büyük düþünsel parçalanmalar yaþýyoruz, ortak dil / dayanýþma / bilinç imkânlarýný kaybediyoruz. Kendi ülkelerinde “demokratik” olduklarýný iddia eden Batýlýlar, Ýslam toplumlarýna yönelik olarak ýrkçý / faþist yaklaþýmlar sergiliyor. “Uygarlýk/demokrasi ihracý”, “insan haklarý” gibi kavramlar günümüzde emperyalist ihtiraslarý, sömürgeci yayýlma ihtiraslarýný maskelemek üzere kullanýlýyor. Batý’nýn benzersizliði iddiasýnýn bütünüyle ýrkçý bir iddia olduðunu görüyoruz. Batýlýlar için “uygarlýk” iktidar ve güç araçlarýna sahip olmak demektir. Bütün faþist ideolojiler Batý uygarlýðýnýn icadýdýr
Modern zamanlarda Ýslam toplumlarý çok büyük kopuþlar, yabancýlaþmalar, yozlaþmalar ve kavramsal deðiþimler yaþadý. Küresel / emperyal sistemin kurallarýný benimsemeyen toplumlar çok yönlü kuþatmalarýn / ambargolarýn tehdidi altýnda tutuluyor. Uygarlýk düþüncesi Avrupa baðlamý ile sýnýrlandýrýlýyor, ötekileþtirilen kültürler basit / bayaðý kültürler olarak deðerlendiriliyor. Böyle bir uygarlýk anlayýþýnýn mutlakýyetçi / otoriter bir anlayýþ olduðunu hatýrlamak gerekiyor.
Ýçerisinde bulunduðumuz dönemde Âvrupamerkezci siyasal ve ekonomik hegemonya çözülüyor, ancak kültürel hegemonya etkisini sürdürüyor. Bizler, Müslümanlar olarak bir baþkaldýrý dili / söylemi / öyküsü oluþturamadýðýmýz için, dünya olaylarýnýn aktörleri deðil, pasif seyircileri konumundayýz. Karmakarýþýk bir referans sistemi içerisinde yolumuzu bulmaya çalýþýyoruz. Ýslami referans sistemimizi, bu doðrultuda ortaya koymamýz gereken tercihlerimizi, tarzýmýzý, tavrýmýzý özgür bir biçimde ortaya koyabilecek siyasal bir bilince ve cesarete sahip deðiliz. Hayatýmýz hayat tarzýmýz, dünya-ahiret görüþümüz konularýnda karar ve irade sahibi deðiliz. Kendimize özgü bir tarih yaklaþýmýndan yoksunuz. Ýdeolojik ve sömürgeci kliþeler tarafýndan baskýlandýðýmýz için, düþünen özneler olarak varolamýyoruz. Düþünen özneler olarak varolamadýðýmýz için, düþüncelerimizi toplumsal alanda, siyasal alanda somutlaþtýramýyoruz, eyleme dönüþtüremiyoruz. Toplumsal alan Ýslami müdahaleden baðýmsýzlaþtýrýldýðý için; kitleler, resmi dinle, resmi laikliðin uzlaþtýrýldýðý anlaþýlmasý mümkün olmayan bir zeminde bir araya getiriliyor. Müslümanlar olarak bizlerin karþý karþýya bulunduðumuz sorunlarý teþhis etmek, bunlarý tartýþmak ya da biriktirmek yerine, bu sorunlarla ilgili olarak kapsayýcý çözümlemeler üzerinde çalýþmamýz gerekiyor. Yalnýz kalmayý göze alarak, etiketlenmeyi göze alarak gerektiðinde yaptýðýmýz tercihlerin bedelini ödemeye hazýr olmalýyýz. Böyle gelmiþ ancak böyle gitmez, böyle gitmemeli duyarlýðý içerisinde hareket etmeliyiz. Geleneklere ve alýþkanlýklara kapandýðýmýz takdirde farklý bir gelecek bekleyemeyiz. Hayatýmýzýn bütün boyutlarýný zenginleþtirmemiz gerekirken, tekdüzeliðe kapanamayýz. Hangi gerekçeyle olursa olsun statükolarla bütünleþemeyiz. Statüko ile bütünleþmek demek, hakikatten uzaklaþmak anlamý taþýr. Statüko ile bütünleþmek zamana yenik düþmek demektir. Bugün zamana yenik düþtüðümüz için dünya çapýnda etkili olan medya söylemi karþýsýnda bir direniþ gerçekleþtiremiyoruz. Bireyler arasý kitlesel elektronik iletiþim, merkezi kitlesel iletiþimin önüne geçiyor. Bireyler arasý iletiþim yoluyla ülkesiz, sanal topluluklar / cemaatler oluþuyor. Küreselleþme dayatýlan bir gücün-etkinin geniþlemesi anlamý taþýyor. Elektronik iletiþim devrimi, neoliberal dünya görüþüne / hayat tarzýna, serbest sermaye hareketlerine hizmet ediyor. Tüketim toplumu ve kültürü bütün toplumlarý Türkiye’de yaþandýðý üzere her türlü yozlaþmaya, maddiyatçýlýða, duyumsuzluða, seküler hazcýlýða sürüklüyor.
Yeni bir yüzyýlda, yirmibirinci yüzyýlda eski yüzyýllarýn alýþkanlýklarýný sürdüremeyiz. Güçlü bir vakit bilincine, zamanýn deðerini idrak eden bir bilince çok ihtiyacýmýz olduðunu hatýrlamalýyýz. Ýslami hizmet, þahýs kültürü etrafýnda toplanmak, bu külte itaat etmekten ibaret olamaz. Modern zamanlarda Müslümanlar militarist bir modernleþtirme adýna, uygarlaþtýrma misyonu adýna tarihsel kötülüklerle karþý karþýya geldiler. “Uygarlýk” kavramý hep ýrkçý bir içerikle pazarlandý. Emperyalist yayýlma hýrslarý bugün Amerika’nýn ve Avrupa’nýn çöküþünü hazýrlýyor. Askeri kavramlar, askeri demokrasiler bu çöküþün iþaretidir. Bugün bir yanda pek çok nedene dayalý bir çöküþ süreci aðýr aðýr ilerlerken, bir diðer yanda en büyük, en hýzlý sanayi devrimi Çin’de yaþanýyor. Çin merkezli bir Doðu çaðý baþlýyor. Biz Müslümanlar tarihe bir kez daha geç kalýyoruz.
Biz Müslümanlar, bizlere tahmil edilen yükümlülükleri ancak özgür iradelerimizle yerine getirebiliriz.
Statükocu / gelenekçi / muhafazakâr uyuþturucularla nesneleþtirilen Müslümanlarýn özgür iradelerinden söz edilemez.
Ýnsanýn kendisini tevhidi doðrultuda gerçekleþtirmesiyle birlikte, toplumu / hayatý / tabiatý tarihi deðiþtirme sorumluluða baþlar.
Ýnsanýn kendisini gerçekleþtirmesi demek, ilahi iradeyi, mutfak iradeyi, kavrama yeteneðine sahip olmasý demektir. Ahlaki yükümlülüklerimizi belirleyen, sorumluluklarýmýz ve hesap verme bilincimizdir.
Vahdet olmaksýzýn bir medeniyetin inþasýndan, Ümmet’in inþasýndan söz edilemez. Ýslami bütünün her parçasý, birbirleriyle uyumlu, birbirlerini tamamlayan iþlevlere sahip olmalýdýr. Hayat tesadüfî olaylarýn birikimi, tecrübesi deðildir. Hayat, tevhid prensipleri doðrultusunda, tevhidi sýnýrlar içerisinde uyumlu bütünlükler içerisinde yaþandýðýnda anlamlý olur. Müslüman olmak demek, kendi aleyhimizde bile olsa, her þartta gerçeðin yanýnda olmak demektir. Aldatýcý bilgiler, enformasyon propoganda karþýsýnda, yani zann karþýsýnda uyanýk olmamýz gerekir.
Tevhid, her tür batýl inanýþý ve hurafeyi reddederek baþlar. Yaratýcý ile yaratýlan arasýnda hiç bir biçimde, hiç bir gerekçeyle, hiç bir anlamda bir bütünleþmeden söz edilemez. Tevhid, bu tür bir inancý reddetmek demektir.
Þaný çok yüce Rabbimiz bütün yaratýlmýþlarýn, bütün varlýklarýn ve tabiatýn üzerindedir.
Ýslami varoluþ / hayat / dünya, dini-dünyevi parçalara bölünemez. Hiç bir þey Allah'ý sembolize edemez.