Bütün geleneklerin özgün temelleri aþýnýyor, ancak bu temellerin yerine yeni temeller konulamýyor. Modernitenin temel zihni zeminini oluþturan rasyonelleþme ve sekü-lerleþme süreçleri hiç bir þekilde insani kaygýlara, beklentilere yanýt veremiyor.
Küresel bir ahlaka ve vicdana sahip olmaksýzýn, küresel bir ekonomik sisteme sahip olmak, yoksullari çok daha büyük mahrumiyetlere sürüklüyor. Yoksullar küresel sistemden yararlanamýyor. Ekonomik küreselleþmenin sosyal kaygýlarý yok, insani ve vicdani kaygýlarý yok. Küreselleþmenin insani bir yaný olmadýðý için, her tür ayrýmcýlýk, kabilecilik, ýrkçýlýk sürüyor, sürdürülüyor. Dünya çapýnda yaþanan krizler, küresel sistemi ve bu sistemin kurumlarýný sorgulanabilir hale getirdi. Bugün, küresel sistemin meþruiyeti sorgulanabiliyor. Kuþkusuz bu meþruiyet tartýþmalarýný çok temkinli bir iyimserlikle karþýlamak gerekiyor. Hem zihnen, hem de coðrafi anlamda insanlarý sýnýrlarý aþmaya yönlendiren bir dönemde yaþýyoruz. Bütün degiþim ve dönüþüm hareketleri üzerinde medya endüstrilerinin belirleyici etkisi var. Bu etkinin bir sonucu olarak farkýna ve bilincine varmaksýzýn olumsuz yönde kültürel deðiþimler yaþýyoruz. Popüler kültür toplumlar üzerinde uyuþturucu etkisi oluþturuyor, insanlar hafýzasýz insanlara dönüþüyor. Küresel çapta geliþen ekonomik iliþkiler, kültürlerarasý iliþkileri de etkiliyor, bu vesile ile, kültürler birbirlerini keþfediyor.
Küreselleþme sýnýrsýz bir dünya oluþturuyor, Bu dünyada baðlantýlar ve baðýmlýlýklar yoðunlaþýyor. Ancak, küresel dünyanýn maalesef olumlu bir gündemi yok. Emperyal politik kirlilik, emperyal ahlaksýzlýk ve emperyal barbarlýk çoðalarak, yenilenerek devam ediyor. Ýdeolojik hayatlar, ýrkçý hayatlar tek bir konu'nun ekseninde þekilleniyor. Ýdeolojik ve ýrkçý tüm modern kavramlar bir silah gibi kullanýlýyor. Endüstriyel kültürün yabancýlaþtýrýcý/yozlaþtýrýcý/bayaðýlaþtýrýcý etkileri medya aracýlýðýyla bir salgýn hastalýk gibi yayýlýyor. Bu salgýn hastalýk bireylerin düþünme yeteneklerini iptal ediyor. Ýdeolojik propoganda, ýrkçý propoganda insan zihnini iðfal ediyor. Irkçý çýkar için, ideolojik çýkar için her tür kötülük/vahþet/ canavarlýk normalleþtiriliyor. Bugünün tarihini yýkýmlar ve þiddet oluþturuyor. Sessiz kaldýðýmýzda, tepkisiz kaldýðýmýzda kötüler de, kötülükler de çoðalýyor. Anlamlý bir varoluþun kötülüklere karþý mücadele ile gerçekleþeceðini unutmamak gerekiyor. Her ideolojik fanatizm, her ýrkçý fanatizm, her mezhepçi fanatizm, içerisinde çýkýlamaz bir bataklýða saplanýp kalmak gibidir. Statükolara mahkûm olmak, statükolara katlanmak; yalanlara, yanlýþlara, teslimiyetçiliklere katlanmak anlamý taþýr, Statükonun, geleneðin, göreneðin, saðcýlýðýn baskýsý altýnda bulunan kültürler hiç bir þekilde yeni þeyler üretemezler.
Günümüzde bütün bilgelikler, derinlikler, nitelikler, incelikler, büyük dostluklar, güçlü/etkili deðerler birer birer hayatýmýzdan çekiliyor. Rasyonelleþtirici ve sekülerleþtirici dünya görüþü, hayat tarzý insaný yalnýz biyolojik bir varlýða dönüþtürüyor. Ýnsani iliþkiler, araçsal iliþkiler þeklinde sür-dürülebiliyor. Yüzyüze iletiþim ve etkileþimin yerini yüz yüze olmayan iletiþim alýyor. Ýslami kesimlerde de artýk, yapmacýk, yapay davranýþlar, rol kesmeler, abartýlý üsluplar, tarzlar, abartýlý ifade biçimleri, sansasyonel gösterilerle karþýlaþabiliyoruz.
Doðu-Batý tanýmlarý coðrafi kategoriler deðil, farklý zihniyet durumlarýný yansýtan kavramlardýr. Avro-Amerikan merkezli uygarlýðýn sömürgecilik yoluyla evrenselleþtirilmesi, ýrkçý hiyerarþinin savunulabilmesi, "beyaz adamýn sorumluluðu", "uygarlýk misyonu" gibi maske kavramlarýn modern tarihe girmesiyle sonuçlandý. Irkçý hiyerarþi modern uygarlýðýn normlarýný kabul etmeyen Batý dýþý dünyanýn köleleþtirilmesi, kültürel ve fiziksel imha'ya tabi tutulmasý sonucunu doðurdu. Avro –Amerikan çerçevelere direnen Müslümanlar bugün potansiyel terörist muamelesi görüyor, tarihin dýþýna sürülmeye çalýþýlýyor. Nayan Chan'da, "Küreselleþmenin Sýradýþý öyküsünde, Ýngiliz endüstrisinin köle ticaretiyle kurulduðunu, Ýngiltere'nin köle ticaretiyle zenginleþtiðini, Harvard, Yale ve Brovn gibi þöhretli üniversitelerin köle ticaretinden kazanýlan paralarla kurulduðunu anlatýyor.
Irkçý sapkýnlýklar, ideolojik sapkýnlýklar bugünün dünyasýný tahammül edilemez hale getiriyor. Ýslam toplumlarýnda, insanlýk tarihinde benzeri görülmeyen insanlýk dramlarý yaþanýyor, iþgal, istila, katliam, iþkence ve sürgünlere adeta bir kadermiþ gibi mahkûm edilmiþ toplumlarýmýzla ilgili olarak sorgulayýcý ve eleþtirel bir kamuoyuna sahip deðiliz.
Ýslami cemaatler geçmiþin kalýntýlarýyla meþgul olduklarý için, ya da kitlesel hipnotizma merkezleri halinde hizmet ürettikleri için, sorgulayýcý bir dil, söylem oluþturmakta güçlük çekiyoruz. Bugünün tarihin trajik gerçekleri ile kesinlikle ilgilenmeyen bir din yaklaþýmý oluþturuluyor. Taþralýlýktan kurtulmayý baþaramayan, taþra kültürüyle bütünleþmiþ, yeni bir zaman algýsý oluþturamayan, bugünün tarihine tanýklýk yapamayan, yerel özlemler ve yerel duygularla malûl, sýrýlsýklam bir nostaljiye dönüþmüþ Müslüman aydýnlar/yazarlar, moda'ya uyarak, emperyal telkinler doðrultusunda Ýslamcýlýktan vazgeçerek, pasif dindarlýða göç ediyor. Gündelik hayatýn sýradan bir parçasý haline gelen, hiç bir ahlaki gerekçesi/meþruiyeti bulunmayan savaþlar, iþgal ve istilalar, katliamlar, yaðmalar, muhaceretler, tehcirler, iþkenceler, iþkence merkezleri, toplama kamplarý, açýk hava hapishaneleri haline getirilen abluka altýndaki kentlerimiz, hayatlarý ve gelecekleri yok edilen toplumlarýmýz, harabeye ve enkaza dönüþtürülen ülkelerimiz, kitlesel hipnotizma merkezleri haline dönüþtürülen hoþgörülü cemaatleri hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Bu cemaatler, insanlýða karþý iþlenen çok aðýr suçlar karþýsýnda, korkunç barbarlýklar, canavarlýklar karþýsýnda bütün bunlar hiç yaþanmýyormuþ gibi, bir baþka dünyada, bir baþka tarihte, masal-menkýbe-rüya anlatarak, yazarak, bunlarý pazarlayarak yaþayabiliyor.
Küresel bütün tiranlarla uzlaþan ve iþ tutan bu çok "hoþgörü"lü cemaatler, tiranlarýn, müstekbirlerin çizdikleri çerçeveler içerisinde faaliyet gösteriyor, bu çerçeveler yoluyla, tevhid ve Ümmet temelinde þekillenen bütün direniþ mücadelelerini, inþa mücadelelerini, devrimci yöneliþleri, etkisiz kýlmaya çalýþýyor. Günümüzde dünya istikbarý, emperyal tiranlýklar, "hoþgörü" dinini tebrik ediyor, takdir ediyor, tebcil ediyor. Bütünüyle menkýbe/hamaset/mitoloji üzerinde temellendirilen sözünü ettiðimiz kitlesel hipnotizma merkezleri, cemaat çýkarlarý zarar görmesin diye, bütün kötülüklere karþý sessiz ve tepkisiz kalýyor. Sözünü ettiðimiz cemaatler dünyayý kendi liderleriyle kaim, kendi liderlerinin hizmet yaklaþýmlarýndan ibaret telakki ediyor. Sözünü ettiðimiz cemaatler, liderlerinin aþýlamayacaðýna inanýyor. Cemaat liderinin aþýlamayacaðýna inanarak sürekli bu kimseleri taklit ve tekrar edenler, kendi yollarýný, ufuklarýný ve geleceklerini kapatýr ve böylece, kendi kendilerini kýsýtlayarak etkisiz hale getirirler.
Emperyal çýkar ihtiraslarýnýn ürünü olan þiddet dolu bir dünyada, yapýsal sorunlarýmýzý gündeme almaksýzýn, kemikleþmiþ alýþkanlýklarýmýzla, miyop bir zihin dünyasýyla yaþamaya devam edemeyiz. Ýçerisinde bulunduðumuz dönemde, Ýsrail'in güvenliðini saðlamak üzere; Ortadoðu ülkeleri zayýflatýlýyor, güçsüzleþtiriliyor, Amerika'ya muhtaç bir konuma sürükleniyor. Ýran, bu sürece, bu projeye direndiði için, baðýmsýz politikalar geliþtirdiði için, Ýran'a yönelik çok yönlü provokatif giriþimler, stratejiler, karanlýk komplolar ve Ýslami yönetime yönelik saldýrýlar gerçekleþtiriliyor. Ýran'ý istikrarsýzlaþtýrmak üzere Avro-Amerikan dünya büyük bir dayanýþma içerisinde bulunuyor. Ýran seçimleri (Haziran–2009) sýrasýnda ve sonrasýnda ortaya çýkan ve halen sürdürülen karþýtlýklar, çatýþmalar ve rekabetler küresel güçler ve Ýran'da bulunan yandaþlarý tarafýndan planlandý. Küresel güçler'in reformcu olarak tanýmladýðý kesimler, küresel manipülasyonlar doðrultusunda hareket ediyor. Türkiye de Ýran üzerinde çalýþan/yazan/konuþanlar entelektüel tembellik, entelektüel ufuksuzluk, entelektüel baðnazlýk sebebiyle, küresel bir planýn nesnesi haline getirilen "reformcu" kesimi destekliyor. Pakistan, Mýsýr, Suudi Arabistan, Yemen, Fas gibi ülkeler, Ýslami direniþ mücadelelerine, hareketlerine karþý sürdürülen emperyalist/sömürgeci savaþta Amerika'nýn hizmetinde yer alan kukla ülkeler. Filistin'in, Kudüs'ün bütünüyle sömürgeleþtirilmesi karþýsýnda, kuþatýlan, abluka altýna alýnan, her an bombardýman altýnda ya da bombardýman tehdidi altýnda bulunan Gazze'ye uluslararasý yardýmlarý ulaþtýrmaya çalýþan, uluslararasý yardým giriþiminin çok çirkin bir þekilde engellenmesi, engellenebilmesi; dünya Müslümanlýðýnýn eylemde bulunma iradesine, olaylarýn akýþýna müdahale ederek, olaylarýn istenilen doðrultuda sonuçlanmasýný saðlayabilecek yeteneðe sahip olmadýðýný gösteriyor. Mýsýr, Amerika'nýn bilgisi ve himayesi altýnda Gazze sýnýrýna yeni bir utanç duvarý yükselterek, Amerikan yardýmlarýna istihkakýný sürdürmek istiyor. Müs1ümanlar nezdinde, temiz kalmýþ insanlýk vicdaný nezdinde hiç bir itibarý kalmayan Mýsýr, emperyalist çýkarlarýn nesnesi olmayý içerisine sindirebiliyor.
Aziz Ýslamýn bütün zamanlara açýk, bütün zamanlarda hayata geçirilebilecek imkânlarý umudun kalbi olmayý sürdürüyor. Bütün Ýslami direniþ mücadeleleri/hareketleri umudumuzun kalbidir. Ýslamýn kuþatýcý imkânlarýný þimdiki zamanla iliþki kurabilecek, etkileþim saðlayabilecek þekilde güncelleþtirmek gerekiyor.
Zaman dýþý bir dil ve düþünce, etkisiz kalmaya mahkûmdur.
Bugünde yaþamak, bugünün ihtiyaçlarýna uygun çözümler üretmeyi gerektirir.
Duygusal tercihler yapmak, ahlaki tercihler, bilinçli tercihler yaptýðýmýz anlamýna gelmez.
Gerçek olaylarla, gerçek tarihle romantizmlerimiz arasýnda çok büyük uçurumlar olduðunu görebilmeliyiz.
Coðrafi sýnýrlarla, etnik ve ideolojik sýnýrlarla engellenmesi mümkün olmayan bir düþünsel, kültürel ve ahlaki ufkumuz var. Bu ufku yirmibirinci yüzyýlla ilgili sorumluluklarýmýzý belirleyerek, çoðaltabilir, geniþletebiliriz.
Ýslamýn çokkültürlü bir varoluþla tarihe girdiðini hatýrlamalýyýz.
Evrensel Ýslam ailesi çapýnda, bütün ahlaksýz bencillikleri aþarak, samimi bir iletiþim ve etkileþim saðlayarak, bir eylem zeminine çýkabiliriz. Bugünün karanlýk ve kirli gerçekliðine boyun eðmemek için, manevi açýdan, ruhsal açýdan dirençli olmamýz gerekir, Homojenleþtirilmiþ, basmakalýplaþtýrýlmýþ, birörnekleþtirilmiþ, hizaya getirilmiþ bir halka deðil, farklýlýklarýný yaþatan halklara hitap eden ortak bir dil ve yaklaþým bulabiliriz. Dünyanýn ve insanlýðýn dikkatini çekebilecek bir dil oluþturabiliriz, içerisinde yaþadýðýmýz duygu gösterilerini, etkili bir bilgeliðe, kuþatýcý bir bilince, tayin edici bir eyleme dönüþtürebiliriz. Bugünün gerçekliðiyle çeliþen/çatýþan umutlarýmýz, düþsel dünyalarýmýzla yüzleþebilmeliyiz. Müslümanlar olarak bütün dünyada çok küstah, çok incitici, çok yaralayýcý meydan okumalarla karþýlaþýyoruz. Bu meydan okumalar karþýsýnda onur kýrýcý kayýtsýzlýklar sergiliyoruz. Müslümanlara yönelik katliam ve iþgalleri görmezden gelen, duruma sessiz kalan, katliam, sürgün, iþkence suçlarýný paylaþan bir dünyada yaþýyoruz. Tarihin gelmiþ geçmiþ en büyük kötülükleriyle/felaketleriyle karþý karþýya bulunan Filistinliler karþýsýnda, Avro-Amerikan dünya, þizofrenik ýrkçýlýðýn temsilcisi Siyonizmi destekliyor. Her totaliter ve ýrkçý ideolojinin mensuplarýný insanlýktan çýkardýðý gibi, Siyonizm de baðlýlarýný insanlýktan çýkarýyor.
Aziz Ýslam'ýn, farklý halklarý, farklý kültürleri, farklý dilleri barýþ içerisinde kucaklayarak bir arada tuttuðunu hatýrlamalýyýz. Ýslam toplumlarýnýn ortak tarihsel-kültürel hafýzasýný canlý tutmalýyýz. Müslümanlar arasýnda geçmiþte kimi ihtilaflar/karþýtlýklar yaþanmýþ olabilir, bu ihtilaflarý/karþýtlýklarý bugün konuþuyor/tartýþýyor olmamýzýn makul ve anlaþýlabilir bir gerekçesi olamaz. Bu sorunlarý, ihtilaflarý konuþmak, tartýþmak bugün karþý karþýya bulunduðumuz çok aðýr sorunlarýn çözümüne hiç bir þekilde olumlu bir katký saðlayamaz.
Modern tarihin nesnesi haline getirildiðimiz için, Müslümanlar olarak yerel, bölgesel, küresel gerilimlerden kurtulamýyoruz. Geçmiþin hamasi anlamda temsili biz Müslümanlara hiç bir þey kazandýrmýyor. Tarihin hamasi anlamda üretilmesi ve tüketilmesi bizleri gerçek dünyanýn dýþýna sürüklüyor. Þimdinin sorunlarýyla ilgilenmek yerine, geçmiþin sorunlarýyla ilgilenen bir zihniyet hepimizi engelliyor, güçsüzleþtiriyor. Avrupamerkezci paradigmalarý, Avro-Amerikan siyasal modeli vazgeçilemez, sorgulanamaz, aþýlamaz paradigma ve model olarak kabul ettiðimiz takdirde, baðýmsýzlaþma, özgürleþme imkaný bulamayacaðýz. Seküler modern algýlarla baþa çýkmak için öncelikle zihinlerimizi özgürleþtirmemiz gerekir. Müslümanlar bugün seküler-modern algýlarla baþa çýkmak için mücadele etmek yerine, seküler-modern-kapitalist-liberal algýlarla/tercihlerle uzlaþma yollarý arýyor. Entelektüel belirsizlik, yönsüzlük, sorumsuzluk ve týkanma sebebiyle Müslümanlar sekülerizme/kapitalizme/liberalizme karþý bir direniþ zemini oluþturamadýlar. Akademik dünyada, entelektüel dünyada küresel çapta yanký uyandýran postkolonyal dil/söylem de maalesef Müslüman entelektüelleri/aydýnlarý gereði kadar ilgilendirmedi. Taþralý algýlarýmýz, zihinsel/entelektüel bir özgürleþme mücadelesine izin vermiyor. Avrupamerkezci paradigmalarýn sýnýrlarý içerisinde kalarak, bu paradigmalara teslim olarak, bu paradigmalarýn müsamahasýna sýðýnarak Ýslami bir gelecek arýyoruz. Ýslam toplumlarýna ortak bir bilinç kazandýrmak-sýzýn sürdürdüðümüz soyut hayaller hiç bir deðer taþýmýyor.
Entelektüel/bilimsel/ekonomik/teknolojik güç, günümüzde siyasal güç anlamýna geliyor. Tarihi yapýsal anlamda, kültür, ekonomi, siyaset zemininde deðiþim ve dönüþüme uðratmak, yeniden biçimlendirmek için, yenilikçi bir zihniyete ihtiyacýmýz var. Modern egemenlik ve iktidar yapýlarýnýn günümüzde, yapýsal anlamda derin bir kriz içerisinde bulunduðunu hatýrlamak, bizlere yeniden bir özgüven kazandýrabilir, dünyayý anlama biçimimizi deðiþtirmemize yardýmcý olabilir. Böyle bir deðiþim için bütün teslimiyetçilikleri aþabilecek devrimci yöneliþlere ihtiyacýmýz var.
Ýdeolojik ve ýrkçý kültür, ideolojik baský yapýlarýnýn ürünü olan zorlama bir kültürdür, kurgusal bir kültürdür. Bu tür kültürler karþýsýnda radikal bir dikkate sahip olmamýz gerekir, Ýslam toplumlarýnda uygulanagelen baskýcý/otoriter politikalardan Ýslam sorumlu tutulamaz. Kendi halklarýný otoriter/baskýcý politikalarla sindiren yönetimler, küresel/emperyal uygulamalar karþýsýnda kölece itaatkarlýðý seçiyor. Tarihsel süreçlere geliþmelere, olaylara, kayýtsýz kalan Ýslami bir cemaat, Ýslami düþünce, kültür, sanat, edebiyat, siyaset hayatý düþünülemez. Düþünce, kültür, sanat, edebiyat, siyaset hayatýmýz, içerisinde bulunduðumuz tarihsel konumu eleþtirel anlamda yansýtmýyorsa, bir deðer ifade etmez. Ýdeolojik ve ýrkçý saplantýlarla malûl olan topluluklar, mezhepçi/hizipçi saplantýlarý olan topluluklar kendi bildiklerinden baþka hiç bir þey bilmek istemezler. Her hizip adamý bile bile, bencil ve baðnaz olmayý seçer. Her kibir büyük bir sahtelikten kaynaklanýr. Doðal olanýn büyüklenmeye ihtiyacý yoktur. Hayatýn ve tarihin dýþýnda yaþayan bir cemaat, düþünce, kültür ve siyaset hayatýyla, hayatýn ve tarihin hakký verilemez. Ahlaki ve ilkesel tercihler yapanlarýn sayýlarla, sayýlarý çoðaltmakla ilgili kaygýlarý olamaz.
