Allah'a ait olmak, nihai hakikate baðlý olmak, maddi/dünyevi bencilliklerden, yerel/ulusal/mezhepsel bencilliklerden, ihtiraslardan vazgeçmekle baþlar. Ýslami varoluþ bilinci, bütün ibadetlerimizi, Allah'a ait olma bilinciyle yerine getiremediðimizde,somut bir nitelik kazanýr. Ýman; bir irade-güç-tavýr-öfke-aþk duruþ biçiminde somutlaþtýðýnda gerçek iman olur. Ýman, sürekli olarak Allah'a yürüyüþ ve Allah'a ait bir dünyanýn inþasý eylemidir. Ýçtenlikli, bilinçli, kararlý bir yürüyüþü durdurabilecek dünyevi bir güçten söz edilemez.
Ýnsan, Allah'a ait olduðunda, ilahi ilkeleri bir bütünlük içerisinde temsil ettiðinde kendisi olur. Ýnsan, Allah'ýn iradesi doðrultusunda varoluþunu þekillendirdiðinde, anlamlý kýldýðýnda, bütün ufuklar ve imkânlar kendisine açýlýr.
Allah'a ait olduðumuzda, varoluþumuzu sorumluluk bilinci içerisinde tezyin ve teçhiz ederiz. Allah'a ait olduðumuzu idrak ettiðimiz andan itibaren, her tür iktidar, her tür ihtiras, her tür bencillik karþýsýnda bakýmsýz bir duruþ sahibi olabiliriz.
Hayatýmýzýn merkezine Ýslami anlam/deðer/referans sistemini koymadýðýmýzda, hayatýmýzýn bir anlamý/derinliði/ruhu olamaz. Bunun için gündelik hayatýn içerisinde, maddi/politik dünyaya yönelik iliþkiler ve yöneliþler sýrasýnda, hayatýmýzýn merkezinde neler olduðunu kendimize sormaya cesaret edebilmeliyiz. Her türlü yetkinlik, kiþilik, mükemmellik, ilahi anlamlara tutunarak saklanabilir.
Ýman ve aklýn buluþmasýyla, bütünleþmesiyle bütün ufuklara açýlabiliriz, ulaþabiliriz.
Modern zamanlarda dünyevi bilgiye yabancýlaþan Müslümanlar, ayný zamanda akla da yabancýlaþtýklarý için, akýlsýz bir iman'la dünyada hayatiyet sahibi olmayý baþaramadýlar. Dünya’yave akla yabancýlaþan Müslümanlar hiç bir þekilde bilgi-bilim üretme ihtiyacý duymadýlar. Ýslam, tarihe çýktýðý dönemde, tarihi, bilgi/bilimi yeniden baþlatmýþ, büyük bir tarihsel-küresel deðiþim gerçekleþtirmiþti. Bugün, bizler, hiç bir þeyi deðiþtirmeyi baþaramýyoruz, hiç bir þeyi deðiþtirmeye güç yetiremiyoruz. Bu durumu ýsrarla konuþmalýyýz.
Günümüz dünyasýnda Müslümanlar imanla-aklýn sýnýrsýz ufkundan, insanlýk tarihinin en büyük, en muhteþem cemaati olan Ümmet'ten ayrýldýlar. Bu korkunç ayrýlýktan sonra, kendilerini milliyet/mezhep/hizip/cemaat/hizmet sýnýrlarý ve bencilliklerine hapseden Müslümanlar, bir bilinç devrimi gerçekleþtirmeleri gerekirken, büyük bir bilinç yýkýmý gerçekleþtirdiler.
Ýlahi niteliklere sahip olduklarýna inanýlan "manevi aracýlar" sebebiyle Müslümanlar bugün tevhidi bilince sahip, evrensel bir yürüyüþ, oluþum, hareket gerçekleþtiremiyor. Manevi aracýlar tarafýndan ufuklarý kapatýlan Müslümanlar, bugün karþý karþýya bulunduklarý tarihsel/yapýsal sorunlarý çözme iradesine, çözüm üretme iradesine, sahip deðiller.
Ýnsanlýk tarihine iman/akýl/bilgi/bilgelik/zarafet/estetik çaðlarýný kazandýran Müslümanlar, bugün, baðnazlýk/kabalýk/aþýrýlýk/zevksizlik ve yozlaþma çaðýný yaþýyor. Müslümanlarý bu noktaya getiren yaklaþýmlara, zihniyete, geleneðe, karþýtlýklara yazýklar olsun.
Hepimize yazýklar olsun.
Ýnsanlýk tarihine evrenselleþtirici bir bilinçle giren ilk Müslümanlarla, bugünün kabileci/mezhepçi/hizipçi Müslümanlarý arasýnda ciddi uçurumlar var. Günümüz Müslümanlarý baðnazlýklarý, aþýrýlýklarý, ufuksuzluklarý ve bunlardan kaynaklanan tahribatý ne yazýk ki fark etmiyor. Dini hayatýmýzý mekanik tekrarlar ve alýþkanlýklar oluþturuyor. Yeni bir bilince, dönüþtürücü bir bilince sahip olmaksýzýn, hiç bir þeyi deðiþtiremeyeceðimizi fark etmeliyiz.
Müslümanlar olarak küresel gündem üzerinde belirleyici hiç bir etkimiz yok. Kendi zamanýmýzýn ihtiyaçlarýna cevap verebilecek bir dil-düþünce-kültür oluþturamýyoruz. Günümüzde herkes, piyasa/sermaye/borsa ya da yatýrýmlarýn diliyle konuþuyor.
Günümüzde sosyal aðlar, özerk alanlar, yeni kamusal alanlar oluþturuyor, siyasal iktidarlar bu aðlarý kontrol edemiyor. Ýnternet ve mobil iletiþim aðlarý yoluyla yeni muhalefet alanlarý, yeni örgütlenme biçimleri ortaya çýkýyor. Kendi zamanýmýzýn gerisinde kalmamak için, bu geliþmeler etrafýnda saðlýklý deðerlendirmeler yapabilmeliyiz. Geçmiþin ufku ile þimdinin ufku arasýnda ikna edici çözümlemelere ihtiyacýmýz olduðunu hatýrlamalýyýz. Gelenekler olumlu deðerler taþýyabilecekleri gibi, olumsuz deðerler de taþýyabilirler. Geçmiþin/geleneðin ufkundan baktýðýmýz takdirde, toplumsal deðiþimi etkileyen dinamikleri gereði gibi göremeyebiliriz.
Toplumlarýmýzda bugün, neoliboral dünya görüsü ve hayat tarzý adýna hayâsýzlýðý meþrulaþtýrmak üzere, kültürel ýrkçýlýðý meþrulaþtýrmak, üzere açýkça ve yüksek sesle bir mücadele yürütülüyor. Bizler ise, kýsýk bir sesle ahlaki olaný savunmaya çekiniyoruz. Seküler ve materyalist kültür nihilist toplumlar oluþturuyor. Bu kültür sebebiyle bugün, Müslümanlar da daha çok baþarý peþinde koþuyor, çýkar peþinde koþuyor, Ýslami anlam ve deðerleri toplumsallaþtýrmak için deðil. Modern-seküler kültür, neoliberal kültür, temel, insani erdemleri gerilik olarak deðerlendirmeye devam edebiliyor.
Toplumlarýmýzda sömürgeci kültürün/ideolojinin varislerinin etkisi bugün de sürüyor, sürdürülüyor. Her tür taklitçilik bireylerinde toplumlarýn da kendilerini kaybetmelerine neden oluyor. Kendimizi bulabilmemiz için tahkik'e dayalý düþünsel bir dünya oluþturmamýz gerekiyor. Taklitçilikler toplumlarý düþüncesizleþtiriyor, düþünsel intiharlara neden oluyor. Ýnsanýn ve tonlumun kendisini gerçekleþtirmesi bir bilinç mücadelesi yoluyla olabilir. Hayatýn her alanýnda yýkým, hiç bir þey olmamakla baþlar.
Bugün, zihinlerin ve ruhlarýn deðil, bedenlerin refahý için seferberlik halinde bulunan bir dünyada yaþýyoruz. Bu dünya kolektif bir egoizm dünyasý haline geliyor. Yalnýzca bedenlerin refahýný merkeze koyan bu dünya her tür ahlaki ve vicdani ilkeyi yok sayarak despotik bir tahakküm savaþý veriyor.