Modernlikler, postmodernlikler evrensel çapta yabancýlaþmalara yol açtý. Modern-postmodern hayat tarzý, kötülükleri ahlaksýzlýklarý, hayasýzlýklarý sýradanlaþtýrdý. Haya, utanma duygusu en yüksek bilinç durumu iken; bu konuda modernler bilinçsiz ligi seçtiler.
Modern, postmodern dönem ahlaki, vicdani sýnavlar da utanç verici sonuçlar aldý. Ýnsanlýðýn ahlak ve vicdan adýna gerçekleþtirdiði her ne varsa, hepsi ideolojik/politik sapkýnlýklar çýkarlar adýna yok sayýldý. Hiç bir deðer kaygýsý taþýmayan bir dünyada/toplumda her kavram bir meta'ya dönüþtürülüyor. Evrenseli ufuklara kapalý olan toplumlar bilimi, sanatý, siyaseti ideoloji'ye dönüþtürüyor. Ýdeolojik saplantýlar, zihinleri, vicdanlarý kirletiyor. Hiç bir þekilde bir meþruieye sahip olmayan dünya düzeni faþist ve militarist politikalar yoluyla varlýðýný devam ettireb: liyor. Sömürgecilik çaðý sürüyor. Sömürgecilik çaðýnda insan haklarý söylemi de, sömürgeci amaçlara hizmet ediyor. Ne hazindir k: günümüzde Müslümanlar ýrkçý, ayrýmcý, ötekileþtirici insan haklarý söyleminin himayesi altýnda Ýslami haklarýna meþruiyet kazandýrma ya çalýþýyor.
Osmanlý düzeninin son bulmasýyla birlikte, Ýngiliz, Fransýz çýkarlarýna göre þekillenen, Ortadoðu ülkeleri sýnýrlarý içerisinde parçalanmalar, istikrarsýzlýklar, yönsüzlükler, teslimiyetçilikler, belirsizlikler yoðunlaþarak devam ediyor. Osmanlý düzeninin parçalanmasýndan sonra hiç bir parça istikrar kazanamadý. Emperyalistlerin kendi çýkarlarýna hizmet etmek üzere kurduklarý hanedanlýða dayalý kapalý siyasal sistemler, bugün de emperyalizme hizmet vermeye devam ediyor, Ýslam Dünyasý ülkeleri küreselleþme karþýsýnda hiç bir irade ortaya koyamýyor. Ayrýca, küreselleþme Ýslam toplumlarýnda Ýslami duyarlýlýklarý ciddi bir biçimde erozyona uðratýyor.
Günümüz dünyasý çok hýzlý, çok yoðun deðiþim/dönüþümler yaþarken, Türkiye bütün yerel alýþkanlýklarýný/saplantýlarýný asabiyetle muhafaza ediyor, yerleþik ideolojik bürokrasi statükoyu koruyabilmek için her tür giriþimi meþrulaþtýrmaya çalýþýyor. Türkiye, deðiþim yanlýsý her tür giriþimi þüphe ile karþýlýyor, denetliyor, engelliyor. Türkiye 1930 lu yýllarda kalmak, orada yaþamak istiyor. Devletçi/elitist zihniyet, halký, devletin nesnesi olarak görüyor. Kitleþtirilen bu zihniyet 1950 yýlýn dan beri halkýn yaptýðý siyasal tercihlerden rahatsýz.
Ýçerisinde yaþadýðýmýz dünya, hiç bir tartýþmaya yer býrakmayacak þekilde patolojik bir dünyadýr. Patolojik bir dünyada yaþadýðýmýz için kirli ideolojik gerçekliklerle kuþatýlýyoruz. Ýletiþim patlamalarýnýn yaþandýðý bir dönemde tek yönlü ve bilinçsiz bir iletiþim-etkileþim yoluyla kitleler ideolojik manipülasyonun pasif alýcýlarý haline getiriliyor. Modernleþme ve postmodernleþme tarafýndan kuralsýzlaþtýrýlan bir dünyada yalnýzca piyasanýn kurallarý geçerli. Piyasanýn kurallarý ayný zamanda kutsallaþtýrýlmýþ kurallar. Günümüz toplumlarýnda kitleler pasif alýcýlar haline getirildikleri için görsel rüyalar dünyasýnda yaþýyor. Ýslam karþýtý, ýrkçý, emperyalist ve faþist dünya, Ýslamýn bütün hayati boyutlarýný bir yana býrakarak, yalnýzca savaþçý boyutunu ýsrarla ve çarpýtarak gündemde tutuyor. Ýslam, tarihe girdiði andan itibaren, Müslüman olmayanlara karþý büyük bir müsamaha gösterdi. Kur'aný Kerimin emri doðrultusu da ehl-i kitabý himayesi altýna aldý. Hangi dinden olursa olsun gerçek tarihçiler, Ýslam fetihlerinde zorla din deðiþtirme olaylarýnýn bulunmadýðýný, kimi din deðiþtirme olaylarýný istisnai olaylar olduðunu kaydederler. Ýslami fetihler sonrasýnda, hiç bir þekilde fethedilen ülke halklarýnýn kültürel geleneklerine/hassasiyetlerine müdahale edilmediðini biliyoruz. Müslümanlar, tarihe girdikleri Ýslamýn ilk yüzyýlýndan beri, etnik kökenleri, farklýlýklarý, renkleri sorun olmaktan çýkararak, bütün Müslümanlarýn eþitliðine saygýyý esas alan bir evrenselliði gerçekleþtirdiler.
Müslümanlar tarihin en zorlu dönemlerinde gerçekleþtirdikleri evrenselliði, bugün milliyetçilikler, mezhepçilikler nedeniyle kaybettiler. Ýslam, tarihe girdiði andan itibaren, çok kýsa bir zaman içerisinde ve hayret uyandýracak bir þekilde, vahiy merkezli bir dönüþüm yaþayarak, göçebe bir çöl toplumundan evrensel bir imparatorluk ve evrensel bir uygarýk oluþturmuþtu. Bugün yaþanan milliyetçilikler ve mezhepçilikleri dehþetle takip ederken, yeni bir cahiliye dönemiyle karþý karþýya bulunduðumuzu anlýyoruz. Ýslamýn geçmiþte kazandýðý baþarýlarý bilmek, konuþmak, yaþatmakla; Ýslamýn bugün yapmasý gerekenleri bilmek, konuþmak ve tartýþmak birbirinden farklý þeylerdir. Bugün de gördüðümüz üzere, yeni gerçeklikler, eski kalýplara sýðmýyor. Bugün sahip olacaðýmýz þeyler için çaba harcamak varken, hiç bir þekilde sahip olamayacaðýmýz bir geçmiþ için romantik özlemler biriktiriyoruz. Bugüne iliþkin, geleceðe iliþkin umutlarý/hazýrlýklarý, sorumluluklarý/çabalarý olmayanlar, geçmiþte yaþamayý tercih ediyor. Müslümanlar olarak hangi çaðda yaþýyor olduðumuzun bilincine vararak, bu çaðýn ihtiyaç duyduðu, dili/tarzý/duruþu oluþturmak gibi çok büyük sorumluluklarýmýz olduðunu hatýrlamalýyýz. Yazdýklarýmýz, yaptýklarýmýz bu çaðda iþlevsel olmalý, etkili olmalý, tayin edici olmalý.
Günümüz insaný, araçlarýn dünyasýna, paranýn dünyasýna, tüketimin dünyasýna mahkûm olduðu için, korkunç yabancýlaþmalar yaþýyor. Biz Müslümanlar da, taþýdýðýmýz zincirlerin aðýrlýklarýný hissetmediðimiz için, özgür olduðumuzu sanýyoruz. Bugünün dünyasýnda dini hayat, dini algý biçimleri de büyük yozlaþmalar la karþý karþýya bulunuyor. Kimi dini çevreler, hikemi, felsefi, batini spekülasyonlar, demagojiler, teviller ve zorlamalar yaparak, kitlelerin dini duyarlýklarýný sömürüyor; kitleleri uyutuyor; tarihsel sorunlarla, insanlýk sorunlarýyla ilgilenmeyen, bu sorunlar karþýsýnda eylem/sorgulama/eleþtiri sorumluluðu almayan, ümmet bilincini ve ahlakýný felce uðratan, Ýslamý yalnýzca hikemi/irfani bir yaklaþýmla sýnýrlandýran bir dil/söylem oluþturuyor. Bir katliam, iþkence, iþgal ve yýkým çaðýnda, bir karabasan çaðýnda; Müslümanlar yüzeysel konular ve ilgilerle, yapay ve icat edilmiþ sorunlarla, masal / menkýbe/efsane kültürüyle meþgul olmaya devam edemezler. Bugün, öncelikle, Ýslam ümmetine özgü evrensel dayanýþma bilincini somutlaþtýrmak durumundayýz. Varoluþsal kaygýlar taþýmak zorundayýz. Ütopik þeyler üzerinde deðil, gerçek þeyler üzerinde konuþmalýyýz.