Kendi düþünceleri, düþünsel/kültürel yetenekleri olmayan, özgün çerçeveler ve içerik üretemeyen bireyler ve toplumlar, kendisi olamayan bireyler ve toplumlar, ithal edilmiþ düþünceler, davranýþlar ve tepkilerle kendilerini ifade ederler. Avrupa merkezci dilin, düþüncenin, kültürün tahakküm üreten iktidarý, bizler bu kültüre ve düþünceye öykünmeye devam ettiðimiz sürece devam eder.
Günümüzde, Ýslam dünyasý toplumlarýnda, Türkiye’de de, herkes bu dil aracýlýðýyla kendi konumunu, yöntemini, duruþunu meþrulaþtýrmaya çalýþýyor. Batý dýþý dünyada genç kuþaklar. Batý’ya maruz kalan, Batý'yý arzu eden aydýnlar/entelektüeller, üniversiteler; farklý dünya görüþlerini, hayat tarzlarýný, farklý seçenek ve modelleri, emperyalist yöntemlerle sömürgeleþtiren neoliberal diktatörlüðün hizmetine girmiþtir. Özellikle, siyasal diktatörlüklere karþý direnen, ayaklanan, tepki gösteren sözünü ettiðimiz kesimlerin neoliberal diktatörlüklerle ilgili hiç bir sorunlarý/rahatsýzlýklarý yoktur.
Kendisi olmayan bireylerin/toplumlarýn/kadrolarýn özgün anlamda, baðýmsýz anlamda üretkenliklerinden söz edilemez. Kendisi olmayan herkes, yalnýzca edilgen alýcýlardan ibarettir.
Konformist-statükocu kültürler, toplumlar içerisinde bulunduklarý zihinsel durumlarýn/ufuklarýn, nihai durumlar ve ufuklar olduðuna inandýklarý için, yeni bir tecrübeye asla ihtiyaç duymazlar. Bu nedenledir ki, toplumlarýmýzda zihniyet deðiþimi konusu tartýþýlmasý ve çalýþýlmasý çok zor bir konudur. Konformist kültürlerde eleþtirel sorumluluk olmadýðý için, geçmiþin otoritesi dýþýna çýkarak hiç bir þey yapýlamýyor. Konformist kültürlerde, yeni þeyler öðrenmek, yeni ufuklar/alanlar/iklimler açmak hiçbir þekilde mümkün olmuyor.
Konformist/gelenekçi/görenekçi/muhafazakâr toplumlarda dini hayat/cemaat hayatý Ýslam'ý vülgarize ederek, kitleselleþtirerek, kitleleri niteliksizleþtirerek, düþüncesizleþtirerek, nesneleþtirerek, araçsallaþtýrarak, tekbiçimlileþtirerek yoluna devam ediyor. Cemaatler, ilahi hakikati cemaat çýkarlarý için feda edebiliyor. Günümüzde emperyalist çýkarlara bilinçli olarak alet olan cemaatler olduðunu biliyoruz. Emperyalistlerle birlikte hareket eden, iþbirliði yapabilen Ýslami unsurlarýn, insani/ahlaki duruþlarý, konumlarý tartýþýlabilmelidir.
Konformist toplumlarda neoliberal aidiyet ve düþünce biçimleri bütün aidiyet biçimlerinin önüne geçiyor. Teknolojik devrim yoluyla, enformasyon devrimi yoluyla, modern emperyalist sistem kendisini yenilemeyi ve güçlendirmeyi baþarabiliyor. Spor ideolojisi yoluyla, televizyon ve turizm hareketleri yoluyla kitleselleþme, neoliberal deðerlerin toplumlarýmýzý iþgaline zemin hazýrlýyor.
Zamanýn ruhunu teþhis etmekle, zamanýn ruhuna uyum saðlamak kuþkusuz ayný þeyler deðildir. Bugün neoliberal mitoloji ve dayatma, ayrýcalýklý ideolojik bir egemenlik biçimi oluþturmuþtur. Kültürün ticarileþtirilmesi, sanayileþtirilmesi, turistik bir mahiyete dönüþtürülmesi, zihinsel tekbiçimlileþtirilmelere yol açtý. Ýthal düþünce ürünlerini, davranýþ kalýplarýný, hayat tarzlarýný talep edenler; düþüncesizliði, baðýmlýlýðý kabul etmiþ oldular. Bu yolla geniþ kitleler, özellikle de genç kuþaklar derinlikli sorgulamalar yapamayacak bir noktaya getirildiler.
Biz Müslümanlar, eleþtirel akla geçit vermeyen, yalnýzca duygularýmýza hitap ederek duygularýmýzý sömüren bir dil/söylem aracýlýðýyla her geçen gün daha çok etkisiz hale getiriliyoruz. Günlük/yerel ufuklarý aþmayý baþaramýyoruz. Ýletiþim araçlarý hayatýmýzý/ufkumuzu, ilgi ve dikkatimizi sýnýrlandýrabiliyor. Ýletiþim yüzeyselleþtiriyor, yozlaþtýrýyor. Siyasal olaylar, protestolar televizyonlarla gösterilebilecek ve infial uyandýrabilecek þekilde kurgulanýyor.
Tekno-liberal dünyalar/hazlar/tutkular, taklitçilikler, öykünmeler, mülkiyet tapýnmalarý, ekonomik insanýn yükseliþi; özgünlükleri, bakýmsýzlýklarý, bilgelikleri deðer sistemlerine yönelik aidiyet biçimlerini yok ediyor.
Ahlaki sorumluluk duygusu, ahlaki akýl ve kâlb, hayatýn her alanýnda insani/ahlaki bütünlük ve dayanýþma için çaba harcar. Her tür parçalanma, ötekileþtirme/anlayýþsýzlýk/sorumsuzluk ve dar görüþlülükle doðrudan ilgilidir. Bireyci, bencil, narsist ve ötekileþtirici tercihlerde bulunanlar, hiçbir deðer/ahlak sistemini tanýmadýklarý için böyle hareket ederler. Alýþkanlýklara bakýmlýlýk, yeni çözümlemelere, yaklaþýmlara izin vermez.
Taklide dayalý bir öðrenme biçimi, taklide dayalý bir bilinç biçimi belirleyici olamaz.
Nefret-düþmanlýk ve ötekileþtirme refleksleriyle hareket edenler, rakip karþýt telakki ettikleri insanlarýn ve topluluklarýn insanlýk dýþý bir konumda olduklarýný düþünürler. Bu kesimler, Türkiye’de yaþandýðý üzere, bütün olumlu kavramlarý ve davranýþ biçimlerini kendi tekelleri altýna alarak, bu kavramlarýn dýþladýðý unsurlarý hayâsýzca tahkir ederler.
Hayatýmýzý, aynýlaþtýrýcý neoliberal kliþe ve kalýplara hapsedemeyiz. Kendi yorumlarýmýzý ve tercihlerimizi de kendi hapishanelerimiz haline getiremeyiz. Bu nedenle bütün insanlýk dünyasýný ilgilendiren bir sorumluluk alaný içerisinde bulunmalýyýz.
Ýthal edilen düþünce ve davranýþlarla, ithal edilmiþ dünya görüþü ve hayat tarzlarýyla, ithal edilmiþ bir dil ve kavramla hiçbir mücadele yürütülemez, hiçbir yol alýnamaz, hiçbir yere varýlamaz.