Modern zamanlar boyunca Müslümanlar, Batý uygarlýðý karþýsýnda çok aðýr, telafi edilmesi çok güç, aþaðýlayýcý yenilgiler aldýlar. Bu yenilgiler sebebiyle bir maðduriyet dili/söylemi oluþturuldu. Budil nedeniyle bugün, hayatýn her alanýnda karþý karþýya bulunduðumuz aþaðýlanmalara iliþkin olarak yenilgilerimizin iç nedenleri üzerinde hiç konuþmuyoruz. Halbuki; maðluplarýn her þeyden önce maðlubiyetlerinin nedenleri etrafýnda Kuþatýcý sorgulamalar yapmalarý, bu zelil duruma neden/nasýl /nerede düþtükleriyle ilgili kendi kendileriyle yüzleþmeleri gerekirdi.
Ýslam dünyasý toplumlarýnda 13-16 yüzyýllar arasýnda bir durgunluk dönemine girildiðine iliþkin pek çok tezahürler ortaya çýkmýþtýr. Kimi yorumcular çöküþ nedenleri arasýnda Gazali'nin geleneði, mutlaklaþtýrmasýný; kimi yorumcular Baðdat’ýn Hülagu tarafýndan yýkýma uðratýlmasýný çöküþ nedenleri arasýnda sayarlar. Çöküþ nedenleriyle ilgili kuskusuz en önemli tezahür akýlcý yaklaþýmlarýn hafife alýnmasýyla ortaya çýkmýþtýr. Bu dönemden itibaren Ýslam medeniyeti ufku/ iklimi/ortamý içerisinde farklý ilgi/sorumluluk ve üretkenlik alanlarý terk edilerek, yalnýzca dini düþünceyle sýnýrlý çalýþmalar yapýlmýþtýr. Ýlahi Vahyi referans kaynaðý olarak alan akýl ve içtihad bütünlüðü bozulmuþtur.
Biz Müslümanlarýn, Ýslam tarihini siyasal ya da askeri tarihten, savaþlar tarihinden ibaret sayan, bu nedenle de entelektüel tarihle hiç ilgilenmeyen olumsuz bir geleneðimiz var. Bu gelenek, entelektüel dünyayý, siyasal dünyadan uzaklaþtýrmýþtýr. Ýslam toplumlarýnda durgunluk dönemleriyle birlikte bilgi/ bilim/fikir/yöntem üretmek, özgün eserler vermek yerine, daha önce üretilen metinleri yorumlamak, tekrar etmek gibi kolaycý bir baðlama geçilmiþ oldu. Biçimsel baðlama indirgenen bir fýkýh algýsý oluþturuldu. Entelektüel durgunlukla birlikte Ýslam milleti/medeniyeti bütünü içerisinde ortaya çýkan siyasal rekabetler, parçalanmalar, karþýtlýklar, kültürel bütünlüðün parçalanmasý, Ýslami bünyeyi dýþ etkiler karþýsýnda dirençsiz hale getirdi. 15 nci yüzyýl sonlarýna doðru, Yeni Dünya'nýn keþfi ile birlikte dünya yeniden biçimlenmeye baþladý. Yeni Dünya'nýn keþfi ile birlikte yeni süreçler, daha çok kaynaða, daha çok zenginliðe sahip olmak anlamýna geliyordu. Bu zenginlikle birlikte Batý'da bilimsel araþtýrmalar yoðunlaþtýrýldý, kesinlikler siyasal güce dönüþtürüldü. Bu tarihten itibaren Ýslam toplumlarý refah üretmek yerine, refah tüketmeye; bilim üretmek yerine, daha önce üretilen bilimleri tüketmeye baþladýlar. 16 ncý yüzyýlda Avrupa her alanda sömürgeci bir güç olarak tarihe müdahale etmeye baþladý 17 nci yüzyýl baþlarýnda Avrupa'da her krallýk, her prenslik bilim/sanat/kültür/edebiyat/fikir adamlarýný korumak, finanse etmek, çabalarýna destek olmak amacýyla pek çok vakýf-kurum-enstitü-akademi oluþturdu. Daha çok bilgi/bilim/fikir/kültür ve zenginlik üreten ülkeler, kuþkusuz hiç bir þey üretmeyen yalnýzca ithal eden ülkeleri bir biçimde etki altýna alacak ve sömürge durumuna getirecekti, Ýslam toplumlarý sözünü ettiðimiz dönemler boyunca ve halen logaritmik bir hýzla büyüyen bilimsel/kültürel geliþmeler karþýsýnda; tarihsel tanýklýklar yapmayý, tarihsel sorumluluklar almayý baþaramadýlar. Ýslami ilgi, dikkat, eðitim, düþünce, kültür Ýslamýn ilk dönemleriyle sýnýrlý uygulamalara indirgendi.
Tarihsel gerçekleri, altüst oluþlarý, tarihsel deðiþin dönüþüm hareketlerini, bunlarýn tarihsel etkilerini dikkate almayan; siyasal etkinliklerden ve sorumluluklardan uzaklaþarak kendi içine kapanan Ýslami entelektüel hayat, etrafýnda oluþan yenidünya karþýsýnda alternatif üretme yeteneðini kaybetmiþtir. Ekonomi güdümle düþünme/yaþama/iliþki kurma biçiminin egemen olduðu bir güvensizlik çaðýnda, Müslümanlar olarak genel geçer görüþlerin sýnýrlarýný aþarak, dýþ etkilerden baðýmsýz bir Ýslami giriþim baþlatamýyoruz. Özgün bir geçmiþ tanýmý yapamadýðýmýz için, zamanýn dýþýnda yaþayan bir ütopyacýlýða sýðýnýyoruz. Tarihsel olaylar karsýsýnda pasif izleyiciler olarak kalmaya devam edemeyiz.
Tarihin farkýnda olmak, bilincinde olmak mücadele halinde olmayý gerektirir. Ýslamcýlýk dönüþtürücü bir deðiþim talebinin ifadesidir.
Modern-seküler-liberal gerçeklik karþýsýnda Ýslami cemaatler, cemaat liderleri, partiler, parti liderleri mutlak bir edilgenlik durumu yaþýyor. Bilincimizi bugünün acýmasýz gerçekliðine açmaya cesaret edemiyor, kendi zamanýmýzý yansýtabilecek, kendi zamanýmýzý dönüþtürebilecek bir dil/irade oluþturamýyoruz. Kendilerini izlediðimizi iddia ettiðimiz, mezhep imamlarýmýzýn mücadelelerini/eylemlerini/tavýr ve tarzlarýný, muhalefet bilinçlerini hiç bir biçimde bugüne, kendi tercihlerimize yansýtamýyoruz. Mezhep imamlarýna yönelik baðlýlýklarýmýzýn sözde bir baðlýlýktan öteye geçmediðini görüyoruz. Mezhep imamlarý kendi dönemlerinde zihinsel/ilmi baðýmsýzlýklarýný koruyabilmek adýna, Ýslami iktidarlarla asla uzlaþmadýlar. BunedenleEbu Hanife hapishanede öldü. Ýmam Malik yediði dayak sebebiyle felç oldu.Ahmet Bin Hanbel iþkencelere maruz kaldý. Ýmam Þafi zincire vurularak Yemen'den Baðdat'a getirildi. Bugün büyük bir mezhep asabiyetiyle bu imamlarý izlediklerini iddia edebilen cemaat liderleri, cemaat çýkarlarýný büyütmek için açýkça Ýsrail'le, Amerika’yla iþbirliði yapabiliyor. Amerika ve Ýsrail tarafýndan öðütlenen/önerilen ýlýmlý/pasif/hoþgörülü bir Ýslam temsil edebiliyor.
Modern sanayi uygarlýðý bütünüyle yapay bir dünya oluþturdu. Ýletiþim devriminin yaþandýðý bir çaðda insanlar arasýnda gerçek iletiþim kurulamýyor. Günümüzde her þey sayýlardan ibaret! Bütün toplumlarda nitelikler hýzla azalýrken, nicelikler hýzla çoðalýyor. Her þeye o kadar alýþtýk, her þeyle o kadar bütünleþtik ki; içerisinde yaþadýðýmýz sekülerdünyadan, seküler sistemden rahatsýzlýk duymuyoruz. Baþka bir düzenin, Ýslami bir düzenin/dünyanýn mümkün olup olmadýðýný düþünme ihtiyacý bile duymuyoruz.
Yeni bir varoluþ tarzý/ufku/iklimi oluþturmalýyýz. Düþünme tarzýmýzda yapýsal bir deðiþime cesaret edebilmeliyiz. Bizler farkýna varmadan, bizleri her alanda kontrol eden, biçimlendiren hizaya sokan bir sistem içerisinde yaþadýðýmýz halde radikal hesaplaþmalara, yönelemiyoruz.
Eleþtirel gözlere, eleþtirel zihinlere sahip deðiliz.
Dini hayat, Ýslami cemaatler, gruplar, hizipler, oluþumlar;romantik atavizmle, köy primitivizmiyle bütünleþmiþ bulunuyor. Modern/seküler/ liberal meydan okumalar karþýsýnda entelektüel yanýtlar oluþturamadýðýmýz gibi, Ýslami alternatifler de geliþtiremiyoruz. Günümüzde, acýmasýz Batýcýlar karþýsýnda, ýlýmlý-hoþgörülü-teslimiyetçi reformistler gündemi ele geçirmeye çalýþýyor. Literalist Vahhabilik, Selefilik kaba-baðnazyeni bir tarzoluþturuyor, mezhep karþýtlýðý temelinde kendisini meþrulaþtýrmaya çalýþýyor. Düþsel idealizmlerimiz bugünün zalim gerçekliði karþýsýnda hiç bir þey ifade etmiyor. Bugünün tarihine, þimdiki, çaða damgasýný vurabilecek, küresel gündemi etkileyebilecek, sarsabilecek düþünce, kültür, dava adamlarýna sahip deðiliz, Bunun içindir ki;sorunlarýmýzý bile tanýmlayamýyoruz. Ümmetin beklentilerini, ihtiyaçlarýný, umutlarýný karþýlayabilecek bir düþünce hareketi oluþturamýyoruz. Entelektüel bir projeye sahip deðiliz.
Romantik zihinlerin ütopyacýlýklarýyla oyalanýyor, avutuluyoruz..
Aziz Ýslam'amodern-seküler bilimin izin verdiði ölçüde, izin verdiði alanda, sýnýrlarý seküler düþünce tarafýndan belirlenen kýsmi bir özgürlük tanýnýyor. Batý aydýnlanmasý karþýsýnda eleþtirel bir ufuk, eleþtirel bir bilinç inþa edemiyoruz. Ýslami, tevhidi duyarlýlýðýmýzý, Ümmet hassasiyetimizi güçlü, tam oktavlý onurlu bir sesedönüþtüremiyoruz. Aydýnlanma aklý, mutlak'ý reddettiðinden beri, modern aþýrý akýl yeni bir mutlak bulamadý. Bilim gibi, sanat gibi,ideoloji gibi sahte mutlaklar icat etti. Aþkýnlýðýn kaybý ile baþlayan tarihsel kýrýlma bugün de sürüyor. Bu kýrýlma har alanda çok büyük bir belirsizlik/boþluk oluþturuyor,
Modern-seküler-liberal toplumlarýn kendilerine özgü bir tarzlarý, üsluplarý, dünya görüþleri ve hayat tarzlarý var. Bu durum, bu toplumlar için normal bir durumdur. Ancak, modern-seküler-liberal dünyaya öykünen, bu dünyayý taklit eden Ýslam toplumlarýnýn sözünü ettiðimiz öykünmeci/taklitçi tercihleri anormal bir durumdur. Öykünmeci, taklitçi tercihler sahte varoluþlar oluþturarak insanlarý nihilizme sürüklüyor.
Yabancý varoluþlar yaþýyoruz.
Müslümanlar olarak her alanda emperyalist sistemin kontrolü altýnda bulunuyoruz. Hiç bir biçimde laikliði tehdit etmeyecek, çarpýtýlmýþ bir Ýslami biçimi temsil etmemiz isteniyor, Ýslam ve Müslümanlar'la ilgili aþýrý basitleþtirmeler çoðalýyor. Bu durumda, gerçek dünyayý anlamak, çözümlemek, gerçek dünyaya yönelik eleþtiriler yapmak durumundayýz.
Anlamak, sormakla baþlar.
Bugünün dünyasýna yeni bir ufuk, yeni bir perspektif sunabilmeliyiz
Ýslami sorumluluklarýmýzý, ilgilerimizi; bireysel hayatlarýmýza yönelik konularla sýnýrlandýramayýz. Siyasal ve toplumsal konular etrafýnda yeni bir hassasiyet zeminine ihtiyacýmýz var. Toplumlarýmýzda, milliyetçiliklerin, mezhepçiliklerin, hizipçiliklerin zehirlediði, kirlettiði, kýsýrlaþtýrdýðý yeni bir baðnazlýk, yeni bir aþýrýlýk, yeni bir kültür oluþuyor. Ümmet yaklaþýmýný maalesef terk ediyoruz. Temel inançlarýmýz, ilkelerimiz, deðerlerinizle gümüz deki uygulamalar arasýnda derin çeliþkiler oluþuyor.
Modern-seküler-liberal dünya görüþü insanlarý kitleye dönüþtürüyor, her þeyi bir þekilde manipüle ediyor. Bu dünya görüþünün yabancýlaþtýrýcý, kiþiliksizleþtirici, þeyleþtirici etkilerini her alanda görmek mümkün. Her yerde manipülatif bir dil ve söylemle karþý karþýya bulunduðumuz için büyüyen/yoðunlaþan/derinleþen insani trajedileri gereði gibi yorumlayamýyor, deðerlendiremiyoruz. Küresel jeopolitik bu defa Suriye'yi yaþanýlabilir bir ülke olmaktan çýkarýyor, Suriye'nin çöküþünü/tükeniþini seyrediyor. Jeopolitik rekabetler sebebiyle Suriye'nin iç savaþ yoluyla çökertilmesi, Suriye'nin stratejik önemini yitirmesi amaçlanýyor. Suriye'yi özgürleþtirmek isteyenler, Suriye'ye "demokrasi" götürmek isteyenler Suriye’yi yok ediyor.
Nerede, hangi amaçlarla yapýlýyor olursa olsun, dýþarýdan dayatýlan sýnýrlamalarýn olduðu yerde özgürlükten söz edilemez Ýthal edilmiþ Örgütlenme biçimleriyle, ithal edilmiþ referans sistemleriyle hiç bir mücadeleden sonuç alýnamaz, hiç bir "devrim" gerçekleþtirilemez.