Bitip tükenmeyen bir ara dönemde, iki yüzyýldan beri süren bir fetret döneminde yaþýyoruz. Ýslam toplumlarý/halklarý, “uygarlaþtýrma misyonu” nun nesnesi olarak konumlandýrýldýklarý, aþaðýlandýklarý, sömürgeleþtirildikleri dönemler boyunca, baðýmsýz/onurlu bir varoluþ tarzýna sahip olamadýlar. Modern-emperyalist uygarlýk, Müslümanlarýn farklý kalabilme haklarýný bütünüyle yok saydý. Egemenlik ve tahakküm gücüne sahip olanlar, dünyayý, halklarý, diledikleri doðrultuda tanýmlayacak, tasarlayacak, þekillendirecek “bilgi”nin de kendi tekellerinde olduðunu iddia ettiler.
Sömürge dönemlerinde, sömürgeciliðe karþý direnen Müslümanlarý “vahþiler” olarak tanýmlayan Batýlý ýrkçý dil, günümüz direniþçilerini de “terörist” olarak etiketliyor. Sözünü ettiðimiz ýrkçý dil/söylem, Müslüman halklarý yetiþkin olmayan, yönetilmeye ihtiyaç duyan, ellerinden tutulmasý gereken, yol yordam öðretilmesi gereken, vesayet altýna alýnmasý gereken çocuklar gibi gören bir zihniyet oluþturdu. Müslümanlar karþý karþýya bulunduklarý çöküþün nedenlerini bulmaya çalýþmak yerine, kendi imkânlarýný, kendi dinamiklerini hayata geçirmeye çalýþmak yerine, yükseliþe geçen Batý’yý taklit etmeye baþladýklarý günden bu yana, içerisine girdikleri olumsuz psikoloji sebebiyle Batýnýn vesayetinden özgürleþmeyi baþaramýyor. Sömürgeci sýnýflandýrmalar bugün de farklý bir dille, farklý baðlamlarda sürdürülüyor. Sömürgeciler, Asyalýlarý, Afrikalýlarý daha az akla sahip halklar olarak aþaðýlýyor.
Modernleþme ve Oryantalizm, keskin ayrýmlar yaparak zihinlerimizi yöneten ideolojik kavramlar oluþturdu. Gerçeklik ile ideolojiler arasýnda var olan boþluklarý doldurmayý baþaramadýk. Ýslam toplumlarý Batý’nýn yol göstericiliðini, üstünlüðünü kabul ettikleri günden bu yana sürekli ve yoðun bir istikrarsýzlýk içerisindedir. Sürekli bir gerilim içerisindedir, zihinsel bir mahkûmiyet içerisindedir. Umutlarý katledilen, kendi topraklarýnda sürgün/mahkûm olarak yaþayan, köleliðe, sessizliðe mahkûm edilen kardeþlerimizin hukukunu savunamýyoruz, onlarý ancak duygusal anlamda paylaþabiliyoruz. Olaylarý çoðu kez, bir turist yaklaþýmý içerisinde seyrediyoruz. Çarpýtýlmýþ manipülasyonlara inanabiliyoruz. Körleþtirici hurafeleri savunabiliyoruz. Tevhidi dikkati, inceliði, ufuk ve hassasiyeti kaybettiðimiz için, modern tarih boyunca hayatýn yanlýþladýðý paradigmalar/referanslarý reddetme cesareti gösteremiyoruz. Tarihte bir benzeri görülmeyen sadist/sapýk bir ýrkçýlýðý, Siyonist ýrkçýlýðý, ýrkçý kolonyalizmi modern Batý dünyasý sonuna kadar sahiplenebiliyor, savunabiliyor.
Emperyalist/Siyonist ýrkçýlýk, ýlýmlý/hoþgörülü/teslimiyetçi/statükocu Müslümanlarýn meþruiyetlerini pekiþtirmeci Ýslamcýlarýn, radikallerin, devrimcilerin ve direniþçilerin meþruiyetlerini yok etmek için, Ýsrail yanlýsý, düþünce kuruluþlarý, vakýflar, sivil toplum kuruluþlarý aracýlýðýyla çok kirli ve çok güçlü kampanyalar yürütüyor. Bu kuruluþlarýn sözcüleri, Ýslam’a karþý deðil, Ýslamcýlýða karþý olduklarýný açýklýyor. Aziz Müslümanlarýn bugün karþý karþýya bulunduklarý çok aðýr, kolonyalist/ýrkçý/sömürgeci koþullar karþýsýnda, hiç bir zaman ahlaki bir cesarete sahip olmayanlar “hoþgörü” ve “diyalog” gibi muðlâk bir söyleme sýðýnanlar korkunç sükût cinayetleri iþlemeye devam edebiliyor. Ahlaki sorumluluklar alarak, mazlumlarý /maðdurlarý/madunlarý savunmak yerine; müstekbirlerle/muktedirlerle sistematik iþbirliði yapanlar Ýslami/tevhidi bilincin hafýzanýn hiç bir zaman unutmayacaðý büyük kötülükler iþliyor. Konformistler, saðcýlar, muhafazakârlar, taþralýlar risk almaktan korktuklarý için, hiç bir zaman özgür olamazlar, özgür tercihler yapamazlar.
Modern zamanlar boyunca mistisizm dini olumsuz yönde dönüþtürürken, materyalizm de bilimi olumsuz yönde dönüþtürdü. Ýdeolojiler insanýn iç dünyasýna, ruhuna, vicdanýna hitap etmeyi baþaramadýklarý için, insaný deðiþtiremediler, insaný yalnýzca nesneleþtirdiler. Hayatýn laikleþtirilmesiyle birlikte Ýslam’i hayatýmýz paramparça oldu. Modernleþme /sekülerleþme söylemleriyle ortaya konulan iddialar, küreselleþme ile birlikte yeniden hayata geçiriliyor. Seküler kapitalist kültür kadýný tapýnýlan bir nesneye dönüþtürürken, Ýslam toplumlarýnda kadýn “din” aracýlýðýyla baskýlanýyor, kýsýtlanýyor, gözetim altýnda tutuluyor, Ýslam’i cemaatler gizemli anlatým yöntemleriyle statükolarý meþrulaþtýrmaya devam ediyor. Neoliberal hayat tarzý bilincimizi ve ruhumuzu çürütüyor. Ýnternet sohbetleri genç kuþaklar için potansiyel uyuþturucu haline geliyor. Yüz yüze iliþkinin yerini, ekrandan ekrana iliþki alýyor. Derinlikli, içtenlikli, sýcak, dostluk iliþkilerinin yerin; yüzeysel, yapay iliþkiler alýyor. Sayýlar için nitelikler feda edilebiliyor. Elektronik iletiþim özel ve genel zaman mekân sýnýrlarýný ortadan kaldýrýyor. Reklam ve propoganda insanlarýn iradelerini zaafa uðratýyor. Piyasa düzeni, insanlarý imkânlarýnýn ve sýnýrlarýnýn çok üzerinde borçlanmalara sevkediyor. Hayatýn her alaný barbarca ticarileþtiriliyor, dini alan bile maalesef ticarileþtiriliyor. Tüketim kültürü ve moda, çocuklardan baþlayarak genç kuþaklarý acýmasýz bir biçimde sömürgeleþtiriyor. Modern seküler bireyler kimlik ve kiþiliklerini tüketim nesneleri yoluyla kazanýyor. Deðiþen moda’lar doðrultusunda imajlar da deðiþtirilebiliyor. Cemaat liderleriyle ilgili olarak da, hocaefendilerle ilgili olarak da çok abartýlý, ölçüsüz, imaj ve halkla iliþkiler kampanyalarý yürütülüyor. Cemaat lideri kendi kitabýnýn reklamýnda reklâm yýldýzý olarak rol alabiliyor. Cemaat liderlerinin kitaplarý için çok ama çok masraflý reklam/pazarlama faaliyetleri yürütülüyor. Cemaatler artýk Ýslam’i yöntemlerle deðil, piyasa yöntemleri doðrultusunda “hizmet” üretiyor.
Müslümanlar bir yanda ideolojik baský ve kuþatma altýnda tutulurken, bir diðer yanda da duygusal bir kuþatma altýnda tutuluyor. Menkýbelerle, rüyalarla, etkileyici öykülerle, Müslüman zihinlere hükmediliyor, Müslümanlarýn duygularý cemaat çýkarý doðrultusunda sonuna kadar sömürülüyor. Ýslam’i çevrelerde, sezgiler, simgeler, hamaset ve keramet öyküleri, analitik düþüncenin üzerinde tutuluyor. Fayda alanýnýn dýþýnda bir hizmet yapýlmýyor. Cemaat liderleri kendi kendilerini bilinçli bir kurguyla efsaneleþtirebiliyor, retorik ve popülerlik rollerini en iyi þekilde oynayabiliyor. Cemaatler, bütünüyle uydurma, doðrulanmasý mümkün olmayan halk efsaneleriyle sayýlarýný ve paralarýný çoðaltýyor, ancak; hayata hiç bir þekilde, ilkeli, tutarlý, doðru tercihlerle, eleþtirel tercihlerle, baðýmsýz tercihlerle katýlamýyor. Toplumlarýmýz entelektüel analiz yeteneðine sahip olmadýklarý için, efsanevileþtirilen kiþilikler mutlaklaþtýrýlabiliyor. Müslümanlar olarak, zihinsel yenilenmeyi, baðýmsýzlýðý, bilinci tarihe kazandýramadýðýmýz takdirde, konformizme mahkûm olacaðýz.
Ýslam’i bir tercih, bütün statükolarýn aþýlmasý temelinde anlam kazanýr. Ümmet'in yeniden inþa’sý için, tevhidi dünya görüþünün Müslümanlarýn bilincinde hayat bulmasý gerekir.