Soðuk Savaþ sonrasý dönemde, Ýslami cemaatler/ harektler toplumlarýný, uluslarýný Ýslamileþtirmeyi baþaramadýlar. Toplumlarýný Ýslamileþtirmeyi baþaramayanlar, bu defa Ýslami ulusallaþtýrarak yollarýna devam etmeye baþladýlar. Ýslamýn ulusallaþtýrýlmasý, yerelleþtirilmesi, köylüleþtirilmesi, teslimiyetçiliðe zorlanmasý; Ümmet bilincinin ve iradesinin paramparça olmasýyla sonuçlandý. Ýslami hareketler, þovenist otoriterlikler karþýsýnda bir varlýk belirtemediler. Bu dönemde Ýslami çevrelerde ciddi kimlik yýrtýlmalarý yaþandý. Terörize edici ideolojik dar kafalýlýk karþýsýnda, Ýslami bütünlük gereði gibi temsil edilemedi, özgür algýlarýmýz yanlýþ yönlendirildiði için, geliþen Ýslam karþýtý dalgalarý saðlýklý bir biçimde deðerlendiremedik. 21 nci yüzyýl baþlarýnda emperyal proje, Ýslami, ilahi vahye dayalý bütüncül bir sistem olmaktan çýkararak, þu ya da bu ulusal kültürün folklorik bir parçasý haline dönüþtürmek isteyen bir proje olarak gündemdedir.
Emperyalizm çaðýyla birlikte Ýslam dünyasý toplumlarý, modern Batýlý imparatorluklarýn, imparatorluk ihtiraslarýn ekonomik ihtiraslarýna, histerik ihtiraslara, modern zorbalýk ve açgözlülüklere ve sömürgeciliklere maruz kaldý. Sömürge haline getirilen Ýslam ülkelerinin yaðmalanmasý yoluyla, sanayileþme hareketleri güçlendirildi. Emperyalistler Ýslam ülkelerinin biçimsel anlamda baðýmsýzlýklarýný kazanmasýndan sonra, terkettikleri ülkelere sömürgeleþtirilmiþ hayat ve düþünce tarzlarý, paketlenmiþ yerel ideolojiler ve zihinleri sömürgeleþtirilmiþ yerel yöneticiler býrakarak fiziksel anlamda geri çekildiler. 16 ncý yüzyýl sonrasý dünyasýnda yaþanan geliþmeler ekonomik faaliyetin mantýðýný deðiþtirdi. Deniz yollarýnýn Batýlýlarca açýlmasýyla birlikte ekonomik insiyatif/etkinlik/ zenginlik/ belirleyicilik Batý'ya geçti. Bu döneme kadar çok büyük kültürler, uygarlýklar ve imparatorluklar kurmuþ olan Ýslam'a ve Müslümanlara karþý, Ýslam toplumlarýna ve deðerlerine karþý Batý'nýn bakýþ açsý ve yaklaþýmlarý deðiþti. Bilim'i Batý dünyasýna Müslümanlar öðrettiler, ancak, daha sonra bilime yabancýlaþtýlar. Günümüzde, Avrupa merkezli yorum, Ýslam toplumlarýnýn deðiþime kapalý olduðu yönündedir; ayný þekilde bu yorum, Ýslam toplumlarýný basmakalýplaþtýrýlmýþ, birörnekleþtirilmiþ toplumlar olarak görür. Bu yorumun sahipleri, geçmiþte Ýslam imparatorluklarýnýn birbirinden çok farklý tarzlar, üsluplar, biçimler, yorum ve yaklaþýmlar gerçekleþtirmiþ bulunduklarýný hatýrlamak istemez. Yine Batýlýlar; Ýslam'ýn hayatlarýna giriþiyle birlikte bütün Doðu toplumlarýnýn çok büyük deðiþimler yaþadýklarýný, her alanda deðiþime öncülük ettiðini de hatýrlamazlar. Deðiþime kapalýlýk ve birörneklik, Ýslam toplumlarýnda yaþanan iç çözülmeler/týkanmalar ve dýþ müdahaleler sonrasý yaþanan içe kapanmalarla baþlamýþtýr. Ýslam toplumlarý, emperyalist çaðda önce sömürgeleþme süreçlerine maruz kaldýlar. Bu süreci baðýmsýzlýk mücadeleleri izledi. Baðýmsýzlýk sonrasý dönemde ulus-devletler kuruldu. Ulus devletlerin kuruluþu, Ýslam'a ve ümmet'e yabancýlaþmayla sonuçlandý. Bu dönemi takiben modernleþme baskýlarýna boyun eðen Ýslam toplumlarý, þimdi de küreselleþme karþýsýnda ne gibi bir yol izleyebileceðine henüz nihai anlamda bir karar vermiþ deðildir. Küreselleþme bütün toplumlarda hissedilir ölçüde deðerlerin çürümesine, kültürlerin yýkýlýþýna, kitlesel kültürün neden olduðu baðýmlýlýk biçimlerine; arzularýn ve zevklerin özgürleþmesine neden oldu. Kapitalist dünya görüsünün ve hayat tarzýnýn þeyleþtirdiði bireyler, hiç bir þekilde bir özne iradesi oluþturmayý baþaramadýlar. Nesneler dünyasý, teknik dünya, aklýn, zihnin ve ruhun parçalanmasýna yol açtý. Parçalanan akýl/zihin/ruh dünyasý insaný kendisine yabancýlaþtýrdý. Avrupa Emperyalizminin en son ve en yeni biçimi, Filistin'in, Yahudilere tahsisi olarak tezahür etmiþtir. 1948 yýlýndan beri, Ýslam dünyasý ülkeleri, Avrupa'nýn bu yeni inisiyatifi karþýsýnda hiç bir etkili politika, tavýr ve kararlýlýk geliþtirememiþtir. 1948, 1956, 1967, 1973 yýllarýnda Ýsrail karþýsýnda ciddi bir Arap bozgunu yaþanmýþtýr. 1980 yýlýndan beri, Arap dünyasý, modern tarihin kurbanlarý haline getirilen Filistin direniþini desteklemiyor. Ýçerisinde bulunduðumuz günlerde yaþanan Gazze soykýrýmý ve katliamlarý, Arap-Ýsrail iþbirliðinden cesaret alýyor. 1948 yýlýndan bu yana, aziz Filistin halký her tür zulmün her tür barbarlýðýn, her tür vahþetin nesnesi olarak yaþýyor. Ýslam dünyasýnda Hizbullah ve Hamas dýþýnda direniþ ve savaþ iradesini temsil eden siyasal hareketler yok. 11 Eylül sonrasý dönemde, bütün dünyada Müslümanlar siyasal Siyonizmin ve Evangeli Neoconlarýn sistemli propogandalarýnýn etkisi altýnda kalarak, Ýslam ve siyaset konusunda, Ýslamcý mücadele konusunda algýsal bir karmaþa yaþadýlar ve bu süreç sonunda duygusal bir dini hayatý seçtiler. Günümüzde sömürgeciliðe, emperyalizme, Siyonizme karþý mücadele eden, direnen, savaþan Müslümanlar, aþýrý/fanatik/ terörist Müslümanlar olarak tanýmlanýyor. Hiç bir durumda seslerini, vicdanlarýný yükseltmeyen; direniþ fikrinden, direniþ kültüründen, direniþ mücadelelerinden açýkça rahatsýz olan; bu mücadeleleri kendi tarzlarýna çok yabancý bulan; her durumda "hoþgörü" ve "teslimiyet"i savunan, çýkarlarý için herkesle iþbirliði yapabilen her tür duruma uyum saðlayan Müslümanlar da ýlýmlý Müslüman olarak tanýmlanýyor. Hiç bir duraksamayý, sessizliði, tereddüt'ü, kayýtsýzlýðý, teslimiyetçiliði affetmeyen tarihi bir akýþ içerisindeyiz, Ýslam dünyasý yönetimleri, belirsizlik ve kararsýzlýk içerisindeler. Bizler, her vesile ile Ýsrail'i suçluyoruz, ancak Ýsrail'in Gazze'ye yönelik soykýrým ve katliamlarýný destekleyen Suudi Arabistan hakkýnda nedense hiç konuþmuyoruz. Siyasal bir protestoya/muhalefete/eleþtiriye kesinlikle izin verilmeyen hacc'lar umreler yapmaya devam ediyoruz. Haccýn gerçek anlamýnýn niçin somutlaþmadýðýný tartýþmýyoruz. Konjonktüre! rüzgarlar bizleri istediði yöne sürükleyebiliyor. Kimi Ýslami kesimler tevhidi ilkeler temeli de, siyasal bir mücadeleyi de içeren bir yenilenmeyi gündeme getirirken; kimi kesimler geleneklerle, alýþkanlýklarla, statükolarla, konformizmlerle yola devam etmeyi savunuyor. Kimi ülkelerde ulusal deðerlerle/yapýlarla Ýslami çerçeveleri uzlaþtýrmaya çalýþan çabalar görüyoruz. Kimi ülkelerde ulusal deðerler temelinde kültürel bir din algýsý gündemde tutuluyor. Ýslam dünyasý toplumlarýnýn kendi geleceklerine dair baðýmsýz hareket etme yeteneðine sahip olmamalarý, bütün dünyanýn gözleri önünde cereyan eden Gazze katliamlarý karþýsýnda hiç bir yaptýrýmý gerçekleþtirememiþ olmasý çok büyük bir zillete duçar olduðumuzu gösteriyor. Duygusal bir dindarlýk biçimi, duygusal tepkiler, siyasal sessizlikler, siyasal yalancýlýklar, siyasal ahlaksýzlýklar, Ýsrail'e her zaman katliamlar konusunda cesaret veriyor. Modern zamanlar boyunca dünya seküler-rasyonal yaklaþýmlarý mutlaklaþtýrdýðý için, siyasal maneviyata, siyasal ahlaka yabancýlaþmýþtýr. Bu yabancýlaþma nedeniyle, ahlaki aklýný yitirmiþ duyarsýz bir dünyada yaþýyoruz. Ýçerisinde yaþadýðýmýz dönemde evrensel aklýn ve evrensel vicdanýn çöktüðünü, evrensel aklýn ve vicdanýn yerine ideolojik ve ýrkçý aklýn geçtiðini gördük. Ýdeolojik ve ýrkçý akýl, akýldýþý ve ahlakdýþý temeller üzerinde þekilleniyor. Ýdeolojik ve ýrkçý her tercih özel çýkarlara dayalý tercihlerdir. Bu tercihlerin insani boyutundan söz edilemez. Ýdeolojik ve ýrkçý tercihlerin adalete saygýsý yoktur, hakikate saygýsý yoktur. Küreselleþme, iddia edildiði gibi istikrarlý ve barýþçý bir dünya oluþturamadý. Ekonomik karþýlýklý baðýmlýlýk, askeri güç kullanýmýný engelleyemedi. Silah ve parayla siyaset yöntemi güç kazanýyor. Büyük petrol þirketlerinin kirli savaklarý sürüyor. Zengin ülkeler ekonomik refahlarýný Ýslam dünyasýnda üretilen petrole borçlular. Petrol üretiminin dörtte üçü Ýslam dünyasýnda. Baðýmsýz dirayetli bir petrol ekonomisi yönetimi ve politikasý bile, Ýslam dünyasý toplumlarýna çok onurlu konumlar kazandýrabilir. Sanayileþmiþ ülkeler her zaman petrol ve doðalgaz ihraç eden ülkelere mecburlar. Özellikle Ortadoðu ülkelerinin elinde enerji silahý olduðu halde, bu silahý gereði gibi kullanamýyor. Bu silah iþbirlikçilerin elinde, kendi toplumlarýný vuran silahlara dönüþüyor. Tarihin tüm trajedilerini biz Müslümanlar yaþýyoruz. Ötekileþtirilenlerin zamansal ve mekansal olarak hayatýn/tarihin merkezinden uzaklaþtýrýldýðý bir dönemden geçiyoruz. Büyük sorunlarý çözümlemek için, büyük düþüncelere, büyük bilinç ufuklarýna, büyük cesaret ve þecaate sahip nitelikli kadrolara ihtiyacýmýz var. Seküler akýlcýlýk ve araçsalcýlýk; toplumlarý deðer yargýlarýna ihtiyaç duymayan, üretim fabrikalarýna dönüþtürdü Din'den, din'i deðerlerden baðýmsýzlaþarak dünyevileþen toplumlar, din'den baðýmsýz bir ahlaki sistem oluþturamadýlar. Bugün, insani sorunlar karþýsýnda rasyonel bilginin, bilimsel bilginin ne kadar çaresiz olduðunu açýkça görüyoruz. Ahlaki temellerden, felsefi temellerden baðýmsýz egemenlik biçimleri insanlýðý büyük acýlara mahkûm ediyor. Küresel geliþmeler, yapýlanmalar, iliþkiler karþýsýnda yere unsurlar çözümleme yeteneklerini yitiriyor. Günümüzde Müslümanlar olarak bizler çok etkili/çok yoðun tanýklýklara, çok. etkili sorgulamalara yönelmeliyiz. Ýnsani, ahlaki, vicdani eylemlerin, siyasal bir bilinç ve irade ile bütünleþerek yoðunlaþmasý durumunda her tür tahakküm giriþi bozguna uðratýlabilir. Geleneksel/muhafazakâr toplumlarýn, yerleþik düzenler karþýsýnda sessiz ve etkisiz olduklarý, kendi, haklarýnýn ve tercihlerini bilincinde olmadýklarý görülebiliyor. Gerek bireysel anlamda, gerekse toplumsal anlamda, bilinçsiz ve iradesiz her varoluþ; bireyi de, toplumu da çok çirkin bir þekilde nesneleþtiriyor.
"Mü'min erkekler ve mü'min kadýnlar birbirlerinin dostlarýdýr. Ýyiliði emreder, kötülükten alýkoyarlar. Namazý dosdoðru kýlar, zekâtý verirler. Allah'a ve Resûlüne itaat ederler. Ýþte bunlara Allah merhamet edecektir. Þüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir."
( Tevbe suresi - 71)
Bir Hadis
Abdullah b. Busr þöyle dedi:
Resulullah (s.a.) hutbedeyken adamýn birisi geldi. Ýnsanlarýn omuzlarýný yararak ilerliyordu. Resulullah (s.a.) adama, 'Otur yerine, eziyet ettin/sýkýntý verdin' dedi.
